Kore’de 12 yılda ne değişmiş?
.
Son yıllarda Uzakdoğu’ya yolculuk fırsatlarını kaçırmamaya çalışıyorum. Dünyanın ekonomik geleceğinin orada olduğuna inanıyorum. Doğu’nun mistik havası pek kalmamış ya da ben yakalayamıyorum. Ancak uyumlu havası, insanların birbirine saygısı, din faktörünün neredeyse hiç hissedilmediği ortamı beni etkiliyor...
Geçtiğimiz hafta yolum ikinci kez Seul’e düştü.
2002 yılındaki Dünya Futbol Şampiyonası’ndan bir hafta önce gitmiştim ilk kez Güney Kore’nin başkenti Seul’e. Binalar çok yükselmiş, ve çoğu da gri
renkliydi. Şehir adeta grileşmişti. Trafik yoğunlaşmış, hepsinden öte yeşil alanlar daha da azalmış gibi geldi bana.
Milli gelir 18 bin dolarlardan 32 bin dolarlara yükselmiş. Gelir artışının sokağa yansımaları net olarak görülebiliyor. Arabaların boyutları büyümüş. İthal otomobillerin sayısı da dikkat çekecek denli artmış. Yerli markalar da kendi “lüks” alt markalarını yaratmış. Buradan bakınca herkesin Kore malı telefon ya da bilgisayar kullandığı düşünülüyor. Ancak durum pek de öyle değil. iPhone ve Çin telefonları da azımsanmayacak kadar var. En azından Seul’de...
Kore ekonomisi ve demokrasisi biraz garip! 1998 Asya krizinden önce 7 aile varmış, sayı 4-5’e düşmüş. Bu aileler parlamentoyu oluşturuyorlar. (Tabii demokratik bir ortamda!) Parlamentoda oluşan hükümet de ekonominin motor sektörlerini bu aileler arasında bölüştürüyor.Temel sektörlerde ; bir, en fazla iki aile bulunuyor, diğerleri başka alanlara yöneliyor. Hükümet politika olarak bazı sektörleri dönem dönem öne çıkarıyor ve teşvik ediyor. O sektörlerde yoğunluk artıp da kâr azalınca yeni hedef sektörler belirleniyor. Ağır sanayi ve gemi, otomotiv, bilgi teknolojileri bundan önceki 10’ar yıllık planlarda öne çıkmış. Önümüzdeki dönemde; yeşil enerji, nanoteknoloji, sağlık ve bioteknolojiile uzay yeni hedef sektörler olarak belirlenmiş. Gerçek anlamda AR-GE teşvikleri bu alanlarda verilmeye başlanmış.
Eğitimde bir devrim daha yapmışlar. 2002’de üniversitelerden mezun olabilmek için ilk koşul İngilizce bilmek idi. İngilizceden geçemeyen, okuldan mezun olamıyordu. Şimdi İngilizce bilmeyenler üniversiteye giremiyormuş.
İlginç bir bilgi Kore’ye dair çok şey anlatıyor. Kayak merkezlerindeki lift kartları ya günlük (50 dolar) ya da yıllıkmış (400 dolar). ‘Neden haftalık indirimli kart yok?’ diye sorduğumda biz yılda ya iki ya da üç gün tatil yaparız. Haftalık kayak tatili nedir bilmeyiz ki dediler.
Sizi bilmem ama bana çok şey anlattı!