Sahi, Mali Kural’ın sahibi kim?
.
Haziran’da yasalaşacağı daha önceden Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Babacan tarafından açıklanmış olan Mali Kural (MK) Meclis Genel Kurulu’na geldiği halde önce Ekim’e ertelendi.
Ardından Maliye Bakanı Sayın Şimşek, Ekim’de bile görüşülmeyebileceğini söyledi. Son olarak da Sanayi Bakanı Sayın Ergün, MK’nın yasalaşmamasının “gerçek” sebebinin “yatırımcı bakanların itirazından” dolayı olduğunu açıkladı. Devamında “Haziran’da çıkmayacağı belliydi, Haziran isteği bir anda ortaya çıktı” diyerek olaya “açıklık getirdi”.
Hükümet cephesinde anlamadığım bir konu var. Kur meselesinde olduğu gibi MK konusunda da kabinedeki her kafadan bir ses çıkıyor, değişik bakanların olaya dahil oluyorlar. Bu konuların sorumlularının belli olması gerekmez mi?
Anlamadığım bir başka nokta daha var: MK kanunu Meclis’e “yatırımcı bakanların” imzası olmadan mı geldi? Bu kanunun kendi bakanlıkları için ne getirip ne götürdüğünü irdelemeden mi imzaladılar?
Yoksa MK meselesi kabine üyeleri arasında hiç mi tartışılmadı? Ya da tartışıldı da sonradan bir “içselleştirme” problemi mi ortaya çıktı?
Hepsinden öte hükümet IMF anlaşması yerine MK’yı kendisi gündeme getirmedi mi? Orta Vadeli Program hedefleri kolay ulaşılabilir hedeflerdi (aslında onlar da Haziran’da revize edilecekti, edilmedi!). MK daha fazla mali disiplin gerektirecek bir kriterdi. Ancak seçim sathı mahalline girilince “yatırımcı bakanlıklar” yan çiziverdiler.
Mesele MK’dan da öte bir mesele. Tıpkı IMF anlaşmasında olduğu gibi bu konudaki gel-git’ler kredibilite sorunu yaratıyor. Bakan Ergün’ün açıklamasından hemen sonra Moody’s “[MK’daki] gecikme Türkiye’yi önemli bir çıpadan yoksun bırakıyor” demiş. Fitch geri kalır mı? Onlar da “Erteleme 2011’de daha büyük bütçe açığı planlandığının bir göstergesi” diyerek güven kaybını ortaya koymuşlar. Eh S&P’yi de unutmayalım: “Hükümetin harcama kısmadaki isteksizliğinden endişeliyiz”. TÜSİAD da “Kural tabanlı politika anlayışından önemli bir sapma” olarak nitelemiş.
MK’da önemli olan Türkiye’ye katacağı kredibilite idi. Eğer “yatırımcı bakanlar” yüzde 1 açığa sığamıyorlarsa, MK oluştururken itiraz etselerdi, açık da yüzde 1 yerine yüzde 2.5 ya da 3.2 olarak belirlenseydi. Bu da yapılmayıp sonradan pişmiş aşa su katılınca bu konu ciddi kredibilite kaybına sebep oluyor.
Hele bir de Mali Kural’ın sahibinin kim olduğu belli olmayınca...