Nasıl dünya devi olunur?
.
Zımpara kağıdından dünya devine...
1902 yılında Minesota, ABD’de kurulmuş olan Minesota Mining and Manufacturing Company (bugünün 3M şirketi) işe madencilikle başlamış ancak madencilikten umduğunu bulamamış. 3M’i bugünlere getiren şirketin ilk yıllarında icat ettikleri “zımpara kağıdı” olmuş ve bu başarı şirketin kaderini değiştirmiş.
Şirketin 1920-29 yılları arasında şirketin Yönetim kurulu başkanlığını yapan William McKnight’ın araştırmaya ve “hataya” izin veren ilerici felsefesi şirketi bugün 30 milyar dolar ciro yapan bir dünya devine dönüştürmüş. Günlük hayatımızda en fazla kullandığımız Post-it, seloteyp gibi kırtasiye malzemelerinin yanı sıra otomobilden, güvenliğe, teknolojik filmlerden, sağlığa kadar insanların hayatını kolaylaştıran ama çoğunu da birebir görmediğimiz binlerce ürünün “mucidi” bu şirket. Şirketin cirosunun yüzde 90’ı kendi geliştirdikleri ürünlerden geliyor.
Disiplin ve özgürlük
Şirketi başarılı kılan iki temel yaklaşım söz konusu. Bunlardan ilki “çoklu disiplin” ile çalışıyor olmaları. 46 değişik teknoloji platformu ile çalışıyorlar. Şirket bu platformları elementlerin “periyodik cetveline” benzer bir tablo ile ifade ediyor ve herhangi bir ürün geliştirilirken, bu farklı platformlar bir araya geliyor ve kendi katkılarını yapıyorlar. Her bir platformun uzmanlığı farklı olsa da bir araya gelinerek geliştirilen ürün hem farklı alanlarda kullanılabiliyor, hem de fayda/maliyet açısından “değerli ürünler” ortaya konabiliyor. Ortaya çıkan ürünlerde de hangi platformun ne katkı yaptığı bir kimya formülü gibi anlatılabiliyor.
İkinci temel yaklaşım, araştırmacılara tanınan “özgürlük”. Şirketin Uluslararası Operasyonlardan sorumlu Başkan Yardımcısı Hak Choel Shin’in verdiği bilgiye göre, şirkette çalışan bilim insanları ve araştırmacılar zamanlarının yüzde 15’in kendi alanlarından farklı alanlarda kullanabiliyor, hatta bu şirket politikası olarak destekleniyorlar. Dünya çapında 8.200 araştırmacısı olan şirkette “Yüzde 15 kuralı” olarak adlandırılan bu kuralın araştırmacılara sağladığı serbestlik şirkete ciddi katkılar sağlamış. Şirketin cirosunun üçte biri son 5 yıl içinde geliştirilen ürünlerden geliyormuş.
43 binden fazla lisansa sahip olan 3M’in ziyaret etme fırsatı bulduğum Minesota’daki merkezi adeta bir üniversite kampüsünü andırıyor. Geniş bir alanda alçak binalardan oluşan bu kampüste bir çok ulustan bilim adamı çalışıyor, aralarında da 15 kadar Türk var.
1987’de Türkiye’de faaliyetlerine başlayan ve halen iki fabrika ve bir depo ile faaliyetlerinin sürdüren şirketin her yıl küresel cirosunun yüzde 5.5’ini araştırma geliştirme faaliyetlerine ayırması dikkat çekici. 3M, 2017’de bu oranı yüzde 6’ya çıkarmayı planlıyor. Sadece ABD’deki merkezinde değil, bulunduğu ülkelerdeki laboratuvarlarında da AR-GE’ye önem veren şirketin 1.8 milyar dolara yaklaşan yıllık bütçesi, “mucitliğe” yaklaşımı ve araştırmacılara tanıdığı “özgürlük” sanırım bir şirketin nasıl dünya devi olabileceği konusunda önemli ipuçları veriyor!