Japonların metaneti ve “Dayı, ama herkes atıyo” mantığı...
.
Japonya art arda büyük felaketler yaşıyor. Tarihteki en güçlü beşinci deprem, ardından tsunami ve son olarak da nükleer felaket... Tanrı yardımcıları olsun. İkinci dünya savaşı gibi bir yıkımı, Hiroşima ve Nagazaki’yi, Kobe depremi gibi bir felaketi atlatmış olan Japonların bunu da atlatacaklarından eminim.
Yaşanan felaket bir yana, tüm bu kargaşanın ortasından bir konu müthiş dikkatimi çekti. O da Japonların felaket karşısındaki metanetleri... Müthiş bir sosyal toplum bilinci ile felaket ve getirdikleriyle başetmeye çalışıyorlar. Ne bir yağma, ne bir panik... Kimse kimsenin hakkını yeniyor, kimse kimseyi çiğnemiyor.
1998 depremindeki manzaralar hepimizin hafızalarındayken, çok değil 2009 Eylül’ünde İstanbul Ayamama Deresi’nin taşmasıyla Basın Ekspres yolunda yaşanan sel felaketi sırasındaki yağmayı hatırlarsınız. Bazılarımız felaketi fırsata çevirmeyi bile düşünebiliyor. Japonların felaketin ortasında su kuyruğundaki disiplinleri, sükunetleri müthiş. Dikkatinizi çekiyorum en temel ihtiyacımız olan su için bu metanet! Geniş bir alanda kuyruğun nasıl döneceğini yere çizmişler, depremzedeler de bu çizgilere uyarak kuyrukta bekliyorlar. Bizde böyle bir şeyin olabileceğini düşünebiliyor musunuz? Benim çok ciddi şüphelerim var.
Neden mi?
Bu şüphelerimi hep canlı tutanların sonuncusu çok değil 3 gün öncesinden. Geçtiğimiz hafta sonu ailemle Uludağ’a kayak yapmaya gitmiştik. Hava müthiş, kayak keyifliydi. Pazar akşamı dönüş yolunda trafik yoğun. Ağır ağır iniyoruz. Bir ara önümüzde bir minibüs gidiyordu. 16 NT 3XX plakalı minibüsün camından yarım litrelik bir pet şişeyi camdan ağaçların arasına attılar. 3 saniye sonra bir tane daha... Dayanamadım, anında kornayla selektörle protesto ettim. Uygun bir yerde minibüs sağa yanaştı, ne oluyor dercesine... “Pet şişeleri bu canım doğaya atmaya utanmıyor musunuz?” dedim... Sürücü şaşırdı bir an. “Hepimiz burayı korumaya çalışıyoruz. Üstelik Bursalılar olarak sizin daha fazla korumanız gerekirken kirletiyorsunuz” diye de devam ettim.
Sürücünün şaşkınlığı devam ederken ön taraftaki yolcu yerinde hafifçe yükselerek “Dayı (*), ama herkes atıyo” diyerek bana adeta çıkıştı. Pes! diyerek ben yola koyuldum. Sizde her gün emniyet şeridine girenleri görüyorsunuzdur. Hep aynı mantık: “ama herkes giriyor!” Sen girme!
Olmaz!
O zaman kendimizi enayi yerine konulmuş hissederiz. Anlaşılan Japonlarda “enayi yerine konulma” kavramı yok. Bize has bir özellik olsa gerek...
Birgün emniyet şeridine girenler yol vermeyeni vurdular diye bir başlık okursanız, devamını okumayın. O benimdir... Bu kadar basit bir meseleyi bile halledemeyen bizler mi nükleer santral yapacağız. Her ne kadar ben bu santrallerin kurulmasına tarfatarsam da, ola ki Japonya’dakine benzer bir kaza bizde oldu. Korkarım radyasyonun yaratacağı telefattan daha fazlasını biz felaketten kaçarken birbirimizi ezerken yaparız.
İki pet şişenin ve bir fotoğrafın düşündürdüklerine bakın...
(*) Bu lafın bana bu kadar koyması hayatımda ilk defa birisinin bana dayı demesinden mi yoksa? Yaşlanıyor muyum ne?