Piyasalardaki panik havası daha ne kadar sürecek?
.
ÖNCE Yunanistan sonra Portekiz şimdi de İspanya... Avrupa ekonomilerine yönelik kaygılar son günlerde tüm dünya piyasalarını sallıyor. Bence bu ülkelere yönelik endişeler ‘küresel düzeltme’ için kullanılıyor. Piyasalar ise kritik seviyelerde
Geçtiğimiz yılın son haftalarında tüm finansal piyasalarda “yılsonu (bonus mevsimi)” münasebetiyle yükselişler yaşandı. Üstelik bu yükselişler Mart’ta başlayan “ayı piyasası rallisinin” devamı niteliğindeydi. Bu ralli önemli bir düzeltme yapmadan neredeyse 9 ay devam etti. Yükseliş yeni yılın ilk iki haftasına kadar da sarktı.
Finansal piyasa profesyonellerinin “şişman bonuslar” sebebiyle artan “yılsonu sendromlarını(!)” anlamak mümkün. Reel ekonomi tarafındakiler finansal piyasalardakilerden bu konuda ayrışıyorlar. Finansal piyasa çalışanları kârlarını olabildiğince yüksek göstermek istiyorlar ki yılsonu bonusları olabildiğince “şişman” olsun. Reel sektör tarafında bu konudaki çaba görece olarak daha sınırlı. Hatta bizim gibi ülkelerde vergi nedeniyle neredeyse tersine çalışıyor. Bizlerde patronlar; kredi ile iş yapanların dışındakiler; az vergi ödemek için kârlarını olabildiğince az göstermek için çaba gösterirler.
Bu tartışma bir yana piyasaların yılsonu “Noel Baba Rallisi” adı verilen yükselişi eninde sonunda yerini Ocak’ta düzeltmeye bırakır. Son 10 yıldaki Ocak aylarına baktığımızda üçü hariç hep düşüş yaşanmış. Düşüşler her ne kadar Şubat’ta yaşanıyor görünse de aslında düşüşler Ocak’ın ortalarında başlanıyor, Şubat’ta ise “şiddetleniyor”. Bu nedenle daha çok Şubat düşüş ayı sanılsa da asıl suçlu Ocak’tır. Hızlanan satışlar da aslında Ocak’ın üçüncü haftası başlamıştı. Yükselemeyen borsalar bunun en güzel kanıtı. Düşüşü hızlandıran asıl sebep olarak Yunanistan, Portekiz ve İspanya’nın yüksek boçlulukları gösterilmişti.
Bana göre bu bir “bahane”!
Yunanistan’ın bütçe açığı GSYH’sinin yüzde 12.7’ye, toplam borcunun GSYH’nin yüzde 112.6’ya çıkarken milletin aklı nerdeydi?
Yunanistan’ın 10 yıllık borçlanması yüzde 7.1 ile Almanya’nın benzer vadedeki borçlanmasının yaklaşık 400 baz puan üzerinde gerçekleşmiş. Üstelik her ikisi de euro cinsinden borçlanıyorlar ve euronun politik faizleri yüzde 1’deyken... Mesele bugünün meselesi değil. Dünün meselesiydi, tepki bugün veriliyor.
Büyük olasılıkla; ihtiyaç duyulan, olması gereken düzeltmeye; başka bir mazeret bulunamadığından, AB’deki borç sorunu “en elle tutulur mazeret” olarak öne çıktı. Üstelik bu mazeret sadece bölgesel ya da belli bir piyasa için değil “küresel düzeltme” için kullanılıyor.
Dolar 1.55 TL sınırını da aşacak mı?
GEÇTİĞİMİZ haftanın sonunda Dow Jones’un 9.835’i görmesinden sonra yeniden 10.012’den kapanması haftanın ilk gününde moralleri düzeltmeye yetecek mi? Sanmam! Böylesi bir ortamda euronun dolar karşısındaki değer kaybı 1.3495’e kadar devam edebilir. Euroda bugün itibarıyla 1.3915 seviyesine kadar bir yükseliş olabilir. Ancak bu ihtimal haftanın ilk günleri için düşük! Paritede 1.29’lara doğru bir hareket yaşanması dolar/TL’yi yeniden 1.5150-1.5075 bandına geri getirebilir. Ancak paritenin 1.35’e gitmesi durumundaysa dolar/TL kurlarında ilk aşamada 1.5295-1.5320 bandına, bunun da üzerine “kapanış bazında” geçilmesi durumunda 1.5595’e kadar bile bir yükseliş yaşanabilir!
Düzeltmenin henüz başındayız
KÜRESEL düzeltmenin henüz daha başlarındayız. Arada kısa molalar verilse de bu hareket daha da devam edecek. Neden derseniz; krize yol açan sebeplerin hiçbiri ortadan kalkmadığı gibi krizin çözümü için sağlanan likidite de şimdi dönüp dolaşıp sorunun “yeni kaynağı” oldular! Harcanmış olan onca paraya rağmen de mutlak çözüme dönük en küçük bir adım atılmış değil. Kolay kolay da atılabilecek gibi değil. AB Bölgesi’nin var olan ataleti ve karar almadaki zorlukları, son gelişmelerden sonra daha da büyük sorun olacak. ABD cephesindeyse Obama’nın son planı büyük olasılık ya geçmeyecek ya da delik deşik halde, yatırım bankalarının istediği gibi geçecek. Bu da sorunların hiçbirini çözmeyecek, sadece kısa bir süre için erteleyecektir. AB Bölgesi’ndeki (sırada İngiltere ve ABD var!) borç krizine rağmen G-7 maliye bakanları toplantılarında ’teşviklere devam’ kararı çıkmış. Bu karar piyasalardaki aşağı yönlü volatilitenin artmasına sebep olacaktır.
İMKB’de kritik seviye 50.875 puan
İMKB için bu hafta kritik! Neredeyse tüm önemli hisse senedi endekslerindeki yükseliş trendi kırıldı. İMKB birkaç istisnadan birisi. Haftanın ilk günü için İMKB 100’ün yükseliş trendindeki kritik seviyesi 50.875 ve her gün yaklaşık 125 puan artıyor. Bu seviyenin altında bir kapanış olması ilk aşamada 49.475 ardından da 48.050 seviyelerinin önünü açacaktır. Cuma günü sıkıntılı bir havada gerçekleşen son ayların en önemli halka arzı olan Koza Altın’ın durumu da bu haftanın seyri konusunda etkili olacaktır. İMKB’dekine benzer bir durum Dow Jones için de geçerli. 10 bin seviyesinin aşağı kırılması durumunda ilk hedef 9.725. Ardından da 9.585-9.510 bandı gündeme gelecektir. Yükseliş olur mu? Olursa satış için bulunmaz fırsat olabilir. Değerlendirmekte fayda var!