Yine havanda su dövüldü
.
Hafta sonu Amerika’nın merkez bankası konumundaki Fed’in ev sahipliğinde Jackson Hole’da yapılan toplantılardan yine elle tutulur, geleceğe yönelik somut haberler gelmedi. Evet bu toplantıların daha çok “teorik” ve “akademik” toplantılar olduğu yazılıp, çizildi. O zaman neden, ABD piyasaları niye bu toplantıyı ciddiye alıpta dipten dönüp yükseldi?
Sebep çok da karmaşık değildi aslında. Bernanke’nin “Şu anda ihtiyaç yok ama işler sarpa sararsa geleneksel olmayan önlemler de almaktan çekinmeyeceğiz” sözünü; yine “Bize istediğimiz zaman istediğimiz kadar para verilecek” diye algılayan borsalar yüzde 1.7 civarında yükseldi. Dün ise hareket dar bir bant aralığında kaldı.
Goldman Sachs’ın baş ekonomisti Jan Hatzius; Fed’in ev sahibi olduğu Jackson Hole toplantılarına bu kez davet almadığından mı nedir bilinmez; gelen verilerin, ABD’nin potansiyel büyüme hızının altına geldiğini ve ekonominin daha da kötüleşme olasılığının arttığını yazmış.
Fed piyasaların yüreğini yatıştırmaya yönelik “sözel müdahalelerini” sürdürürken aynı toplantıda “akademik çevrelerden” Carmen M. Reinhart ve Vincent Reinhart’ın “After the Fall Çöküşten Sonra” başlıklı çalışması krizlerin ‘müdahalelerle’ çözülmesinin zorluğunu ortaya koymuş. Karı-koca Reinhart’lar; 1929 “Büyük Buhran”, 1973 “Petrol Şoku” ve 2007 “Eşikaltı Krizi” ile birlikte 2. Dünya Savaşı’ndan sonra yaşanmış 15 finansal krizi incelemişler. Kıyaslamalar krizler öncesindeki ve sonrasındaki 10 yıl olarak yapılmış. İlginç sonuçlar ortaya çıkarmışlar:
1- Finansal krizler sonrasındaki 10 yılda işsizlik, krizden önceki on yıla oranla gözle görülür şekilde yükselmiş. 15 krizin 10’unda ise işsizlik kriz sonrasındaki 10 yılda, kriz öncesindeki seviyelere asla düşmemiş.
2- Konut verilerinin tam olarak edinilebilen 10 ülkenin yüzde 90’ında “reel” ev fiyatları kriz yılı ve sonrasındaki 10 yıl boyunca, kriz öncesinin altında kalmış. Ortalama fiyatlar yüzde 15-20 gerilemiş.
3- Kriz sonrasındaki 10 yıldaki reel büyüme oranları, kriz öncesine kıyasla önemli oranda düşüş kaydediyormuş. Bu gerilemenin gelişmiş ülkeleredeki ortalaması yüzde 1’e ulaşıyormuş.
4- Kriz öncesinde özel sektörün borçlanma/GSMH oranı kriz öncesindeki 10 yılda yüzde 38 gibi bir oranda artarken, kriz sonrasında da aynı oranda, ancak 7 yıl gibi bir sürede geriliyormuş!
Reinhart’ların çalışması, krizlerin “boyacı küpü” gibi daldır-çıkar tarzı kolay çözümleri olmadığını, alınan popülist önlemlerin kısa vadede işe yarar görünse de 5-10 yıllık vadelerde çok da işe yaramadıklarını ortaya koyuyor.
Peki hiç mi bir şey yapılmamalı?
Tabii ki hayır! En azından bireylerin ve de şirketlerin; hepsi değil ama sağlıklı olanlarıyla yola devam edilmesi sağlanmalı. Kısa vadeli çözümlere konsantre olmaktansa, 10 yıllık toparlanma sürecini kısaltacak orta-uzun vade için çözümlere öncelik verilmeli!
Peki bunlar yapılıyor mu?
Korkarım cevap yine hayır! ‘Sağlıklı-hasta-iflah olmaz’ ayrımı yapılmadan herkes kurtarılmaya çalışılıyor. Diğer yandan uzun vadeye yönelik doğru dürüst adım atılmıyor.
Piyasa katılımcıları, kısa vadeli düşünür ve kısa vadeli çıkarlarına odaklanırlar. Kural koyucular, ekonomi yönetimleri ve de merkez bankaları daha uzun vadeli planları/stratejileri oluşturmakla ve de hayata geçirmekle yükümlüler. Buna yönelik çalışmaların yapılacağı ortamlardan biri de geçtiğimiz hafta yapılan Jackson Hole gibi toplantılardır.
Siz uzun vadeye dair birşey duydunuz mu bilmem ama benim adıma sadece havanda su dövülmüştür.