Külü kalmaz
.
“Yangında ilk kurtarılacak, kelimelerdir. Kelimelerimiz yanıp kül olduğunda başlar tükeniş. Aşk, susmayı seçmekle biter. Kavga varsa kelimeler var, yani ümit vardır. Bu yüzden değil mi bazen on tedavi seansında bulamadığımız dermanı bir şarkının sözlerinden, bir şiirden çekip çıkarmamız.” –Nazan Bekiroğlu, Kelime Defteri
Geç gelen aklın, hızla akan şu dünyada hükmü yok, biliyorsunuz.
Düşünmekten çok yaşamak zorundayız, görüyorsunuz.
Durup bekleme yaptıkça kaybediyoruz…
Bak ondan da eminiz.
Yine de kalkıp gidemiyoruz.
Durup sevemiyoruz.
Ortası bulunamıyor hiçbir şeyin.
Bir türlü bilemiyoruz.
Zaman geçiyor.
Zaman kötü çocuk…
Geçmez sanıyorsun hep…
Ve görüyorsun.
Hiç bitmez sandığın yangınların külü bile kalmıyor.
Çalı çırpı topla, ateşi bul ki tutuştur yeniden.
Geçmiş olsun.
Ölü duyguların, kaçmış fırsatların hesabı sorulmaz.
Sağdan düz devam ediyoruz.
Kendime verdiğim bir haftalık kafa izninin ardından, yeni konular ve sorunlarla karşınızdayım sevgili gönül dostlarım.
Bu yazıyı geçtiğimiz hafta atladığım minnoş gündem maddelerine ayırdım.
Rabbime çok dua ediyorum, aklımı korusun diye.
Rabbim de ne yapsın?
Şartlar ortada…
Gündem yine şahane!
ALLAHIM SEN AKLIMI KORU
- Lindsay Lohan’ın Türkiye hayranlığı
Elbette ki bir dünya selebritisinin yurdum liderine duyduğu hayranlığa kurulacak değilim. Daha ziyade, Hollywood’dan sürülmüş, Londra’ya sığınmış, alkol ve uyuşturucu bağımlısı bir ünlünün huzuru İslam’da ve memleket topraklarında aramasına şaşkınım. Kim buldu getirdi bu kızı ünlü diye bizimkilere kakaladı çok merak ediyorum. Kadının esamesi okunmuyor artık. Amerikanya’na dön Lindsay, buralarda senden çok var. Buralar seni bozar.
- Hülya Avşar’ın çakma elbisesi
Dünyaca ünlü bir modasının tasarladığı yarısı transparan bu elbiseyi taklit etmeyen yurdum modacısı kalmadı. Irina Shayk’ın bir davette giydiği elbisenin son benzerini Melih Yazgan, Hülya Avşar’a dikmiş. Elbette ki elbisenin orijinal kuplarında olmaması, görüntüsündeki estetik bozukluğunun ilk nedeni. İkincisi de yersiz transparanlığı. Kim giyse olmayacak bir şey yani. Hülya Avşar, ne yapsa adından söz ettiriyor. Bu konuda çeyrek asırdan uzun süredir başarılı. Bir süre daha aşırı dekolteli elbisesini konuşuruz zaten. De… Benim derdim o değil… Göz göre göre araklamayın canlar. Devir internet devri. Orijinali çat diye bulunuyor. Yüzünüze pat diye vuruluyor. Ayıp oluyor.
- O kelimenin Tükçesi var çığırtkanları
Her yabancı kelimeyi dilimize uyduruk bir şekilde uyarlamaya çalışmamızdan yıldım. En son selife kelimesini özçekim diye uyarladılar. Kendi kendinin fotoğrafını çekmekten başka her şeyi andırıyor kelime. Bilhassa mastürbasyonu andırıyor bana ne yalan söyleyeyim. Geçende de Twitter’dan çemkirmiş biri bana, edit yazdım diye. Nedir o? Bir metni, basıma uygun şekilde düzeltmek. Peki, neden düzelti demiyorum? Çünkü anlamını karşılamıyor. Çünkü kelimenin aslı edit. Kelime bizden, bizim kültürümüzden çıkmış bir kelime değil. Bizim yayıncılık tarihimizde de bilgimizde de edit diye bir şey yok. Gavurdan öğrendiğimiz bir şey o. Bizde ne var? Tashih var. O da zaten Fars kökenli bir kelime. Kullanıyoruz yeri gelince. Bir kelimenin diline uygun olması için, o kelimenin ifade ettiği şeyi senin bulmuş olman lazım. Yani kendin bulmadığın bir şeyin adını kendine uydurmak, seni daha özleştirmiyor kardeşim. Önce icat et, üret… Sonra adını sen koyarsın.
- Vezir Parmağı ve milli değerler… Manevi değerler…
Mahsun Kırmızıgül’ün dünyanın parasını bayılıp yazdığı-çektiği-oynadığı yeni filmi yine olay yarattı. Bilmem nerenin bilmem nesi, milli manevi değerlerimize uygun değil diye filmin gösterilmeyeceğini açıklamış. Manevi değerler derken? İki aylık bebeğe tecavüz… Çocuğa tecavüz… Hayvana tecavüz… Çok eşlilik… Ensest… Akrabaya tecavüz üstü töre cinayeti… Tecavüz… Taciz… Tecavüz… Hangi maneviyat ya? Kendinizi kandırmayın. Ortada maneviyat filan kalmadı. Kol kırılıp yen içinde kalıyor sadece. Memeyi göstermek günah, ellemek sevap. Hem de kimin memesi olursa. Porno izlemek günah, milletin karısına kızına otobüsü sağa çekip tecavüz etmek sevap. Vicdanınız yoksa da Allah cezanızı verir.
- Bekaret donu
Gavur öyle bir don üretmiş ki, alkollüyken kilidini açmayı unutsan, altına işeme garantisi var. Kumaşı yırtılmıyor, kesilmiyor. Belinden ayarlanıyor ve sabitleniyor. Tek mesele kadınlar tecavüze uğramasın. Dünya da kadına zorbalığın önünü alamıyor. Ne yapalım? Silahlanalım mı? Saldıranı çekip vursan adamdan sayıp seni içeri atacaklar. Bu işin bir çözümü olmalı.
- Sezen’in yeni albümü
Biraz Pop Biraz Sezen’den bir şarkıyı dinlemeyi başardım sonunda. İhanetten Kalan’ın sözleri güzel. Müziği, “İstemem senden başka birini” kıvamındaki Orhan Baba şarkısını android. Tek derdim… Evet, Sezen Aksu’yu seviyoruz. Ama keşke şarkıları başka biri söyleseymiş dedirtti bana. Kusura bakmayın, yalan söyleyemiyorum.
- Asena Atalay, Caner Erkin ayırlığı
Dönelim başlığımıza… Dedim size, geç gelen akıl akıl değildir diye. Zamanında Asena’nın Caner’i aldattığı iddia edildiğinde kapı gibi karısının arkasında durup bir de canı sıkıldı-üzüldü diye ona araba alan Canerciğimiz, yeni eşi bulunca açtı ağzını yumdu gözünü. Sebep? Eski eş Asena’nın talep ettiği yüklü tazminat. Neymiş, zamanında beni aldattı yine de para verdimmiş. O zaman düşünecektin onu Canerciğim. Elinde deliller vardı. Gidecektin mahkemeye, çocuğunu bile alırdın Asena’nın elinden. O zaman istemediğini bugün sana isteten ne? Aklıma tek bir cevap geliyor ama bir şey demeyeyim. Zaten kim olduğu ortada.
Mutluluklu günler olsun canlarım.
Allah hepimizin aklını korusun.
Amin.