2001 krizine Yunanistan’dan bakış
.
Para Politikası Kurulu Nisan toplantı özeti ve yılın ikinci Enflasyon Raporu açıklandı. Raporda ilginç bilgiler yer alıyor. En önemlisi Merkez Bankası yılsonu enflasyon tahminini yükseltti. Yarın çıkacak Nisan enflasyonunu gördükten sonra değerlendireceğim.
Mart dış ticareti açıklandı. İhracat yüzde 22, ithalat ise yüzde 43 artınca aylık dış ticaret açığı 5 milyar dolara dayandı. Korktuğumuz başımıza geliyor. İç talepteki canlanma olduğu gibi ithalata yansıyor. Aşırı değerli TL’nin kaçınılmaz sonucudur. İlk çeyrek dış ticaretini ayrıca ele alacağım.
TÜİK’ten bir yenilik daha geldi. Mevsimlik etki temizlenmiş aylık serilere istihdam ve işsizlik de eklendi. 2005’e kadar geri gidiyor. Önemli bir eksiklik giderilmiş oldu. Konjonktürün istihdam boyutunu izlemek kolaylaştı.
‘Likidite-batık’ açmazı
Yunanistan’ın düze çıkması için ne kadar kaynak gerekiyor? İki yıl için 80 milyar euro deniyordu. Sonra 100, şimdi 120 milyar euro telaffuz ediliyor. Bir yatırım bankası Portekiz, İspanya vs. diğer sorunlu euro ülkeleri için toplam 600 milyar euro hesaplıyor.
En akılcı çözümü Yunanistan’ın eurodan çıkmasında görenler de var. Bu şekilde parasının değerini düşürerek daha kolay uyum sağlayacağı savunuluyor. Eurodan çıkartılması hatta moratorium ilan etmesi talepleri de seslendiriliyor.
Sorun finans çevrelerinin iyi bildiği bir açmazı yansıtıyor. Şahıslar yada şirketler için de benzer koşullar oluşabilir. Yaşanan bir nakit sıkıntısı mıdır? Yoksa borçları ödeme kapasitesinin aşmış mıdır?
Literatürde bu açmaz “likidite-batık” (liquidity-solvency) kavramları ile özetlenir. Kurumun uzun dönemde borçlarını geri ödeme gücü varsa, likidite sorunudur. Ek kaynak sağlayarak olayın asgari zararla toparlanması mümkün olur.
Eğer uzun dönemde borcunu geri ödeyemeyecekse ek kaynak sonucu değiştirmez. Dipsiz kuyuda kaybolur gider. Netiede batan para miktarı artar, o kadar. Bu durumda bir an önce iflasını istemek en akıllısıdır.
Yunanistan’ın destek istediği ülkeler bu açmazı çok iyi biliyor. O nedenle verilen ek kaynağı geri ödeyebileceğini kanıtlaması isteniyor. Ama Yunanistan bir türlü euro ortaklarını aslında batık olmadığına ikna edemiyor.
2001 krizi üstüne
2001 krizine aynı çerçeveden bakabiliriz. Koşullar bire bir uymuyor ama ilginç benzerlikler var. Yunanistan euro üyesi; biz kur çapası uyguluyorduk. 2001’de Türkiye’nin bütçe açığı ve borç oranı Yunanistan’a kıyasla da daha düşüktü.
2000 sonbaharından itibaren Türkiye ağır bir likidite sarmalına girdi. Kasım’da sıcak para kaçtı ve faiz patladı. Demirbank battı. IMF ek kaynak verince piyasalar biraz sakinledi. Ama Şubat 2001’de likidite krizi tekrar mali kesimi vurdu.
Ne oldu? IMF bu kez ek kaynak vermeyi reddetti. Yani sorunun bir likitide krizinin ötesine geçtiğine, Türkiye’nin borçlarını geri ödeyememesi riskinin oluştuğuna karar verdi. Türkiye’yi kur çapasını bırakmaya zorladı. Meşhur 2001 krizi böylece tetiklendi.
O dönem Türkiye’sine kıyasla bugün Yunanistan’a çok daha esnek davranıldığı açıktır. Doğrusu da odur. Amacım alternatif tarih yazmak değil. Ama 2001 krizinde Türkiye’ye yapılan büyük bir haksızlıktı. Hatırlatmak istedim.