Sürpriz yapar mı?
22 Nisan’da yapılacak Merkez Bankası’nın PPK toplantısından faiz artışı gelir mi? Esasında faiz daha önceden yükseltilmeliydi. Ancak Merkez’in tutumu yine ‘idariyi maslahat’ olacak, ‘İlk fırsatta faizi indireceğiz’ diyecek.
Dolar/TL kuru geçtiğimiz hafta “tarihi rekorunu” yeniledi ve 15 Nisan Çarşamba günü 2.7312 (alış) seviyesini gördü. “Parite kaynaklı” demek bu rekoru tek başına haklı çıkarmıyor. Zira aynı gün, euro/dolar paritesinin 1.0571-1.0702 arasında dalgalandığı (1.0685’den kapandığı) sırada ‘Sepet Kur’ 2.8130 ile 27 Ocak 2014’teki 2.8316’daki zirvesinden (o gün euro/dolar paritesi 1.3675 seviyesindeydi) sonraki en yüksek seviyesini test etti.
TL, dövizler karşısından değer kaybetti. Hem de gelişen ülkeler arasında yılbaşından bu yana en fazla “örselenen” olarak...
Geçtiğimiz haftanın rekoru kur tarafında gelse de asıl rahatsız edici olan bono/tahvil tarafındaki gelişmeler idi. “Likidite kuruluğunun” bu piyasa için ciddi bir sorun olduğunu ve olacağını daha önceleri bir çok kez yazmış, söylemiştim. Yine likiditenin “kuru” olduğu geçtiğimiz haftaya yüzde 8.89 bileşik seviyesinden başlayan iki yıllık gösterge tahvil, haftayı 9.44 seviyesinden kapatırken, önceki haftayı yüzde 8.39’dan bitiren 10 yıllık tahvil getirileri yüzde 8.95 ile zirve yaptı. Aylık mevduat faizlerinin yüzde 10.80, iki yıllık gösterge bono bileşiklerinin yüzde 9.00’lara yaklaştığı bir ortamda Merkez Bankası’nın (MB) “politika faizinin” yüzde 7.50’de olduğunu hatırlatmakta fayda var.
Enflasyon düşmüyor
Hafta sonu Washington’da bir sunum yapan MB Başkanı Başçı, “enflasyonun yılın ikinci yarısında ciddi oranda düşeceği” yönünde mesaj vermiş. Benim her hafta semt pazarına giderek veri topladığım “ıspanak-ceviz endeksim” bunun çok da gerçekçi olmadığını söylüyor. Evet ıspanak 5 TL’den 3.5-4 TL’ye geriledi ama benim için “dayanıklı tüketimi” temsil eden ceviz 24-25 TL’deki ısrarlı seyrini koruyor.
Başçı her ne kadar “Önlemler çekirdek verileri olumlu etkiliyor” söyleminde ısrar etse de bunlar henüz çarşı-pazara yansımış değil. Diğer yandan Cumhurbaşkanı’nın “Türkiye ekonomide de çok büyük bir atılım gerçekleştirdi. Bu ara kur nedeniyle 800 milyar dolara düştü milli gelir. Ekonomideki şu andaki bu geçici kriz aşılacaktır” söylemi piyasalarda hissedilen, ancak “dillendirilmeyen” sorunların bir anlamda ilk ağızdan ifadesi olmuş.
Dolarda gevşeme olur mu?
Bu hafta yapılacak Para Politikası Kurulu’ndan (PPK) herhangi bir faiz değişimi beklenmiyor. Malum, seçim öncesi. Ancak ekonominin “gerekleri” ve cari bono-mevduat-döviz seviyeleri bir faiz artışını gerektiriyor. Yabancı raporlarda seçim sonrasında 200 baz puanlık faiz artışının geleceğinden söz ediliyor.
Başkan Başçı’nın gerek kur gerekse de enflasyon konusundaki temennilerinin “herhangi bir adım atmadan” gerçekleşmesi zor görünüyor. Atılması gereken adım; hamasi söylemleri bir yana bırakarak; ekonomi literatürünün gereklerini yapmak olmalı. Bunun için faiz artışı gerekiyorsa da bunun vakit geçirmeden; seçimi beklemeden; yapılması gerekir. Aksi takdirde hem geç kalınmış olacak hem de maliyeti hepimize yüksek olacaktır. Soruya geri dönelim: Peki, 22 Nisan’da yapılacak PPK toplantısından bir faiz artışı gelir mi? Olması gereken farklı, olacak olan farklı. Bence faiz daha önceden artırılmalıydı. Ancak MB’nin tutumu yine “idariyi maslahat” olacaktır. Yani bir faiz artışı gelmeyecek, hatta ‘karşımıza çıkan ilk fırsatta indireceğiz” şeklinde bir açıklama gelirse beni çok da şaşırtmayacaktır. Eğer MB söyleminde piyasaları rahatsız edecek politik bir ton olmaz ise dolar/TL kurlarının bu hafta (Dolar Endeksi’ne paralel olarak) bir gevşeme görebiliriz. Normal şartlar altında bu hafta içinde dolar/TL kurlarının kademeli olarak 2.6210-50 bandına kadar gerilediğini görebiliriz. Ancak MB’nin “söylemi” bu konuda önemli olacak. “Gerektiğinde faiz arttırabiliriz” denmesi bile tek kuruş harcamadan kurları geriletebilecekken, MB bu söylemi tercih edecek mi, hep beraber göreceğiz.
Borsalarda düzeltme zamanı mı?
Geçtiğimiz Cuma günü Alman ve ABD borsaları başta olmak üzere gelişmiş ülke hisse senedi piyasalarında önemli satışlar yaşandı. Çin ve Yunanistan’dan gelen olumsuz haberler bu satışlarda etkili oldu deniliyor. Benim fikrim; bir süredir negatif faiz ortamında yükselmekte zorlanan gelişen ülke borsalarında “beklenen” düzeltme geliyor. ABD’de Nasdaq hariç, Dow Jones ve S&P 500 endeksleri 50 günlük basit hareketli ortalamalarının (BHO) altında kapandı.
Alman DAX, İngiliz FTSE ve Nasdaq endeksleri de 50 günlük BHO’larını ya test ettiler ya da yakınlarında kapandılar. Önümüzdeki hafta yapılacak Fed toplantısı yaklaştıkça bu tedirginlikler daha da artacak, piyasaları olumsuz etkilemeye devam edecektir.
Geçtiğimiz hafta toparlama çalışmalarına devam eden BIST 100 endeksi de bu ortamdan olumsuz etkilenebilir.