Not artışı piyasaları nasıl etkileyecek?
.
Uzun yıllar yüksek enflasyon, yüksek ülke riski ile yaşadıktan sonra ilk kez notumuz “yatırım yapılabilir” seviyeye yükseldi. Fitch; Moody’s’in 1992-94 arasındaki yatırım yapılabilir notundan sonra ilk notumuzu bu seviyeye yükselten ilk kuruluş oldu!
Moody’s’in geçtiğimiz hafta olumlu algılanması zor bir değerlendirme notundan sonra bu haberin gelmesi piyasaları oldukça memnun etti. Haziran ayı başından bu yana piyasa katılımcılarının bir çoğu tarafından bu artış “satın alınıyordu.” Benim beklentim sıkça yazdığım ve dile getirdiğim üzere yatırım yapılabilir nota yükseltilmesinden çok görünümün pozitife değiştirilmesi yönündeydi, yanıldım.
Piyasalar açıklamanın 8 Kasım’daki toplantı sırasında açıklanacağı yönündeydi. Dün öğlen saatlerinde gelen bu açıklama ile İMKB; 73.313 ile yeni rekorunu kırmayı başardı! Bono bileşikleri de yüzde 6.80 ile 5 Ocak 2011’deki seviyesine kadar geriledi. Bu arada kurlardaki hareket görece olarak daha “itidalli” idi. Dolar/TL kurları 1.7815 seviyelerine kadar sınırlı bir değerlenme görüldü.
Şimdi soru bundan sonra bizleri nelerin beklediği.
Bir anlamda yeni bir dönem başlıyor denebilir. Ancak bu dönemin meyvelerini çok kısa zamanda vereceğini düşünmemek gerek. Özellikle bu “haber” son 4-5 aydır “satın alınmışken”! 2010 yılında Ekonomist Şevin Ekinci ile birlikte hazırlamış olduğumuz bir çalışmada; notu yatırım yapılabilir seviyeye yükselen 8 gelişmekte olan ülkedeki borsa ve kur gelişmelerine bakmıştık. İlk hafta borsalar ortalama yüzde 5 yükselirken, bir ay sonrasındaki yükseliş yüzde 2’ye gerilemiş. Sonraki dönemde de küresel piyasalarla uyumlu hale gelmişler. Kurlardaki hareket daha sınırlı olmuş. Zira bizde de olduğu gibi bu haber o ülkelerde de çok daha önceden satın alınmış. Reel ekonomiye etki ise daha kademeli ancak “kalıcı” oluyor.
Bu arada Türkiye’nin bir süreden beri “yatırım yapılabilir” ülke olarak “fiyatlanmakta” olduğunu da atlamamak gerek. “Kredi risk primi” (CDS) piyasasına bakıldığında 5 yıllık “sigorta primi” yıl başında 289 baz puan iken Ekim başında 160 baz puana gerilemiş, dün de bu piyasada önceki güne göre 8 baz puan düşerek yeniden 160 baz puana gerilemiş durumda. En düşük seviyenin dünkü haberden çok önce 14 Eylül’de 139 baz puana gerilediğinde görülmüş. CDS piyasası bir anlamda Türk bankalarının yurt dışındaki borçlanmada ödedikleri “risk primini” göstermesi açısından önemli!
Önümüzdeki dönemde bu “risk primlerinin” hızla olmasa da kademeli olarak gerilediğini göreceğiz. Türk finans sektörü çok daha ucuza borçlanamasa da daha uzun vadeli kaynak temin etme şansı artacaktır. Bu aynı zamanda Türk reel sektörünün de daha uzun finansman imkânına ulaşabilmesi ve faizlerinin de kademeli olarak düşmesine yardımcı olacaktır.
Fon temininin kolaylaşması, kurlar üzerinde bir baskı yaratabilecek. TL’nin değerlenmesi, ekonominin büyümesi beraberinde cari açık sorununu da yeniden gündeme getirebilir ki buradan sonra Merkez Bankası’na ve ekonomi yönetimine daha fazla iş düşecek.
Bu arada faizlerin de kademeli olarak gerilemesi, hatta bu son haberle Merkez Bankası’nın da gerek faiz bandını daraltma, gerekse kademeli faiz indirimlerini (enflasyonun izin verdiği ölçüde) öne çekme ihtimali artacaktır. Böylesi bir hamle doğal olarak bankaların mevduat ve kredi faizlerini indirmelerine olanak yaratacak.
Tüm bunlar yine de birkaç hafta ya da ay içinde olmayacak, zamanla ortaya çıkabilecek. Her ne vadede olursa olsun dünkü haber hepimiz için oldukça iyi bir haber.