Sağlıklı ve uzun soluklu bir ilişki için gerekenler
.
"Kimse sevişemediği için ölmez. Bizi öldüren şey aşksızlıktır." -Margaret Atwood
Günlerdir şairane yazılar yazdıktan sonra bu pazarı esas meselemize ayırıyorum. Hem de en bilimsel yerinden. Bu bilim adamları araştırmış. Bakmışlar sağlıklı bir ilişkisi olanlar ne yapıyor diye. Sonra da madde madde yazmışlar. Konu hakkındaki fikirlerimi de belirterek buldukları sonuçları sizlerle paylaşmayı görev bilirim.
1- Buluştuklarında yaptıkları şeyler:
Bir restoranda sessiz sedasız yemek yiyen bir çift görüp sizin ilişkinizin asla böyle olmadığını düşünüp üzülüyor musunuz? Üzülmeyin. Çiftlerin ilişkilerini sık sık düzenledikleri buluşma akşamları kurtarmaz. Bunun altına kendi adıma da imzamı atabilirim. Bir ilişki bitmeye ne kadar yakınsa şık bir restoranda yenen sessiz ve gergin akşam yemekleri de o kadar artıyor.
Peki ilişkiyi kurtaran, sürdüren aktiviteler nelerdir? Beraber yeni ve entetesan şeyler yapmak. New York State Üniversitesinin açıklamasına göre yeni şeyler denemek beynin ödüllendirme sistemini tetikler. Dopamin ve noraphinephrine salgılanmasını sağlar. İlişkinin ilk günlerinde aşktan gözünüzün döndüğü etkiyi yaratır bu da bünyede.
Ne yapabilirsiniz? Evde film izleyip fenalık geçirmek yerine macera peşinde koşmaya başlayın. Birbirinize sürprizler hazırlayın. Bütün alışılmış rutinleri kırın. Olmadık bir yerde sevişin filan. Goygoy gibi düşünmeyin. Yapın bunu. Heyecanın olmadığı yerde duygular ölür. Heyecan yaratmak için kavga çıkarıp ayrılmak yerine aksiyona geçin. Sonra önünüz açık. Sıkıntı çıkarsa bana yazarsınız. Çıkmaz.
2- Kutlama için bahane yaratın:
Sevgilinizin neticesine yapışıp ensesinden ayrılmadan yaşamak mesele değil. Asıl mesele zor zamanlarda onun için orada olmak, sağlam durmak ve iyi günlerde ilk kutlayanı olmak. Bu aranızdaki bağı güçlendirecektir. The Journal of Personality and Social Psychology'nin araştırmasına göre, kutlamak için hiçbir fırsatı kaçırmamanız gerekiyor. Büyük ya da küçük. Mesela oğlan Fifa'da arkadaşlarını eze eze yendi. Hemen kutlayın. Mesela kız arkadaşınızın kıl olduğu iş arkadaşını kovdular, derhal kutlayın. Kutlamak için hiçbir bahaneyi kaçırmayın.
3-Skor tabelasını doğru okuyun:
Birbirinizin yaptığı negatif şeyleri bir kenara yazıp ilk kavgada yüzüne vuruyorsunuz ya... Hah! Onu yapmayın işte. Onun yerine sevgilinizin sizin için yaptığı iyi şeyleri kaydedin. Böylece kötü bir şey yaptığı anlarda onu kolayca affedebileceksiniz. Ve evet, kavga çıkmayacak. Ne kadar basit, değil mi? Psikiyatr Dr. Scott Haltzman, beynin negatif anıları tutma potansiyelinin pozitif anıları tutma potansiyelinden yüksek olduğunu söylemiş. Yalan değil. Gerçi biz edebiyatçılar romantik olduğumuz için tek bir iyi anıyı koskoca bir ilişki haline getirebilecek kadar deliyiz. Bize bakmayın. Beyninizdeki negatif anıları silmeye başlayın. Yoksa onları hatırlar hatırlar hayatı hem kendinize hem de karşınızdakine zehir edersiniz.
4- Kendi aranızda özel bir diliniz olsun:
Yaaa... Bunu düşünmediniz di mi? Birbirinize aşkitom, canikom demeyi özel dil sanıyorsunuz. Değil, kurban olduklarım. Dilberay haklı. Vallahi de değil. Journal of Social and Personal Relationships'in yayınladığı bir araştırmaya göre, birbirinize taktığınız isimler ne kadar salakça olursa ilişkiniz o kadar sağlamlaşıyormuş. Ha bir de seks tabii. Seks için de özel bir cümleniz, kelimeniz olması gerekiyor. Ki... Her yerde kesintisiz kullanabilin. Kimse anlamasın.
5- Kavga etmek ve barışmak:
Herkes sinirlenip ağzına geleni birbirine sayar. Bu normaldir. İlişkide de olası ve olması gerekendir. Gottman Enstitüsü'nün yaptığı araştırmaya göre bir kavgadan sonra meseleyi çözmek ve tatlıya bağlamak o ilişkinin uzun sürmesini sağlıyor. Ayrıca Dr. Walfish diyor ki "Bir kavgada söylemeniz gereken her şeyi söyleyin ve sonra durun. Bir anda konu netlik kazanacaktır. Olayı beraber çözdükten sonra sırtınız yere gelmez. Ha bir de barışma seksi tabii... Barışma seksi, ilişkiyi her zaman ayakta tutar."
Düşünüyorum... Katılıyorum.
6- Birbirine temas etmek
Enteresan... Gavur bunu da araştırmış canlarım. Dr. Haltzman diyor ki, "Çiftler birbirine ne kadar çok temas ederse aralarındaki bağ o kadar güçleniyor." El ele tutuşmak, sarılıp uyumak, her fırsatta birbirinize dokunmak da buna dahil.
Normal şartlarda dokunulmaktan neden nefret ettiğimi şu an çözdüm. Biri bana yanlışlıkla değse, elektrik çarpmış gibi kaçarım. İnsanlar bana değecek diye metroya binemem, kalabalık yerlere giremem. Arkadaşlarıma bile değil sadece anneme, babama ve sevgilime sarılırım. Koruma kalkanlarıma sağlık.
7- Seks rutini:
Journals of Psychiatry and Behavioral Since'ın dediğine göre, seks sırasında salgılanan oksitosin hormonu, çiftlerin birbiriyle bağ kurmasını sağlıyor. Evet, erkeklerin bile! Yaaa... Bunu da yanlış biliyordunuz işte. Erkeklerin seksle bağlanmadığı söylenir çünkü. Mesele seks değil, seksin frekansı. Haftada en az bir kez seks yapmanın da gerçek bir bağ ve kaliteli bir ilişki için şart olduğunu söylüyorlar.
Düşünüyorum. Haftada en az üç diyorum. Yürüyün.
Not: Bu araştırmalar neden hep gavurdan diye sorduğunuzu duyar gibiyim. Güzel ülkemde böyle araştırmalar yapılmıyor çünkü. Ama ne demiş o adını unuttuğum, insan insandır anacığım. İnsan, insandır.