2007’de dünya ekonomisi
.
Aralık ayının son yazılarında biten yılı değerlendiriyoruz. Tahminlerimizin ne ölçüde tuttuğuna bakıyoruz. Sorunların envanterini çıkartıyoruz. Böylece gelen yılla ilgili tahminlerin önünü açıyoruz.
2007’de konjonktüre belirsizliğin hâkim olduğunu baştan söylemiştim. Yazılarıma da yansıdı. Her yıl başında iki-üç yazı analizi özetlemeye yeterdi. Geçen yıl yedi yazı gerekti. Altısı Türkiye ekonomisi üstüne idi. Biri doğrudan dünya ekonomisini ele aldı.
Geri planda dünya ekonomisinde ciddi dengesizlik ve sorunların birikmiş olması yatıyordu. Gerginlikler giderek belirginlik kazanıyordu. Benim de aralarında yer aldığım pek çok iktisatçı gidişattan korkmaya başlamıştı.
Öte yandan Türkiye’nin dünya mali piyasalarına bağımlılığı iyice yükselmişti. Bu durumun yarattığı kırılganlık benim gibi pek çok iktisatçıyı rahatsız ediyordu. Yani Türkiye analizine mutlaka dünya ekonomisindeki muhtemel gelişmeleri dahil etmek gerekti.
Bir yıl önce yazdıklarım
18 Ocak 2007 tarihli yazımdan bir alıntı ile başlamak istiyorum.
“Dünya ekonomisi yakın geçmişte önemli dengesizlikler üretti. Amerika’da hızla düşen iç tasarruf oranlarının yol açtığı dış açıklar karşılığında verilen dolarlar dünyayı likiditeye boğdu. Doğallıkla giderek enflasyon tekrar başını kaldırdı.
Geçen yıl bu konuyu uzun bir yazı dizisi ile ele almıştık. Dengesizliklerin düzelmesi sürecinde kısa dönemde mali piyasalarda çalkantılar yaşanması kaçınılmazdır. Dolayısı ile bu düzeltmenin 2007’de başlama ihtimali özel önem kazanıyor.”
Alıntının mantığı bence çok açıktır. Reel ekonomideki dengesizliklerden başlıyor. Düzeltme gereğini vurguluyor. Mali piyasalara çalkantılar şeklinde yansıyacağını söylüyor. 2007’de başlayabilir diyor.
Şunu söylemek istiyorum. 2007’de dünya ekonomisinde yaşanan sorunlar sürpriz değildir. Dünya çapında oluşan “saadet zincirinin” bir yerden kopacağı, şu ya da bu şekilde işlerin bozulacağı belli idi. Benim bile tahmin edebilmem yeterli göstergedir.
Likidite krizi
İktisatçı için bir düzeltmeyi öngörmek nispeten kolaydır. Buna karşılık düzeltmenin zamanını ve hangi somut mekanizmalarla devreye gireceğini öngörmek çok zordur. Hatta adeta imkânsızdır. O açıdan yaşam tahminciyi daima şaşırtır.
2007’de öyle oldu. Yaz ortasında kimsenin beklemediği boyutta ve ciddiyette bir likidite krizi başta ABD dünya mali sektörünü vuruverdi. Dev bankaları ve mali kuruluşları neredeyse felç etti. Gelişmiş ülke merkez bankalarını bir yıl önce söylense kimsenin inanmayacağı tedbirleri birbiri ardından devreye sokmak zorunda bıraktı.
Küresel dengesizliklerin düzeltilmesi sürecinde böylesine ağır bir likidite krizinin yaşanacağını öngördüm mü? Cevabım hayır; öngörmedim. Ancak, ilk işaretler belirince, derhal Kasım 2000’de Türkiye’de olup bitenleri hatırladım. Hepimiz o hikâyenin nasıl bittiğini birinci elden biliyoruz. Özetlersek, 2007’nin dünya ekonomi tarihinde iz bırakan yıllardan biri olacağını söyleyebiliriz.