Merkez Bankası faiz indirecek!
.
19 Temmuz’da PPK toplantısı var. Benim beklentim 5.75 olan politika faizinde 50 baz puanlık bir indirime gidilmesi, üst bandın korunması yönünde. Her ne kadar koridor daralmıyor olsa da Merkez Bankası, böylelikle birkaç kuş vurma şansına sahip olacak. Politika faizleri görüntüde de olsa düşecek, ekonomiye mesaj verilecek, bankaların fonlama maliyetleri düş(ürül)ecek, küresel trende uyulacak.
Benim değil, piyasanın satın aldığı beklenti bu! 19 Temmuz’da Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısı var! Hazır tüm dünyada “faiz indirimi mevsimi” devam ederken bizim Merkez Bankamızın da buna katılması çok da fazla insanı şaşırtmayacaktır! Hatırlarsanız geçtiğimiz hafta Çin, Danimarka merkez bankaları ile ECB’den değişik oranlarda faiz indirimleri geldi.
Asıl çarpıcı olan MB’lerin borç verme faiz oranlarını indirmesinden çok mevduat faiz oranlarını indirmeleri önemliydi. Halihazırda MB’lerden borç almaya çok da fazla ihtiyaç yok. Gerek Fed’in, gerekse ECB’nin verdiği likidite yine dönüp dolaşıp kendine dönüyor. Bunu gören Çin, Danimarka ve ECB ile başlayan yeni bir dönem açıldı. Artık MB’ler, bankaların kendilerinde likidite tutmalarını istemiyor. Çin yüzde 3’e düşürürken (borç verme faizi yüzde 6), ECB sıfıra indirdi. Asıl büyük hamle Danimarka MB’sinden geldi. Mevduat faizini “eksiye” düşürdü! Artık Danimarka MB’sinde mevduat tutmak isteyen bankalar değil faiz almak yüzde 0.20 üste faiz ödeyecekler.
Yukarıda saydığım MB’lerin mesajı açık ve net: “Bende para tutmayın, gidin bu fonları kredi olarak ekonomiye kullandırın”! Bankalar dinler mi? Korkarım ilk etki pek de MB’lerin istediği gibi ol(a)mayacak. Zira halen daha ortada bir “güven bunalımı” var ve atılan adımlar bu bunalımı aşmaya yetmeyecektir. Dışarıda gözler Fed’in 31 Temmuz-1 Ağustos’ta yapacağı toplantıda. III. BPP bekleniyor. Geldi, geldi; gelmedi işler sarpa saracak. Zira bu tarihte yapılacak bir parasal genişleme ancak Obama’ya yarar. Aksi takdirde parasal genişlemenin etkisi başkanlık seçimi sonrasında hissedilecektir ki bunun ne şu anda görevde olan Obama’ya ne de seçilmesi durumunda Romney’e bir faydası olmayacak. Bu nedenle Temmuz sonundaki toplantı kritik. (Bu arada hatırlatmak ba’abından... Fed’in I. ve II. BPP’leri iki yıl arayla Kasım ayında yapılmış.)
Dışarıda problemler devam ederken içeride piyasalar keyifli. İMKB tüm diğer gelişmekte olan ve de gelişmiş ülke borsalarından pozitif ayrışırken, bono faizlerinde çok ciddi gerilemeler yaşanıyor! İMKB’nin yükselişinde yine bir “yatırım seviyeye yükselecek not” mazereti öne çıkıyor. Henüz daha resmi bir görüşme-açıklama yok ancak bu yönde “tahmini olanlar” önden hareket ediyor olabilirler. Bunu bilebilmek hayli zor. Bu arada Suriye ve Ortadoğu gelişmelerini de bu “haberi satın alırken” göz önünde bulundurmakta fayda var.
Asıl dikkat çeken borsaya oranla çok daha derin ve hacimli olan bono tarafındaki hareketti ve bu harekete daha dikkatli bakmakta fayda var. Haziran ayının son haftasında yabancı fon ve bankaların alımlarıyla gerileyen gösterge bono bileşik faizleri dün; 5 Eylül 2011’den sonraki en düşük seviye olan yüzde 7.90’a kadar geriledi. Yabancıların alımları ilk aşamada 10 yıllık bonolarda başladı. Dün 8.60 seviyelerine kadar gerileyen 10 yıllıklardan sonra sıra gösterge bonolara geldi. 9.20 bileşik seviyelerinden başlayan hareketin ardında yukarıda bahsettiğim diğer MB’lerin faiz hamlelerinin yanı sıra, Türkiye’deki faizlerin bu şartlarda oldukça “cazip” algılanmasının da payı var. Diğer yandan Başkan Erdem Başçı’nın ‘Bu yıl TL’ye yatırım yapan zarar etmeyecek’ zımni taahhüdü var! Eh bunların üzerine bir de “not arttırımı” beklentisini eklerseniz TL bonoların cazibesi artıyor.
Bono faizleri daha da iner mi?
Bugünkü ihale nedeniyle düşüşe kısa bir ara verilecek, hatta ihale öncesinde minik bir yükseliş bile görülebilir. Ancak sonrasında yüzde 7.70 bileşik seviyeleri resmin içine giriyor. Ancak bu seviye fonlama faizleri 8.30’larda olan Türk bankalarına alım için cazip seviyeler değil. Onlar daha çok “kâr realizasyonu” için fırsat kollayacak gibi görünüyor.
Yabancıların alım iştahının devam etmesini, yerli bankaların da kâr realizasyonuna gitmemelerinin ardındaki asıl sebep MB’nin 19 Temmuz’daki PPK toplantısında politika (fonlama) faizini indireceği beklentisi! Zaman, zemin uygun. Sabit faizli enstrümanlara yabancı yatırımcılardan talep var. Üstelik de enflasyon konusunda MB’nin eli rahatlamış durumda. 6.5 olan yıl sonu hedefinin yüzde 5’e düşürülmesi konuşuluyor ve Başkan Başçı da bir revizyon ihtimalini dile getirdi.
Haziran ayının son haftasında Ak Parti Başkan Yardımcısı Bülent Gedikli’nin ‘Faiz koridoru daraltılmalı’ söylemi aslında bu konuda küçük de olsa bir ipucu veriyor. Benim beklentim 5.75 olan fonlama (politika) faizinde 50 baz puanlık bir indirime gidilmesi, üst bandın korunması yönünde. Her ne kadar koridor daralmıyor olsa da MB, böylelikle bir kaç kuş vurma şansına sahip olacak. Politika faizleri “görüntüde de olsa” düşecek, ekonomiye mesaj verilecek, bankaların fonlama maliyetleri düş(ürül)ecek, küresel trende uyulacak v.s. v.s.
Üst bandın aynen korunması veya alt banda göre daha az düşürülmesi durumunda MB’nin “istisnai gün” uygulamaları daha fazla “ses getirebilecek” ve piyasalar için maliyet riski daha da artacaktır.
Önümüzdeki hafta Perşembe günü hep birlikte izleyeceğiz...