PPK faiz indirecek de...
.
Yarın yapılacak Para Politikası Kurulu toplantısından yeni bir faiz indirimi gelecek. Merkez Bankası (MB) yılın ikinci çeyreğinde faiz indirimlerine ara verecek gibi olsa da IMF’nin ‘imkânı olan’ merkez bankalarının faiz indirimine devam etmeleri gerektiğini söylemesi MB’nin indirime devam etmesini kolaylaştırdı. Önce G-20, ardından da İstanbul’daki IMF/Dünya Bankası toplantılarından gelişmiş ülkelerde “sıfır faiz politikasının” yakın zamanda bitmeyeceği mesajları verildi. Tüm bunlar MB’nın elini faiz indirimi konusunda rahatlatıyor.
Pazartesi günü açıklanan Eylül ayı kapasite kullanım oranı beklentilerin (yüzde 72.4) altında kalarak, yüzde 70.1 olarak açıklandı. Bu aynı zamanda geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 9.7’lik bir kaybı da ifade ediyor ki, toparlanmanın tam olarak hissedilmiyor olması MB’nin indirimlerde daha bonkör davranabilmesine aslında imkan tanıyor.
Teoride düşen faiz oranlarının, kredi olarak reel ekonomiye aktarılan kaynağın artmasına yardımcı olacağı düşünülüyor. Gerçekte pek de öyle olmuyor. Bankalar artan hazine borçlanmasını karşılamayı tercih ediyorlar. MB’nin azar azar yaptığı indirimler de aslında bu eğilimi kuvvetlendiriyor. Madem faizler ileride daha da düşecek, bonoları bugün alalım diyen bankalar bono faizlerinin hızla düşmesinin önünü açıyor. Bono faizlerindeki düşüş, kredi faizlerine henüz tam olarak yansımıyor olsa da hükümetin işini kolaylaştırıyor.
Bütçe açığı artıyor, faiz düşüyor. Çok matıklı görünmüyor değil mi? Bu mekanizmanın çalışmasına yardımcı olan da aslında MB’nin 25-50 baz puanlık “tutumlu” indirimleri. Blok indirimler yapılırsa; kârlarını bir anda yazan bankaların, Hazine’ye borç vermeleri için bir neden kalmayacağı düşüncesi inidirimlerin tedrici olmasına neden oluyor.
Her ne kadar Başbakan şikâyetçi olsa da MB aslında hükümetin elini rahatlatan bir politika izliyor.
Benzer bir politika izlenirse PPK yarın da 25 baz puanlık bir indirimle yetinebilir. Her ne kadar ben, reel ekonomi için 75 baz puanlık radikal bir indirimin daha akılcı olacağını düşünsem de...
Altın, altın oldu!
Dün altının onusu 1.069 ile yeni bir rekor kırdı!
Ne enflasyon ile ne de herhangi bir “korku” gibi temel verilerle açıklanması hayli zor bir hareket yaşanıyor altında. Yükselişi tek destekleyen belki de doların değer kaybediyor olması. Geriye bir tek “aşırı spekülasyon” kalıyor ki, geçtiğimiz yıl 147 dolara çıkan sonlu petrolde de benzer bir “duyguya” kapılmıştım.
Geçelim...
Ne olacak derseniz... 1.029’un yukarı hızlı geçilmiş olması önce 1.110 ve ardından da 1.160 dolar seviyesinin görülme ihtimalini arttırdı.
Euro/dolar paritesinde dün 1.4876’ya kadar devam eden yükselişin bir sonraki durağı 1.4925. Bu seviyeye gelinmesi altında 1.100’lü seviyelerin önünü açabilir.
Paritedeki bu hareket dışında, bugünlerde altının bu seviyelerde uzun süre kalmasını haklı çıkaracak temel veriyi mumla arıyorum. Bulunca sizlerle de paylaşacağım.