Madem ekonomide aşırı ısınma yoktu niye zorunlu karşılıklar arttı?
.
Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı, ilk kez başkan sıfatıyla Salı günü katıldığı Bakanlar Kurulu toplantısında “Büyüme güçlü seyretmektedir.
Aşırı ısınma gözlenmemektedir.” demiş. Merkez Bankası’nın son dönemde zorunlu karşılıkları artırarak kredi büyümesini frenlemeyi amaçlayan “Finansal İstikrar” stratejisinin mimarı için kafa karıştırıcı bir söylem. Madem ekonomide aşırı ısınma yoktu, peki bu tedbirler neyin nesi?
Üstelik alınan önlemler de kredilerdeki büyümeyi azaltmaya yetmiyor.
Nasıl yetsin, MB bir yandan paranın maliyetini artırarak kredi maliyetlerini yükseltmeye, böylelikle de kredi talebini düşürmeye çalışıyor, diğer yandan da hükümet “torba yasalarla”, “vergi aflarıyla” işi sulandırıyor.
Üstelik başvuru süreleri de uzuyor.
Tek başına zorunlu karşılık artışlarıyla hedefe ulaşmak uzun bir süreç:
-Zorunlu karşılıklar mevduatın maliyetini artıracak,
-Bankalar rekabetten kalan zamanlarında bu artışı müşteriye yansıtacaklar,
-Müşteri bu faizden de kredi mi alınırmış diyene kadar kredi kullanmaya devam edecek. Anlaşılan “o” noktaya gelinene kadar...
-Nice zaman geçtikten sonra talep azalacak.
Halbuki vergi ve SGK prim affı öyle mi? (pardon yeniden yapılandırmaları) Herkesin cebine doğrudan para koymasanız bile, bu amaçla ayrılmış, tasarruf edilmiş olan paraları artık kullanabilir hale getiriyorsunuz.
Paranız yok ama kredi imkanınız var ve onu da “fol kapıya geldiğinde” kullanmak üzere saklıyordunuz, torba yasayla yükümlülüğünüz azalınca, kredi limitinizi bambaşka işler için kullanıyor olabilirsiniz. Her iki halde de makro düzeyde doğrudan nakit etkisi yaratıyorsunuz...
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu...
İşin bir başka tatsız boyutu daha var! MB çektiği parayı faiz karşılığında sisteme geri veriyor.
Hal böyle olunca sistemde likidite açısından bir sorun yok. Bankaların kullanılabilir TL likiditesi aynen ve hatta ‘artarak’ devam ediyor.
Tek sorunu maliyeti! Eh bunun bir kısmını kendileri, bir kısmını da mevduat ve/veya kredi müşterisine paylaştırdıkları durumda ortada bir sorun da kalmıyor!
Sonuçta bu “zorunlu karşılık oyunu” bankacılık sistemine ve bankacılık sistemi aracılığıyla ekonomiye “salınan vergi” olmaktan öte pek fazla bir işe yaramıyor.
Seçimlere kadar da bu durum devam edeceğe benziyor! Hükümet seçimler nedeniyle maliye politikasında atması gerekenadımları atmaktan imtina ettikçe, Merkez’in üzerine düşen yük artacak.
Eh madem Merkez üstüne o kadar da vazife olmayan bu yükü kabul ediyor ve hatta yola çıkış sebebi olan “ekonomi ısınıyor” söylemini de şimdi yadsıyorsa söylenecek çok da fazla bir şey yok. Madem aşırı ısınma yoktu, biz niye “suni bir kriz” yaratıp kurları ve faizleri yükselttik?
İşin kötüsü ne biliyormusunuz? Hızlı büyüme ile mücadele adına faiz artışı silahını kullan(a)mayan, kendini zorunlu karşılık artışı gibi biraz da modası geçmekte olan tek silaha mahkum eden Merkez, işler sarpa sardığında neyi kullanacak?