Şampiy10
Magazin
Gündem

2007’nin riskleri (1)

İlk yazıda konjonktürün genel eğilimini 2007’yi 2006 ile kıyaslayarak açıkladık. Dört ana göstergeye baktık. Büyüme düşer, enflasyon geriler, cari açık azalır ve TL değer kaybeder dedik. Ama nokta tahmin vermeyerek “Ne kadar?” sorusunu cevapsız bıraktık

ABONE OL
Vatan Haber

İlk yazıda konjonktürün genel eğilimini 2007’yi 2006 ile kıyaslayarak açıkladık. Dört ana göstergeye baktık. Büyüme düşer, enflasyon geriler, cari açık azalır ve TL değer kaybeder dedik. Ama nokta tahmin vermeyerek “Ne kadar?” sorusunu cevapsız bıraktık.

Bir gerçeğin çok iyi kavranması gerekiyor. Ekonominin bundan sonraki performansında en önemli etken uluslararası mali piyasa gelişmeleridir. Üstelik bunlar tümü ile Türkiye’nin denetimi dışındadır. Rüzgârın önündeki yaprak gibi, ekonominin yakın geleceği dış piyasa oyuncularının keyfine tâbidir.

Belirsizliğin temel nedeni budur. Günlük işlem hacmi trilyon dolarla ölçülen uluslararası mali piyasaları tahmin etmek tek kelime ile olanaksızdır. Olsa olsa “Düzeltme intizamlı olacak” ya da “Kısa dönemde sorun gözükmüyor” gibi genel gözlemler yapılabilir.

Taze iki örnek var. Mayıs-Haziran 2006’da dünya mali piyasalarını vuran türbülansı hiç kimse öngörmemişti. Aniden geliverdi. Aynı şekilde ardından gelen hızlı toparlanma da beklenmiyordu. Ama oldu.

Dünya hapşırırsa...
İyi senaryo, dünya ekonomisinden enflasyon tehlikesinin ortaya çıkmaması yani likidite bolluğunun sürmesidir. Mali piyasalara tercümesi, gelişmiş ülkelerde faizlerin düşük, risk iştahının ise yüksek olması şeklini alır.

Dolayısı ile Türkiye ekonomisi dışarıdan olumsuz bir mali şokla karşılaşmaz. Yılın son çeyreğinde olduğu gibi, sıcak ve soğuk döviz ülkeye girmeye devam eder. Bu takdirde kendi iç dinamiği ile ekonomi intizamlı bir düzeltme gerçekleştirebilir.

Kötü senaryo tersi durumdur. Ya likidite azalır ya da likiditenin azalacağından korkulur. Aniden uluslararası oyuncuların risk iştahı düşer. Ülkeye döviz girişi yerini döviz çıkışına bırakır. Ciddi bir mali türbülans yaşanır.

Mayıs-Haziran 2006’yı bir tür prova kabul edebiliriz. Türkiye ekonomisinin dış kökenli mali şok karşısında ne kadar kırılgan olduğunu birinci elden gördük. İkinci dalganın hem daha uzun sürmesi hem de daha ağır hasar bırakması kaçınılmazdır.

2003 sonrasında uygulanan yanlış para politikasının ekonomiyi sıkıştırdığı köşe budur. Dünya ekonomisi sağlıklı ise nezle ve hapşırma ile idare ederiz. Dünya hapşırırsa ateşle yatağa düşeriz. Dünyanın gribe yakalanması halini ise sizin hayal gücünüze bırakıyorum.

Sürüden kopma ihtimali
Çok önemli bir ayrıma geldik. Yukarıdaki analizde dünya mali piyasalarının genel gidişatı ya da uluslararası oyuncuların genel risk iştahı belirleyici idi. Başka türlü söyleyelim. Analiz Türkiye’nin sürünün içinde kalacağını kabul ediyordu.

Halbuki farklı senaryolar mümkündür. Örneğin Türkiye’nin makro göstergeleri diğer yükselen piyasalara kıyasla kötüleşir. Genelde risk iştahı yüksek seyrettiği halde Türkiye korkutur. Sakin bir dünya ortamında Türkiye türbülansa girer. Yani Türkiye sürüden kopar.

Bu ihtimal bizi 2007’nin içeriden kaynaklanan ekonomik, siyasi vs. risklerine getiriyor. 2007’nin analizine devam edeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. İlk çeyrekte sanayi üretimi
  2. Kapitalizmin eleştirisi
  3. Nisanda enflasyon
  4. 21’inci yüzyılda sermaye
  5. İlk çeyrekte dış ticaret
  6. Borçlanma faizi
  7. Faiz kararı ne olmalı?
  8. Faiz ve tasarruf oranı
  9. Reel faizin kısa tarihçesi
  10. İlk çeyrekte bütçe

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.