Yeni kabinenin ilk icraatı ne olacak?
.
Babacan ve Şimşek’in yerlerini korumasıyla piyasalar istediğini aldı. Ekonomideki öncelik BIST’te işlemleri durdurulan Bank Asya ile zamlar konusunda nasıl bir yol izleneceği olmalı.
Geçtiğimiz hafta iç politika adına bir taraftan çok hareketli, diğer yandan da belirsizliklerin hızla azaldığı bir hafta oldu. Yeni Başbakan Davutoğlu, görevi alır almaz, daha önceden “çalışılmış” olan listesini Cuma günü açıkladı ve ekonominin daha fazla zaman kaybetmeden önüne bakmasını sağladı!
Kabineye sadece 4 yeni ismin girmesi eski kabinenin devamı olarak algılansa da yeni isimler ve ayrılanlar bazında bakıldığında temel bazı değişikliklerin olacağı görülüyor. Özellikle de “barış sürecinin” nasıl ilerleyeceği önem kazanmış durumda. Türkiye’nin geleceğini şekillendirecek bu sürecin nasıl yürütüleceği özellikle IŞİD karşısında Kürtlerin hamlelerinden sonra çok daha fazla önem kazanmış durumda.
Babacan ne kadar etkili olur?
Ekonomi yönetiminde Ali Babacan ve Mehmet Şimşek’in görevlerine devam ediyor olmaları piyasaların istediği ve adeta “bastırdığı” bir konuydu. Piyasalar bir anlamda istediklerini aldılar almasına ancak Numan Kurtulmuş ve “Birinci öncelik büyüme ve istihdam, enflasyon değil” diyen Nihat Zeybekci ikilisinin ‘ayrı tellerden’ çalması durumunda piyasaların ne tepki vereceğini tahmin etmek zor değil. Bir de buna Cumhurbaşkanlığı ekonomi başdanışmanı ile hükmet üyelerinin felsefik farklarını da göz önüne aldığımızda Babacan-Şimşek ikilisinin hükümetin rotasına ne kadar etkili olacakları önemli ve en azından kendi adıma bunu çok merak ediyorum.
Hükümet programı bugün TBMM’de okunacak, 4 Eylül’de üzerinde görüşmeler yapılacak ve takvime göre de 6 Eylül’de güven oylaması yapılacak. Aynı gün CHP Olağanüstü Kurultayı’nın da olması sebebiyle oylama 8 Eylül’e ertelenebilir. Hangi gün yapılırsa yapılsın kimse güvenoyu konusunda bir sorun olmasını beklemiyor, önemli olan hükümet programında ekonomi, eğitim ve geleceğimiz için neler olacağı. Hükümetin kurulması sonrasında ilk icraatı ne olacak bilemiyorum, önlerinde birçok problem var. Ancak onların arasından ekonomi açısından bir tanesi hem öncelik arz ediyor hem de seçilecek çözüm yolu ülkenin geleceği açısından da hayatı! Bank Asya’dan bahsediyorum. Neredeyse üç haftayı aşkın süredir bankanın BIST’teki işlemleri durdurulmuş durumda. Arada başdanışman-bakan çatışması yaşandı. Öncesinde “politik sebeplerle” BDDK denetim ve gözetimindeki bir finans kurumu zor duruma düştü. Bu konuda hükümetin alacağı karar her ne olursa olsun gelecek için çok önemli ipuçları verecek. “Paralel mücadelesi” kapsamında bankanın TMSF’ye devredilmesi durumunda; gerek halka açık, gerekse de kapalı kısmıyla hissedarların önemli bir kayba uğramasının uluslararası yatırımcılara vereceği mesaj farklı olacaktır. Diğer yandan bankanın bugünkü koşulların oluşmasında politikacıların “etkileri” göz önüne alınarak “barışçıl” bir çözüm; mesela ortak bulacak zaman verilmesi; yoluna gidilecek olursa verilecek mesaj farklı olacaktır. Verilecek karar politik “çatışma” boyutundan çok, uluslararası yatırımcı “algısı” açısından önemli. Babacan-Şimşek ikilisiyle “uluslararası algı” göz önüne alınırken; bu konudaki kararın ne olacağı bir anlamda ekonomi konusunda yeni hükümetin ilk önemli icraatı olacak.
Ekonomi açısından önemli ikinci karar da “zamlar” konusunda ne gibi bir yol izleneceği. Yerel seçimlerdi, Cumhurbaşkanlığı seçimi derken ertelenmiş olan kamu zamlarının yapılıp yapılmayacağından çok, ne zaman yapılacağı önemli olacak. Enerji Bakanı “Eylül ayında doğal gaza zam yok!” müjdesi vermiş. Eylül ayı “pas geçilecekse” Ekim ayından korkmak gerek.
Gözler Ağustos enflasyonunda
Kamu zamları meselesi enflasyon açısından önemli. Çarşamba günü Ağustos ayı enflasyon rakamı açıklanacak. Geçen yılın yüzde 0.1’lik eksi enflasyonun karşın piyasa beklentisi sıfıra oldukça yakın eksi yönde (-0.03). MB’nin PPK toplantısı sonrasında öne sürdüğü sebepler ve özellikle de hemen her hafta yaptığım Pazar alışverişlerinden sonra piyasa kadar iyimser değilim. Sıfır ve üzerindeki her türlü artış yıllık enflasyon rakamlarını yükseltecek ve geçtiğimiz hafta temel faizini değiştirmeyen MB’nin; politika faizleriyle, gerçek hayat arasındaki farkın daha da açılmasına sebep olacaktır! İçeride Çarşamba günü açıklanacak enflasyon verisi ve 5 Eylül Cuma günü açıklanacak ABD Tarım dışı istihdam verisi haftanın en önemli verileri.
Rusya-Ukrayna piyasaları geriyor
Haftanın ilk gününde yeni kabine-başdanışman ataması konusunda piyasa bir karar verecek! Eğer ‘bu konuda bir problem yok, Ak Parti’nin pragmatik yaklaşımı önümüzdeki dönemde de devam edecek’ fikri ağır basmışsa dolar/TL kurlarında 2.1380-2.1430 bandına kadar TL’nin değerlendiğini görebiliriz. Bu seviyeler önümüzdeki birkaç ay için görülebilecek en düşük seviyeler olmaya aday! BIST tarafında da 81.750-900 seviyesi önemli. Gelişmiş ülke borsalarının yukarıda kalma çabaları devam ettikçe bu seviyenin yeniden test edilmesi olasılığı yüksek. Aşılırsa; ki yakın zamanda beklemiyorum; 83 bin seviyeleri resmin içine girecek. Ukrayna-Rusya arasındaki çatışmalar sürüyor! Rusya’nın ısrarı işlerin daha da sarpa sarmasına neden olacak! Bu mesele tıpkı iki sene önce Suriye’nin hafife alınması gibi bizim piyasalarımızca hafife alınıyor. Ancak bu konu bence çok ciddi bir aşamaya geldi. Rus rublesi 37.21 ile dolar karşısında tarihinin en düşük seviyesini gördü. Ha keza Rus borsası da henüz yeni bir dip görmese de geçen hafta ciddi değer kaybetti. Rusya’dan çıkan para BIST’e gelir diye hayal kuranlara; Rosneft’ten, Gazprom’dan ya da NorilskNickel’den çıkacak paranın neden Türkiye’ye geleceğini bir kez daha düşünmelerini öneririm. Belki küçük bir kısmı gelir ama bu ortamda gelecek parayı kaldıracak büyüklükte ne şirketimiz var, ne de BIST’de likiditemiz... Bu nedenle Rusya meselesini bir fırsattan çok gelişen ülke piyasaları için bir “tehdit” olarak görüp, tedbirli davranmakta fayda var!