“Finansal Birleşmiş Milletlere” doğru!
.
Önceki hafta sonu Brezilya’nın Sao Paolo kentinde G-20 ülkelerinin maliye bakanları, ardından Washington’da liderler zirvesi yapıldı. Her iki toplantıdan da krize karşı “her türlü önlemin en kısa zamanda” alınması kararı çıktı. Piyasalar arasındaki dengesizliklerin azaltılması ve “denetimlerin” daha iyi düzenlenmesi fikri genel kabul görmüş.
Küresel finansal sisteme bakıldığında iki önemli aktörün IMF ve Dünya Bankası’nın, krizlere karşı etkili olamadığı aşikâr. Her iki kurumun da “kriz geliyor, şu şu tedbirler alınmalı” diye ne bir ülkeye, ne de uluslararası bir “yapıya” tavsiyede bulunma şansları yok. Bu kurumların “kendilerine başvurulmadan” adım atmaları söz konusu değil.
2008 krizi gösterdi ki kapitalist sistem, yapısında barındırdığı “genetik” kriz yaratma hastalığını halen daha tedavi edebilmiş değil. Bu sorunun kısa zamanda tedavi edilmesi de mümkün değil. Bu endişeyle kriz sırasında da “Kapitalizm çöktü mü?” sorusu sıkça soruldu.
Şimdilik hayır! Çünkü henüz daha kapitalizm yerine konabilecek daha iyi bir ekonomik sistem elde yok! Belki Clinton-Blair döneminde gündeme gelen “üçüncü yol” Obama döneminde yeniden popüler olacak. Hem Obama’nın tercihleri, hem de “üçüncü yolun” doğru çözüm olduğu henüz daha net değil!
Uzun vadeye yayılacak bu değişimden önce, dünya finansal sistemi için IMF ve Dünya Bankası’nın eksikliklerini tamamlayacak, belki de bu iki kurumun da yerini alacak bir üst kurumun/yapının oluşturulması gerekecek. Birleşmiş Milletler’e benzer bir yapı finansal/ekonomik sistem için de oluşturulabilir.
Bir tür “Finansal Birleşmiş Milletler -FBM” ile
* sistemik riskler oluşmadan tedbirlerin alınması,
* uyarıların yapılması,
* ülkeler arasında arbitraja neden olacak sistemik farkları azaltacak bir yapının oluşturulması
* gerektiğinde oluşturulan fonlar ile mali destek ihtiyacı olan ülkeler için IMF veya Dünya Bankası’nın parasal işlevleri üstlenilebilir ya da bu kurumların kriz ortaya çıkmadan harekete geçmeleri sağlanabilir.
Böylelikle kapitalizmin bir sonraki “sistemik krizinin” etkileri azaltılabilecek, insanlığın daha az zarar görmesine yardımcı olunabilecektir.
FBM’nin yaptırım gücü ol(a)mayabilir. Yine de bugünkü Birleşmiş Milletler’in aldığı “konsey” kararlarına benzer uygulamalara imza atabilir. Kararlar ülkelerin ekonomik büyüklüklerine orantılı oylarıyla değil, ülkelerin salt oyları bazında alınabilir. FBM nezdinde alınan kararlar ile sorunlu ülke veya sektörler için önceden önlemler alınmaya çalışılacak kamuoyu “sorun, krize dönüşmeden” haberdar olabilecektir.
Böylelikle bireysel ve kurumsal yatırımcılar tedbirlerini önceden alabilecek, hazırlık yapabilecekler. Kriz noktasına gelinmeden alınacak önlemlerle kriz büyük ölçüde engellenebilecek, değilse de maliyetler en aza indirilebilecektir.
Hem Dünya Bankası hem de IMF şimdiye kadar krizleri ya göremediler ya da görseler de yaptırım güçleri olmadığından ya sesleri yeterince yüksek çıkmadı ya da aynı sebeple piyasa katılımcıları bu kurumları kulak ardı ettiler.
2008 kriziyle artık bunun temelden değişmesi gerektiği net olarak anlaşıldı.
“Finansal Birleşmiş Milletler” bir fikir. Formu, yapısı, ismi farklı olsa da böylesi bir yapıya doğru gidilecektir.
Çok mu iyi niyetliyim?