Sakin bir hafta olur mu?
.
Büyük ihtimalle evet. Kısa süreli yükseliş, ardından yeniden bir düşüş olasılığı var bu hafta.
Geçen haftadan akılda kalan bir kaç not:
* ABD’de yüzde 0.2 artması beklenen perakende satışlar sekiz aydan bu yana ilk kez yüzde 1.2 gerilemiş.
* Çin cephesindeyse yıllık TÜFE’nin yüzde 3.1’e yükseldi. Çin ekonomi yönetiminin faizleri arttırarak enflasyondaki yükselişe tepki vereceği varsayılıyor.
* Bizim piyasalarımız açısından belki de en ilginç olanı Brezilya Merkez Bankası’nın politika faizi olan “Selic” oranlarını 75 baz puanlık artışla 10.25’e yükseltmesiydi. Üstelik de bunu son 2010 yılı enflasyon hedefi yüzde 4.50 (+/- 2) ve son 12 aylık gerçekleşme yüzde 5.22 iken yapılması olayı daha da enteresan bir hale getirmiş durumda.
Bu hafta veriler açısından daha sakin geçecek. Dışarıda ABD Cuma günü açıklanacak ‘konut başlangıçları’ ile ‘Üretici Fiyatları Endeksi -ÜFE’ İçeride 15 Haziran Salı günü işsizlik verisi, 17’sinde de Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı var. Merkez Bankası’nın enflasyona dair olumlu mesajları sonrasında PPK’nın faizleri değiştireceğini bekleyen birine rastlamak hayli güç. Faizlerin cari seviyeleri korunacaktır.
PPK’nın faizi değiştirmediği durumda Brezilya ile Türk piyasaları arasındaki “pozitif reel faiz farkı” resmi olarak daha da açılacaktır. Şimdilik gelişmekte olan piyasalara karşı yaşanan “pozitif ayırımcılık” devam ettiği sürece kimse buna bakmayacaktır. Ola ki şu veya bu sebeple piyasalardaki gerilim artacak olur ise bu fark bir çok piyasa katılımcısının dikkatini çekecektir.
Gelelim bu haftaya...
Haftanın ilk günlerinde geçen hafta sonu ABD piyasalarının kapanışlarından “esinlenen” yükselişler görecebileceğiz. Boğalar, Dow Jones’daki 10.000 “hattını” müdafaa etmeyi başarmışa benziyorlar. Şimdi sırada 10.315-10.375 bandı var. Benzer şekilde S&P 500’de de 1.089 ve ardından da 1.108 seviyeleri var. Ancak bu seviyelerin aşılması bana göre oldukça zor. Geçtiğimiz haftanın son günündeki cılız yükseliş, “cılız işlem hacmi” ile geldi. Bugünlerdekine benzer piyasalardaki yükselişler, yüksek hacimlerle desteklenmediği takdirde sürdürülebilir olmayabilirler.
ABD piyasalarındaki harekete benzer şekilde İMKB cephesinde de haftanın ilk günlerinde 56.100 seviyesine doğru bir yükseliş yaşancak görünüyor. Ancak devamında piyasada yorgunluk emareleri ortaya çıkabilir.
AB Bölgesi de bu haftayı “nekâhatla” geçireceğe benziyor. Avrupa’da artık yavaş yavaş Temmuz-Ağustos aylarındaki tatil dönemi için planlar yapılmaya başlanmıştır. Herkes son aylardaki yorgunluğu üzerinden atmak isteyecektir. Ancak piyasaların buna izin vereceğini pek sanmıyorum. Çünkü halen daha “ortada bir çözüm” yok! Mutlaka yeni haberler gelecektir ve bunlar da yükselişin devamlılığını olumsuz etkileyebilecektir.
Bu haftanın belirgin harektelerinden biri euro/dolar cephesinde olabilir. Sert düşüş sonrasında kısa vadeli “ara düzeltme” yaşanabilir. 1.2150 seviyesi kritik. Bu seviyenin üzerinde günlük kapanışların olması 1.2190 ardından da 1.2305 seviyelerinin önünü açabilecek. Her ne kadar euronun güçlenmesinin kalıcı olmasını benim gibi bekleyen çok fazla kişi olmasa da kısa vadeli bu hareketler diğer piyasaları etkileyecektir.
Eurodaki bu hareket dolar/TL kurlarında da bir gevşemeyi beraberinde getirecektir. Doların euro karsşısındaki büyük değer kaybına, İsrail ile yaşanan gerginliği “çok iyi direnen” TL’nin bu direnişin ödülünü alma zamanı yaklaşıyor. Pazartesi günü 1.5890’ın (ve takip eden günlerde 0.30 kuruş artarak devam eden trendin) üzerinde kapanışlar olmadığı takdirde dolar/TL kurlarında sırasıyla 1.5670 ve 1.5450 seviyelerine kadar gerilemesi olasılığı yüksek.
Yaz aylarının “tatil” havasının da etkisiyle euronun değer kaybının Türk ekonomisine yapacağı olumsuz etkiyi bir süreliğine görmezden gelebiliriz. Ancak önümüzdeki aylarda bu konu çok daha fazla gündeme gelecek ve bu konu daha fazla raporda yer bulacaktır. O zaman yaklaşırken de Türkiye’nin diğer gelişmekte olan ülkelerden “negatif” olarak ayrışmaya başladığını görürsek şaşırmayalım!