İMKB’de bu hafta tepki çıkışı olabilir
.
İMKB Mayıs ayı başından bu yana yaklaşık yüzde 10 düştü ve Cuma günü 63.298 puandan kapandı. Halen daha bir sonraki teknik seviye olan 61.700’ün görülme ihtimali var. Ancak öncesinde, yani bu hafta içinde kısa vadeli bir düzeltme, ‘seçim rallisi havası yaratmaya çalışan’ birtakım hareketler görebiliriz. Düzeltmelerin 61.700 görülmeden gelmesi durumunda İMKB’de önce 64.300, ardından da 65.450 seviyeleri gündeme gelebilir. Ancak bu yükselişlerin daha uzun ömürlü olabileceklerini zannetmiyorum
İMKB son günlerde hem gelişmiş, hem de gelişmekte olan ülke borsalarından negatif olarak ayrışıyor gibi! Daha önceleri İMKB “hakettiğinden fazla pozitif ayrışmıştı, şimdi ‘normale’ dönüyor” tezi bile bu negatif ayrışmayı açıklamaya yetmiyor!
Birçok endeksle kıyaslanabilir. Kolay olması açısından S&P 500 ile kıyasladığımızda; Ekim 2010’da pozitif ayrışan İMKB, sonrasında bu farkı Mart 2011’de geri vererek dengeyi sağlıyor. Mayıs ayı başında yazdığım “Sell in May go away-Mayıs’ta sat ve uza” stratejisi bizde bu kez çalışmayacak mı diye yazmıştım. Ancak öyle olmadı ve bu strateji bizim piyasalarımızda hayata geçerken ABD’deki hareket sınırlı kalmış görünüyor. Her ne kadar Amerikan borsalarının kısa bir zaman sonra bu trene bineceklerine inanıyor olsam da İMKB’nin harekete çok önceden başladığını söylemek gerek! Bu durumu Morgan Stanley’nin hazırladığı “Dünya” ve İMKB 100 endekslerinde de görmek mümkün.
Son haftalarda dünya borsaları muhteşem bir performansla yükselmediği gibi ufak ufak düşüyorlar. Ama düşüşleri Türkiye kadar değil.
Bize has ekstra bir sorun var! Bunun adına “seçim” mi dersiniz, “Suriye” mi dersiniz, “Sivil İnsiyatifsizlik Hareketi” ve onun 15 Haziran tehdidi mi dersiniz, İran mı dersiniz ben henüz adını koyabilmiş değilim! Ancak farklı bir durum olduğu aşikâr. Bu farklı durumun da “fiyatlanmaya” başladığını düşünüyorum. Eğer ki fiyatlamanın içine “ağır politik unsurlar” girmeye başladıysa işimiz zor. Önümüzdeki günlerde hem borsada hem de kur cephesinde ciddi hareketler göreceğiz demektir.
Yok henüz daha bu fiyatlama yapılmıyor ama seçim sonrasındaki realizasyonlara işini bırakmak istemeyenler sebebiyle bir “seçim anti-rallisi” yaşanıyorsa, o zaman da ufukta daha düşük değerler var demektir. Geçtiğimiz Çarşamba günü 200 günlük HO sert ve de “kararlı” bir şekilde kırıldı ve 62.750’deki “teknik” seviyelerden birisi aşağı yönlü geçildi ancak kapanış bu seviyenin üzerinde oldu. Halen daha bir sonraki teknik seviye olan 61.700’ün görülme ihtimali var! Ancak öncesinde, yani bu hafta içinde kısa vadeli bir düzeltme, “seçim rallisi havası yaratmaya çalışan(!)” birtakım hareketler görebiliriz. Zira 4 Mayıs’taki 70.335 zirvesinden, 20 Mayıs’taki 62.512’ye olan hareket yüzde 11.1’lik bir düşüşü ifade ediyor. Böylesi bir düşüşün bu hafta kısa vadeli düzeltmelerini görebiliriz. Düzeltmelerin 61.700 görülmeden gelmesi durumunda İMKB 100’ü önce 64.300’e ardından da 65.450 seviyelerine kadar taşıması ihtimali var! Ancak bu yükselişlerin daha uzun ömürlü olabileceklerini zannetmiyorum!
Euroyu balçıkla sıvayamayacaklar!
Önce Fitch Yunanistan’ın notunu üç kademe birden düşürerek B+’ya indirdi! Ardından S&P, İtalya’nın görünümünü “durağandan, negatife” düşürdü ve üçte bir olasılıkla önümüzdeki iki yıl içinde A+ olan kredi notunu da düşürebileceğini söyledi.
Diğer yandan Yunanistan Başbakanı Papandreou Pazar günü yayınlanan Ethnoz gazetesine verdiği röportajda, “Borç yeniden yapılandırması tartışılan konular arasında değil” demiş. Avrupa Merkez Bankası (ECB) Yönetim Konseyi Üyesi Juergen Stark ise Komşu’yu kastederek “ECB için bir tek çizgi var ve o kesin: Taahhütlerinizi yerine getirmeniz gerekir” demiş Cumartesi günü yayınlanan To Vima’ya. Her ne kadar Yunan halkı daha fazla kemer sıkmak istemiyor ve bu uğurda büyük gösteriler düzenliyor olsa da işleri hayli zor.
ECB’nin yeniden yapılandırmayı istemiyor olması anlaşılır. Zira Yunanistan ile başlayacak bir yeniden yapılandırma, İrlanda, İzlanda, Portekiz, İspanya ve şimdi de İtalya’ya “bulaşabilir”. Önünü alamayız diye düşündükleri için “iyisi mi hiç başlamasın!” diyorlardır.
Literatüre yeni bir kelime katılımaya çalışılıyor! “Re-profiling-profil değiştirme”. Daha Türkçesi “façayı düzeltmek” denebilecek bu söylemle, komşunun borçlarının “çehresi değiştirilecek” ama piyasaların bunu “yeniden yapılandırma” olarak algılaması istenmiyor. Adını ne koyarsanız koyun, eninde sonunda iş dönüp dolaşıp “risk” ve “paranın bugünkü değeri” kavramlarına kadar indirgenecektir. Ha yeniden yapılandırın, ha façasını düzeltin... Sonunda piyasa katılımcıları bunun ne olduğunu son derece net olarak fiyatlayacaklardır ve bu da hiçbir zaman masa başında “arzulanan gibi” olmayacaktır!
Tüm bu balçıkla sıvama çabaları dönüp dolaşıp euroyu vuracaktır. Bu hafta içinde euroda yeni düşüklerin görüldüğüne şahit olabiliriz! Günlük kapanış bazında 1.4045 seviyesinin altına inilmesi durumunda 1.3910 seviyelerinin test edildiğini görebiliriz. 1.4260 hele ki 1.4340’ın üzerine çıkma çabalarının beyhude balçıkla sıvama çabalarının bir parçası olacaktır.