Krizin ilk faturası borsaya!
.
Bu yılın “modası” uyarınca Ocak ayının ilk haftasından bu yana gelişmekte olan ülkelerden çıkan portföy yatırımları, başta ABD olmak üzere gelişmiş ülkelere giriyordu. Borsa endekslerinden de gözlenebilen bu hareketlilik, geçtiğimiz haftalarda Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki (OKA Bölgesi) kriz sonrasında daha da hızlandı. Mısır’dan sonra Libya’ya da sıçrayan “dalga” Kaddafi’nin şiddete başvurmasıyla piyasalardaki tedirginliği daha da artırdı. Petrol fiyatları (Brent) dün 119.6’a kadar yüksedi ki Mart 2009’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı!
OKA Bölgesi’nde yaşananlar bir süre bizim “uzağımızda” gerçekleşti. Piyasalar da tıpkı 1998 Körfez depreminden sonraki iki günde ne olup bittiğini anlamadıkları gibi, bu sefer de bölgede yaşananları tam olarak anlayamadıklarından fiyatlara ciddi yansımalar olmadı. Tıpkı deprem bölgesinde havadan yapılan çekimlerde 2-3 katlı görünen binaların aslında 5-6 katlı olduklarının anlaşılması gibi, ne zamanki Libya’dan tahliyeler başladı, işin rengi değişti. Aslında bu krizin Türkiye’ye çok da uzak olmadığı anlaşıldı. En azından ekonomik çıkarlar bakımından kriz Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor ve hatta doğrudan etkiliyordu. Bunun idrak edilmesiyle son üç günde; krizin başından bu yana belki de ilk kez; OKA krizinin Türkiye ekonomisini de vuracağı fiyatlandı!
Dünkü Hürriyet Gazetesi’nin haberine göre OKA’daki iş hacmimiz 36 milyar dolarmış. Süregiden düzenin değişecek olması bir yandan şirketlerimizi etkilerken, diğer yandan da ihracat/cari açık denkleminden dolayı makro ekonomik dengelerimizi etkileyecek. Bu krizi de fırsata çevirirmiyiz belli değil ama ilk izlenim bu etkinin olumsuz yönde olacağı yönde.
Dengelerimizi olumsuz etkileyecek bir başka faktör de herkesin malumu olduğu üzere artan petrol fiyatları. Sabah gazetesi petroldeki 1 dolarlık artışın doğrudan 200 milyon, toplamda da 400 milyon dolarlık ek maliyet getirdiğini söylüyor. 10 dolarlık artış 4 milyar dolarlık yük, en azından 2 milyar dolarlık ek bir cari açık demek!
Yılbaşından bu yana değişik defalar İMKB düşüşlere direnmeye çalışsa da özellikle son iki günde bu havada gelen satışlara artık direnemedi! Diğer gelişmekte olan ülke borsalarından daha da sert satışlara tanık olduk, İMKB hem diğer gelişmekte olanlardan hem de gelişmiş ülke borsalarından negatif olarak ayrıştı. 5 Ocak’tan bu yana MS Gelişmekte Olan Ülke endeksi yüzde 6.3 değer kaybederken, aynı dönemde İMKB’nin kaybı yüzde 12.2 olmuş.
Son iki gündeki satışlarla; İMKB 100 Endeksi’ndeki bir çok kritik destek ve teknik seviyeler aşağı yönde kırıldı! Bunlar arasında belki de en önemlisi; dün 62.680’den geçen 200 günlük Hareketli Ortalama’nın (HO) aşağı kırılmasıydı. Hem de son derece kararşlı bir şekilde.
Düşüş nereye kadar devam edecek derseniz?
İMKB 100’de 60.500-59.800 bandına kısa vadeli bir destek var. Ola ki “korku dağları bekletir” o zaman 58 binli seviyeleri de görebiliriz.
Daha aşağıya inilir mi?
Olaylar Suudi Arabistan ve İran’a “ulaşmadığı” sürece; ki ben bunu en azından bu “turda” olmasını beklemiyorum; İMKB’deki düşüş sınırlanacaktır. Daha aşağı inilecek olsa da önce son günlerdeki sert hareketler sırasında oluşan “boşluklar” öncelikle kapanmalı. Diğer bir deyişle son büyük düşüşün de bir düzeltmesi gelmeli. Ondan sonra piyasalar değerlendirmelerini yeniden yapacaklardır. Ancak toparlanmanın 62.750-64.000 bandıyla sınırlı kalma ihtimalin yüksek olduğunu hatırda bulundurmakta fayda var!