Japon Yeni görmemiş olanlar unutulmuş!
.
Hükümet, kredi kartı mağdurlarına nihayet el attı. Kredi kartlarıyla ilgili üç konuda yeni düzenlemeler yapılıyor.
1- Kredi kartı kullanım bedeli: 3.500 TL’ye kadar kullanım limiti olanlar için 35 TL’ye kadar (ki bankalar büyük ihtimalle bunu sabit ücret olarak uygulayacaklardır), daha yüksek limitler için limitin yüzde 1’ini geçmeyecek şekilde bankalar belirleyebilecek.
2- Yüzde 20 olan asgari ödeme tutarı: BDDK tarafından yüzde 10-30 arasında belirlenebilecek. Piyasalar sıkıştığında BDDK kart kullanıcılarını korumak için yüzde 10’a çekebilecek, bankaları korumak istediğindeyse de yüzde 30’a çıkarabilecek.
3- Temerrüde düşmüş kart borçlarının yeniden yapılandırılması: 31 Mayıs 2009’a kadar bir şekilde Tahsili Gecikmiş Alacak (TGA) haline gelmiş olan kredi kartı borçlarının temerrüde düştükleri tarih esas alınacak. O tarihten bu yana; TCMB tarafından hesaplanacak ve bankaların 3 aya kadar mevduata uyguladıkları faizlerle güncellenecek borç bakiyesi kanunun yayını takip eden 60 gün içinde “yeniden yapılandırılabilecek”. Üstelik bu yeniden yapılandırma oldukça makul sayılabilecek katsayılarla 6 aydan 36 aya kadar olabilecek.
Banka bilançolarını rahatlatacak, bankalar ile kredi kartı “mağdurları” açısından “sulh olabilme” adına iyi bir fırsat bu kanun. Her ne kadar devlete olan vergi, SSK gibi yükümlülüklerini zamanında ödemiş olanlar gibi; yine kart ödemelerini zamanında yapmış olanlar ödedikleriyle kalıyor olsalar da; sistemi zorlayan önemli bir sorunun aşılması adına önemli bir adım.
Ödeme kabiliyeti olan ya da kendisini zorlayarak bunu sağlayabiliecek olan borçluların bu “süreli” fırsattan yararlanmalarında fayda var görünüyor.
Döviz üzerinden yapılan borçlanmalar için de önemli değişiklikler yapılmış durumda. Yurtiçindeki bankalar, mevcut uygulamada döviz girdisi olmayan şirketlere dövize endeksli kredi verebiliyorlardı. Doğrudan döviz kredisini ise yurtdışındaki şube ve iştirakleri aracılığıyla kullandırıyorlardı. Türkiye’nin yabancı borçlanması içinde görülen bu kredilere karşılık tutulan teminatlar da yurtdışında tutulmak zorundaydı.
Yapılan bu değişiklik esas itibarıyla istatistiki bir sonuç doğuracak. Teminatların ve kredilerin yurtiçine gelmesi, bankacılığın hem aktifini hem de pasifini büyütecektir. Net etkisi teorik olarak “sıfır” olurken, Türkiye’nin yabancı borcunu azaltıcı, görünümünü iyileştirici bir etkisi olacak.
Asıl bireyleri ilgilendiren çok temel bir değişiklik yapılıyor. Bireyler artık döviz kredisi kullanamayacaklar. Geçtiğimiz yıllarda faizi çok düşük diye; hayatında Japon Yeni banknot bile görmemiş olanlar; yen üzerinden borçlandılar. Kurlar yukarı gidince de bir çoğunun canı yandı. Her ne kadar çıkacak kanunda bunlar için bir şey yapılmıyor olsa da ‘benzer sorunlar yaşanmaması’ adına sıradan vatandaşın dövizle borçlanması toptan yasaklanıyor!
Bu konuda işin kolayına kaçılmış.
Döviz ya da dövize endeksli geliri olanlar bile TL cinsinden borçlanmak zorundalar artık. Bu konuda bireylerin tam ve açık olarak bilgilendirilmeleri, riskleri konusunda aydınlatılmaları yönünde düzenlemeler yapmak yerine yasaklama cihetine gidilmiş.
Riskini takip edebilenler bile TL faizleri açısından bankaların insafına terkedilmiş durumda.