Şampiy10
Magazin
Gündem

Piyasalar istedi merkez bankaları verdi

.

ABONE OL
Vatan Haber

ABD Merkez Bankası (Fed) geçen hafta açıkladığı parasal genişleme kararıyla her ay 40 milyar dolarlık mortgage tahvili alacak. Her ne kadar Avrupa Merkez Bankası (ECB) daha sınırlı bir tahvil alım programı açıklamış olsa da Fed’in bu hamlesinden sonra onun da eli biraz daha rahatlayacaktır. Önümüzdeki dönemde bu hamlelerin piyasalara etkisi mutlaka olumlu olacaktır.

Son krizle birlikte; politikacılara, hükümetlere, meclislere hatta seçimlere bile gerek kalmadı. Partiler kurulacak, ekonomik programlarını açıklayacak, hangisinin programı takdir görürse o iktidara gelecek ve kendi ekonomik programını uygulayacak. Bunun için bütçeler yapılacak, hedefler konulacak uzun uzun halka anlatılacak. Bunlara da gerek kalmadı!

Sadece merkez bankaları yeterli! Artık her işi onlar yapıyor. Ekonomi daralıyor ya da resesyona mı girdi, merkez bankaları para bassın. İşsizlik mi arttı, merkez bankaları yeni yeni Bedava Para Paketleri (BPP) açıklasın...

Komünizmin iflasından sonra serbest piyasa ekonomisinin de sonuna gelindi. Okullarda kapitalizmin temeli olan serbest piyasada; her türlü malın, sermayenin, emeğin fiyatı “serbestçe” belirlenir, fiyat arz-talebe göre oluşur diye öğretiliyordu (gerçi halen daha da öyle öğretildiğine eminim). Artık bundan da söz etmek mümkün değil. “Paranın fiyatı olan faiz” doğrudan merkez bankaları tarafından belirleniyor. Diğer aracılar bunun üzerine biraz kâr koyup diğerlerine “satıyor”. Serbest piyasa sadece marjın ne kadar dar-geniş olacağında çalışıyor. Yeni dönemdeki merkez bankalarının “sonsuz” para arzı yaratacağı algısı da işin cabası...

“Serbest piyasanın” temel unsurlarından birisi de piyasaya giriş-çıkışın engellenmemesi. Yeni iş kurmak isteyenler rahatlıkla piyasaya girebilirken, işini iyi yap(a)mayan, ekonomideki gelişmeleri iyi okuyamayanların da “iflâs” edip piyasadan çıkmaları “serbet piyasanın” olmazsa olmazlarındandı. Ancak son krizle birlikte özellikle finans sektöründe işini iyi yapmamış olanlar bile batmadılar, batırılmadılar. 4 yıl önce “batan” Lehman Brothers belki de tek istisna olarak kalacak! Burada da merkez bankaları devreye girdi ve bankacılık sektörünü “kurtardı”.

Finansal piyasalar ve merkez bankaları ekonomilere yön verir hale geldiler. Politikacılara gerek kalmadı. Onlar ‘talimatları’ artık seçmenden değil, piyasalardan alıyor, yetkilerini de merkez bankalarına devretmiş durumdalar.

Geçtiğimiz günlerde Anadolu Ajansı’na açıklamalarda bulunan Garanti Bankası Ekonomik Araştırmalar Müdürü Ali İhsan Gelberi de “Global kriz döneminde Fed de dahil merkez bankalarının yeni görevler edindikleri ve nerdeyse tüm ekonomik sorunların çözümüne talip olduklarını veya öyle bir beklenti oluştuğu için bağımsızlıklarını büyük ölçüde yitirdiklerine” dikkati çekmiş.

Tüm bu değişimin ne zaman ve nasıl “eski normale” döneceği ya da sonlanacağını şimdiden kestirmek hayli zor. Özellikle de Fed’in 13 Eylül’de açıkladığı; aylık 40 milyar dolarlık konut kredilerine dayalı tahvil alım programından sonra sürecin en azından bir kaç yıl daha devam etmesi söz konusu. Zira Fed fiyat istikrarından çok “istihdamı” kabul edilebilir seviyelere yükseltilmeyi “yeni hedef” olarak ortaya koymuş durumda. Bu çerçevede; tahvil alım programının “ucu açık bırakılmış” durumda. Fed’in geçtiğimiz hafta açıkladığı program sonrasında dördüncü ya da beşinci bir program açıklamasına gerek kalmadı! Açıklanan bu “süresiz” program çerçevesinde Fed isterse 40 milyarı çok daha yüksek seviyelere çıkarabilecek. Her ne kadar Avrupa Merkez Bankası (ECB) daha sınırlı bir tahvil alım programı açıklamış olsa da Fed’in bu hamlesinden sonra onun da eli biraz daha rahatlayacaktır.

Piyasalar istedi, merkez bankaları verdi!

Önümüzdeki dönemde bu hamlelerin piyasalara etkisi mutlaka olumlu olacaktır. En azından ABD başkanlık seçimine kadar düşüşleri sınırlayacaktır. Bernanke’nin son hamlesi de büyük olasılıkla Obama’nın eli rahatlatacaktır.

Piyasaların gözü kulağı önümüzdeki bir buçuk ayda ABD seçim anketlerinde, sonrasında da Fed’in programının ne zaman son ereceğini tahmin etmek için de ABD işsizlik verilerinde olacak.

Kâr satışlarına hazırlıklı olun!

Merkez bankalarının geçtiğimiz iki haftada açıkladıkları paketlerin “zaten!” geleceği beklentisiyle son 2-3 haftada varlık fiyatlarında önemli yükselişler oldu! Bu hafta içinde de bunların “artçılarını” göreceğiz! Ancak yeni ve büyük rallilerin yaşanması söz konusu değil. Hatta bazı piyasalarda beklenti gerçekleşti denilerek “kâr realizasyonları” bile görebiliriz. Özellikle de haftanın ikinci yarısında.

Bu hafta borsalardan çok endüstriyel metallerde; özellikle bakırda; daha fazla yükseliş görülmesi ihtimali var! Fed’in düşük faiz ortamını 2015 ortasına kadar uzatması, tahvil alımlarının ucunu açık bırakması oldukça düşmüş olan endüstriyel metallerin başlayan toparlanmalarını bu hafta hızlandırabilir. Parasal genişlemeden hemen hiç nasibini almayan petrol, ABD başkanlık seçimine kadar “baskı” altında kalsa da sonrasında bir “atak” yapabilir.

İMKB-100 için bir süreden beri dile getirdiğim 69.000 (düz) seviyesi yukarıdaki “hedef” olarak görülürken, Fed toplantısı ile toparlanan, ancak geçtiğimiz haftayı “zayıf” geçiren IMKB’de kâr realizasyonu yaşanması durumunda 66.500-750 seviyelerinin test edilmesi, düzeltmenin daha da devam etmesi durumunda ise 65.100 seviyelerinin test edilmesi olasılığı artacaktır.

Bu haftanın ekonomik göstergesi yine euro/dolar paritesi olacaktır. 1.3145 kritik bir eşikti ve parite geçtiğimiz haftayı bu seviyeye çok yakın ancak altında kapattı. Bu hafta bu seviyenin aşılması durumunda 1.3255 ve 1.3330 seviyeleri yeni hedefler olacak. Ancak benim tahminim 1.3145 seviyesi aşılsa bile çok da fazla üzerinde kalınmayacağı ve 1.2043’ten başlayan yükseliş hareketinin yorulacağı yönünde. Geçtiğimiz Cuma günü görülen 1.3168 seviyesini zirve kabul edecek olursak, düzeltmenin 1.2910 ve ardından 1.2830 seviyesine kadar devam etmesi söz konusu.

Bu hafta PPK toplantısı var!

Yarın yapılacak olan Para Politikası Kurulu toplantısı bizim piyasalarımız açısından önemli. Yüzde 4 yıllık büyüme hedefinin tutturulamayacağı endişelerinin artması, buna bağlı olarak Merkez Bankası üzerindeki baskının ağırlaştığı bir dönemde yapılacak bu toplantıda faizlerin indirilmesi olasılığı çok yüksek. ECB ve Fed’in kararlarıyla da eli rahatlamış olan MB’nin hem alt hem de üst bandını indirmesini bekliyorum. Yüzde 5.75 olan alt bandın 50 baz puan, 11.50 olan üst bandın ise 100 baz puan hatta daha da fazla indirilmesi olasılığı bence yüksek. (Gerçi ben bu indirimleri son iki PPK toplantısından da bekledim, ancak bu sefer olsaılık iyice artmış durumda)

Piyasa katılımcılarının bir çoğu sadece Merkez Bankası’nın üst bandı indirmesini bekliyor. Bu çok da anlamlı bir hamle olmayacaktır. Zira MB Haziran ayından bu yana zaten faizleri uygulamada indirmiş durumda! Geçtiğimiz hafta itibariyle MB’nin bankalara sağladığı fonlamanın yüzde 6.20 seviyelerine inmiş olması bunun en iyi göstergesi. Yüzde 11’li seviyelerden başlamış olan bu süreçte piyasaları asıl etkileyecek olan alt bandın düşürülmesi olacak.

Bu hafta gelmesi olasılığı yüksek olan faiz indirimi; indirim alt bantta olmadığı takdirde; çok da beklendiği gibi bir etki yapmayacaktır. Zira pratikte “istisnai gün uygulamasına” ihtiyaç kalmadığı dönemlerde olduğumuzdan üst banttaki bir indirim çok da fazla bir şey ifade etmeyecektir.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Borsalar toparlanır mı?
  2. Merkez Bankası beklemeli mi?
  3. Brunson rallisi yaşanacak mı?
  4. ABD tahvilleri bizi nasıl etkiler?
  5. Papatya falı gibi...
  6. Enflasyon kritik
  7. YEPyeni hedefleri 12’den vurur mu?
  8. Yeni OVP piyasaya güven verecek mi?
  9. Faizi dengeleyici adım geldi
  10. Merkez ne yaparsa Dolar/TL ne olur?

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.