TL değer kazanmaya devam edecek mi?
.
Piyasadaki hengameye ve Fed’e rağmen TL değer kazandı. Haftanın kapanışında 2.1970’lerin altında kalınabilseydi, 2.1700 ihtimali güçlenecekti. Halen ihtimal var ancak Rusya işi bozdu
Madem Fed parasal genişlemeyi sona erdirdi, ABD ekonomisi 3. çeyrekte beklentilerinde üzerinde yüzde 3.5 büyürken, faiz artışının öne çekilme ihtimali artarken nasıl oldu da geçtiğimiz hafta TL, dolar karşısında 2.1910’a kadar değer kazandı?
Bu sorunun cevabına geçmeden önce geçen haftayı bir hatırlayalım. Neler oldu neler, Fed parasal genişlemeyi sona erdirdi, güvercin bir açıklama beklentisine karşın daha “dengeli” açıklama yaptı. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Avrupa bankalarının stres testine göre; 25 bankanın “stresli olduğunu” açıkladı. İsveç Merkez Bankası da politika faizlerini “sıfıra” indirerek “sıfırcı Merkez Bankaları” arasına katılırken, üstüne de kendisinde para tutan bankalardan 75 baz puan “faiz alacağını” açıkladı.
Bu arada iki MB da politika faizlerini arttırdı. Brezilya MB yüzde 11 olan fazinin 11.25’e yükseltirken, Rusya MB Cuma günü “sürpriz” kararla 150 baz puanlık bir artışla politika faizini yüzde 8’den 9.5’e yükseltti.
Belki de piyasaları en fazla memnun eden haber Japonya’dan geldi. Japon Merkez Bankası (BoJ) bir sürpriz yaparak; 30 trilyon yenlik tahvil alım miktarını, 80 trilyon yene (715 milyar dolar) çıkardığını açıkladı. Fed’in devrettiği bayrağı BoJ mu alıyor sorusu sıkça sorulur oldu. Aslında bu tam olarak doğru değildi. Zaten alım 30 milyar dolardı, miktar arttı. “Eskisi işe yarıyordu da yenisine neden ihtiyaç oldu” diye kimse sormadı, piyasalar coşkuyla kutladı!
BoJ’da yeni olan hisse senedi de alacağı haberiydi. Bu haber Cuma günü yüzde 4.83’lük artışla günün en fazla yükselen borsası yaptı. Yine kimse “BoJ kötü bir portföy yöneticisi mi de borsa yükselmişken hisse alıyor“ diye sormadı!
Neyse geçelim ve başlıktaki sorumuza dönelim. Neden TL bunca hengameye ve BoJ’dan önce açıklama yapan Fed’e rağmen değer kazandı. Tam olarak bizden kaynaklanan bir durum değildi bu. Evet, önceki hafta (IŞ)İD’e karşı uluslararası koalisyona kerhen de olsa destek vermemizden sonra başlayan iyi havada TL diğer gelişen ülke para birimlerinden pozitif ayrışmaya başlamıştı.
Ancak Perşembe günü diğer gelişen ülke para birimlerinden “iyi haberler” geldi. Önce Brezilya MB’nin beklentilerin aksine politika faizini yükseltmesi Real’i değerlendirdi. Yine aynı gün Rusya ile Ukrayna arasındaki gaz alışveriş anlaşmasında “mutlu sona” ulaşılması ve bu anlaşmayı da AB’nin desteklemesi de 43.84 ile dolar karısında tarihinin en düşük seviyesine gerileyen rublenin hızla toparlayarak 42’nin altına kadar değer kazanmasına neden oldu. Diğer gelişen ülke para birimleri de bu gelişmelerden “olumlu” etkilendi, bu iş TL’ye de yaradı.
Ruble, TL’yi vurdu
Fed toplantısı öncesinde 2.1902’ye kadar gerileyen, bizim piyasalarımızın açılmasıyla “tatil boşluğunu” da kapatan TL günün sonunda dışarıdan esen rüzgârla Perşembe günü 2.21’lere, Cuma günü de 2.1911’lere kadar geriledi.
Geçtiğimiz haftalardaki yazılarımda da belirtmiş olduğum gibi 2.2250 kritik eşik idi. Aşağı yönde geçilmesiyle 2.1970 ihtimali artmıştı. Tatildeyken görülen bu seviyenin de aşağı kırılması 2.1910’ları getirdi. Hatta haftanın kapanışında 2.1970’lerin altında kalınabilseydi, 2.1700 ihtimali bile güçlenecekti. Halen daha bu ihtimal var ancak günlük kapanış bazında 2.1970’in altına inilmediği durumda eskisi kadar güçlü değil.
Cuma günü öğleden sonra bu ihtimal daha da azaldı. Nedeni politika faizlerini 150 baz puan gibi “kararlı bir şekilde” arttıran Rus Merkez Bankası’nın rubledeki erimeyi durduramaması TL’yi de vurdu! Sadece TL’yi değil, diğer gelişen ülke para birimlerini de olumsuz etkiledi.