Sekse kadın gözüyle bakabilmek
.
Sekse kadın gözüyle bakabilmek
“Kimse Sevişemediği için ölmez. Bizi öldüren şey aşksızlıktır.”
-Margaret Atwood
Geçtiğimiz hafta bir gazetenin hafta sonu ekine manşetten girdi bu cümle. “Sekse kadın gözüyle bakabiliyorum” dedi ailemizin popçularından biri. Libido… Pardon Testosteron yüklü bir adam olduğunu, flört etmekten çekinmediğini ancak iş sekse gelince sadece partneriyle seviştiğini ima etti.
Haber sosyal medyaya düştüğünde, bir grup arkadaşımla okey masasındaydım. Her entelektüelin avam zevkleri olması gerektiğini öğrendiğim gün artık zamanlarımı okeye ayırmaya başladım. Bence en zararsız avam zevk, okey çünkü. Pazarları okey oynamayı severim. Beraber oynadığınız arkadaşlarınız kafaları basan insanlarsa, tadından yenmez muhabbet masalarına dönüşür o okey masaları. Üç dört yıl oluyor. İyi fonksiyon alıyorum. Kafa açıyor. Tavsiye ederim. Konuya geri dönecek olursak, bir edebiyatçı, bir akademisyen, bir art dealer ve bir tiyatrocu oturduğumuz über entelijansiya okey masamızda, popçumuzun cümlesini yüksek sesle birkaç kez tekrar edip anlamaya çalıştık. Anlar gibi olduk bir ara… Bu sefer neden böyle bir açıklama yaptığını anlayamadık. Yeterince entelektüel değildik belki de…
Kendimizi öyle zanneden avanaklardık. Kim bilir? Böylesine derinlikli bir cümleyi anlamamak için insanın salak olması gerekir çünkü. Mesela 90’larda magazin dergilerine hamamda poz veren şarkıcı kızlarımızın “Erkeğimin geyşası olurum” açıklamalarına da kafam pek basmazdı benim. Zengin koca ya da sevgili arıyorlar diye düşünürdüm. İnsanın kaşesi ya da piyasası böyle zirzop açıklamalarla artmaz neticede. Olsa olsa saçma bir açıklama yaparak geçer çabuk unutulan magazin tarihine.
Buradaysa durum biraz daha girift. Çünkü açıklamayı bir erkek yapıyor. Kadınları çok iyi anladığını, sadık olduğunu filan ima etmeye çalışıyor muhtemelen. Ancak flörtöz olduğunu da ekliyor ki, yarın bir gün bir arıza çıkarsa, kimse yalan söylediğini iddia etmesin. Gerçi burada esas mesele kadınların sekse nasıl baktığı. Otuz yıldır kadınım, benim bile bu konuyu anlayabilmek için en az bir otuz seneye daha ihtiyacım varmış gibi hissediyorum. Çünkü işler, bakış açıları her gün değişiyor. Ancak popçumuz meseleyi çözmüş. Ya da çözdüğünü zannediyor ki, o zannettiği yerden bakıyor hayata. Dahası o noktadan yaşıyor ilişkilerini, seks hayatını. Vay canına!
Elbette ki bir erkeğin konuyu benden iyi çözdüğünü iddia etmesi karşısında, kendimi kötü hissettim. Öyle ya… Yıllarca ilişkiler üzerine yazılar yazdım. Cinsellik üzerine yazdığım yazılardan bazıları Amerikan Cosmo’da yayınlandı. Romanlarımda günümüz ilişkilerini çok iyi irdelediğim söylendi filan… Düşünün! Ben bilmiyorum… O biliyor. İşte bunu kaldıramazdım. Bunun altında ezilemezdim. Çok içerledim. Hayata küstüm. Yemeden içmeden kesildim… (Sormayın!) Günlerce düşündüm bu konu üzerinde. Kadınlar sekse/ilişkiye nasıl bakıyor diye. Ya da durun… Erkekler kadınların sekse nasıl baktığını düşünüyor demek daha doğru olur. Hemen birkaç basit madde çıkardım. Tabii ya! Genelleme yapmak bedava!
Kadın cinayetlerinin, tecavüzün, törenin konuşulduğu topraklarda, adet kanamasının tuhaf bulunduğu bir ülkede de işler güllük gülistanlıkmış gibi bunları konuşabiliyoruz ya… O da ayrı bir, “Ben ve küçük çevrem” meselesi. Aslında kadınların sekse bakış açısı üzerine oturup yazılacak bambaşka şeyler var bu ülkede. Mesela diktirilen kızlık zarları… Tuvalette düşürülen bebekler… Tecavüze uğrayıp öldürülen kadınlar… Aile bireyleri tarafından tecavüze uğrayan kadınlar… Kocaları tarafından fuhuşa zorlanan kadınlar… Tecavüze uğradıktan sonra “O saatte orada işi neymiş?” diye sorgulanan kadınlar… Tecavüzcüleriyle evlendirilen kadınlar… Çocuk gelinler… Çok mu karanlık buldunuz bu tabloyu? Azıcık yumuşatalım… Evlenene kadar seks yapması yasaklandığı için vajinismus olup ömrü billah seksten soğuyan kadınlar… Seksten soğuduğu için sittin sene orgazm olamayan kadınlar… Seksi kirli bulup seksten sonra kendini çamaşır suyuyla çitilemeye çalışan kadınlar… Vajinasının yerini sorsan gösteremeyecek kadar seks eğitimi almamış kadınlar… Çocuğu olmuyor diye cinci hocalara kendini üfletirken farkında olmadan elleten kadınlar… Kadınlar… Kadınlarımız. Kadınlıkları burunlarından getirilen ve adı genelde seksle aynı cümle içinde geçen kadınlarımız. Ve erkekler… Kadınları her konuda aşırı iyi çözdüklerini iddia eden zeka küpü erkeklerimiz.
Gelelim zurnanın zırt dediği yere… Sekse kadın gözüyle bakabilmek için, kadınların sekse nasıl baktığını bilmek gerekir meselesine. Erkekler kadınların sekse nasıl baktığını düşünüyor meselesine. Hemen sizleri Arzum’la Sen de yapabilirsin bölümümüze aktarıyorum.
ARZUM’LA SEN DE YAPABİLİRSİN
KONU: Kadınların sekse nasıl baktığını anlamak.
1- ERKEKLER TARAFINDAN ZANNEDİLEN: Kadın maymun gibidir. Bir dalı tutmadan diğerini bırakmaz.
GERÇEKTE: Erkeklerin kadınlar hakkında en sık söylediği cümledir bu. Yani nedir? Kadın, başka bir adam bulmadan eldeki adamı bırakmaz. İlişkisini bitirmek için muhakkak yeni bir ilişkiye ihtiyaç duyar. Böyle kadınlar gördüm mü, gördüm. Başında sinek kadar erkek olması gerektiği öğretilen kadınlardı onlar. Yalnızlıktan korkan kadınlardı. Öte yandan çelik gibi iradeyle bir bavul giysiyle hayata sıfırdan başlayanını da gördüm. Ayrıca, bir ilişkide genelde giden taraf, gerçekten giden taraf değildir. Gönderilen taraftır. O yüzden kimin maymun olduğunu anlamak için o ilişkinin dinamiklerine cinsiyet üzerinden değil, durumlar üzerinden bakmak gerekir.
2- ERKEKLER TARAFINDAN ZANNEDİLEN: Kadınlar flört eder, gösterir ama vermez.
GERÇEKTE: Kadınların sırf egolarını bilemek için erkeklere kırıtıp vermedikleri iddia edilir. Oysa yetişkin ve iradeli bir kadın, bir adamla sevişmek istiyorsa sadece doğru zamanı bekler. Gösterip vermemek değildir o. Her merhaba dediğinle yatağa girmemektir. Bunun da toplumsal normlarla bir ilgisi yoktur. İnsanın özsaygısıyla ilgisi vardır. Hem toplumun normlarına bakalım… Diyelim söz konusu kadın, elalem ne derle büyümüş. Korkularla büyütülmüş… Evlenmeden sevişen kadınları bile namussuz ilan eden bir toplumda yaşıyoruz. Kadınları gösterip vermemekle nasıl suçlayabilirsiniz? İsveç mi burası? Ayrıca yetişkin ve özsaygısı olan kadınlar, hayatlarında biri varken başkasıyla flört etmezler. Edeni varsa da o ilişkide duygu yoktur. Duygusal olarak tatmin olan bir kadın, asla ama asla sırf yakışıklı diye ya da egosunu yükseltmek için partnerinden başka bir adamla flört etmez. Ha biri çıkıp diyorsa ki, benim partnerim flörtöz olmamı önemsemiyor, günün sonunda ona aitim… O partneri de bu ilişkiyi de destekleyelim. Neticede, sevgilinin başka biriyle flört etmesini önemsememek mangal gibi yürek ister. Acayip bir umursamama hali ister… Gerçekte o insanı sevmemeyi ister.
3- ERKEKLER TARAFINDAN ZANNEDİLEN: Kadınlar çok sevdikleri değil kendilerini çok seven adamlarla birlikte olur/sevişir.
GERÇEKTE: Zannediyorsunuz ki kadınlar partner seçerken sevmeye değil sevilmeye önem veriyor. Egolarını kim şişirirse ona koşuyor. Demiyorum ki her kadın çok sevdiği adamla birlikte oluyor. Olmayanları da var. Kader, kısmet, şartlar, çaresizlikler ve elbette ki görücü usulü. Ama aklı olan, gücü olan, kalbinin sesini dinler sevgili gönül dostlarım. Sırf güvenli görünüyor diye, kendisine çok ilgi/sevgi gösterene gitmez. Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit… Kızlar elinizde imkanınız varsa, aklınız başınızdaysa, yapmayın böyle… Sonra sırf evlenmek için evlenip evlenip boşanıyorsunuz. Boş kaldığım her an hepiniz adına üzülüyorum.
4- ERKEKLER TARAFINDAN ZANNEDİLEN: Kadınlar eş seçerken sosyal pozisyonuna, kolunda nasıl duracağına ve kazancına bakar.
GERÇEKTE: Var mı öylesi, var. Neden? Çünkü toplumun dayattığı ideal eş prototipi bu. Yine de kadınların pek çoğu o kadar romantik ki, cebinde beş kuruşu olmayan, ne tipi ne çapı yerinde erkekleri seviyor ve çamurdan çıkarıp adam etmeyi göze alıyorlar. Yani kadınlar, partnerlerini sosyal mevkilerine göre değil duygu yoğunluğuna göre seçiyor. Önlerine istediğiniz kadar lüks, para yığın, kendilerini güvende, sevilir hissetmenin yanında size duygusal olarak yükselmiyorlarsa sizinle asla yatmaz kadınlar. Bu yüzden yattığınız her kadına dikkat edin beyler. Sizin için bir gecedir, oysa o kadında bir duygu baş göstermiştir. İş ilişkiye gelince de durum değişmez. Sizden çirkin, sizden fakir, sizden düşük mevkide bir adamı size tercih edebilirler yine tam da bu yüzden. Erkeklerin bu kadar cesur olduğunu söyleyemeyeceğim. Onlarda daha ziyade, toplumun konuya nasıl baktığı görüşü hakim. Kadın güzel mi, kadın ünlü mü, kadın paralı mı, çevresi işime yarar mı? Kadının ailesi kim, kadından iyi ana olur mu? Falan filan. Kalplerinden çok mantıklarıyla karar veriyorlar sevgili/eş seçerken. Sonuç? Planlayacağım derken rezil olan hayatlar. Mutsuzluğa mahkumiyet. Keşke erkekler de kalplerinin sesini dinlemek konusunda kadınlar kadar cesur olsalar. Belki o zaman sorun kalmaz. Belki o zaman daha zengin, daha cool görünmeye çalışmak yerine gezegenin insanı, kalp yoldaşı olmayı seçerler.
Güzellik, para filan kalmaz… Soyisim bir günde yerin dibine batar. Ama güzel huy kalır. İnsanları birbirine güzel huyları bağlar, sevdirir. O huyları kovalayın.
5- ERKEKLER TARAFINDAN ZANNEDİLEN: Kadınlar seksten sonra şefkat bekler, göstermezsen surat asar.
GERÇEKTE: Böyle bir şartlanma olabilir mi? Bir de o sevgiyi şefkati yalandan göstermek var ki işin ucunda… Aman diyim! Samimiyetsizlikten ölen görülmemişse de, samimiyet önemlidir. İşin aslında kadınların beklediği şey seksten sonra şefkat değil, seviştikleri insana duygusal olarak bir şey hissetmektir. Yani pek çok kadın orgazmdan ziyade duygu yoğunluğunun peşindedir. Sarılarak uyuyabilecekleri, sabah uyandıklarında suratına bakmak isteyecekleri bir adamla sevişmeyi tercih ederler. Yaptıkları seksin sadece seks olmadığını hissetmek isterler. Kadınlar, karşılarındaki erkeğe güvenebilmek isterler. Güvendikleri erkekle sevişmek isterler.
Durum tamı tamına böyle.
Satırlarıma burada son verirken bey kardeşlerime tavsiye… Sekse kadın gözüyle bakmak yerine, yanınızdaki kadına sahip çıkmayı, onun kıymetini bilmeyi, ona çanta gibi davranmamayı deneyebilirsiniz. Ya da illa kadın gözüyle mi bakacaksınız? Yatakta bencil olmamayı deneyin. Partneriniz orgazm olmadan boşalmayın. Belki gelecek nesillere kalıcı hasarlar bırakmamış olursunuz. Ne bileyim? Belki de her şeyi yanlış anladık. Belki popçumuzun aklına seks deyince kadın geliyordur, onu ima etmiştir… Belki popçumuz, konuyu dosdoğru anlamış, öyle yaşıyordur. Eldeki veriler aksini gösteriyor ama neden olmasın? Hayatta her şey mümkün.
Sevgiyle…