Notumuz artmış haberimiz mi yok?
.
IMF Ana Sözleşmesi’nin IV. Maddesi bağlamında düzenli olarak gerçekleştirilen ekonomi değerlendirme görüşmelerine dair ilk değerlendirmeler önceki gün bir rapor halinde yayınladı.
Rapor övgülerin yanı sıra tehdit ve eleştirileri de bünyesinde barındırıyor. Dikkati çeken birkaç noktayı paylaşmak istiyorum:
-IMF yabancı büyük ekonomilerin likidite artışının fırsat olarak görülüp kredi artışına yol açılmamasını gözetiyor,
-Maliye politikasının, daha dengeli bir makroekonomik politika seti ortaya konulmasında ve şoklara yanıt verilmesinde kullanılabilirliği azalttığından söz edilmiş,
-Enflasyon hedefinin erişilmesinin güç olması veya enflasyon beklentilerinin yüksek seyretmesi halinde daha geleneksel bir çerçeveye dönüş, yani “tek faizli” daha basit politikalara dönüş gerekebileceğinden dem vurulmuş,
-“Büyüme hızının artarak, enflasyon ve cari işlemler dengesi hedeflerini tehdit etmesi halinde, yetkililer makroekonomik duruşu sıkılaştırmaya hazır olmalıdırlar” denilerek adeta “az gaz” tarzındaki OVP’ye bir anlamda yön verilmiş,
-“Para politikası çerçevesi, çok araçlı ve hedefli yapısının... karmaşıklığı, daha gelişmiş bir iletişim stratejisini gerektirmektedir” denilerek MB politikalarına örtülü eleştiriler getirilmiş.
IMF’nin raporunu bir yana bırakan İMKB’nin son günlerdeki performansına baktığımızda ciddi bir ayrışma görülüyor. Yandaki tabloda da görüldüğü üzere tek başına ayrışmasının ardında bilmem kaçıncı kez piyasaya “sunulan” not artışı “gazı” var gibi görünüyor.
İki düşüncemi paylaşmak istiyorum:
1- ABD seçimlerinin yapılacağı 6 Kasım’a kadar bir not artışı ihtimali düşük. Bu tahminimin ardında “not artışlarının sadece ekonomik temellere değil, siyasi etkilere de bağlı olduğu” varsayımına az da olsa prim veriyor olmam var.
2- IMF’nin raporuna ve dün Fitch’den “olağan gözden geçirme” haberine rağmen sınırında savaş tehdidi olan Türkiye’nin notunun kısa vadede artacağı düşüncesini paylaşmıyorum.
Türkiye şu anda neredeyse notu yatırım yapılır bir ülke gibi borçlanabiliyor. Not artışın “resmileşmesi” mutlaka bu maliyete daha da indirecektir. Ancak tüm bunlar yine de borsadaki hareketi tek başına açıklamaya yeterli olmuyor. Ola ki notumuz artmış, birileri bizden önce duymuşsa o ayrı...
Diyebilirsiniz ki piyasalar her zaman haklıdır! Her düşüşte pozisyonlarını arttıran, not artışı gelecek diye ciddi pozisyonlar taşıyan; hatta not şirketleri üzerinde (müşterileri olarak) baskı kuruyorlarsa daha da haklıdırlar diyebilirsiniz.
Bunda da siz haklısınız...