Fiber ağlarla örelim anayurdu dört baştan
.
Çıktık açık alınla on yılda her savaştan, on yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan, başta bütün dünyanın saydığı baş kumandan, demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan” diye başlıyor 10. Yıl Marşı...
Nüfus 15 milyon, yıl herhalde 1933 olsa gerek. (10. Yıl marşı olduğuna göre) O günlerde anayurdu dört baştan demir ağlarla örmüş olsak da 1960’lardan sonra demiryolundan, karayoluna ağırlık verdik, devran döndü.
Bugün 75 milyondan fazla nüfusa ulaştık ve demiryollarını genişletsek bile çağı ya yakalarız ya gerisinde kalırız. “Muasır medeniyetler” seviyesine ulaşmamız hayli zor. Artık devir değişti. Demiryollarının yerini fiber optik kablolar aldı. Demiryolları ile taşıyabileceğimiz katma değer sınırlı iken, “fiber yollar” ile yaratıp, taşıyabileceğimiz katma değer çok daha büyük. Daha doğrusu demiryolları ile yükte ağır-pahada hafif mallar taşıyabilecekken, fiber yollar ile yükte hafif, pahada ağır “değerler” taşıyabiliriz.
Geçtiğimiz hafta B-20 toplantıları için Ankara’daydım. Son zamanlarda yakından ilgilenmeye başladığım dijital çağ ile ilgili olarak bir panelin yöneticisi olarak görev aldım. “Dijital Çağ için Politikalar: Teknoloji Küresel Ekonomiyi nasıl değiştiriyor?” başlıklı panelde dijital değişimin, küresel büyümeye nasıl katkıları olduğunu konuştuk.
Küresel danışmanlık şirketi Accenture’ın CEO’su, Vestel’in girişim şirketinden Metin Salt, Alibaba’nın Başkan Yardımcısı Brian Wong, “Verimli Lojistik için Küresel Koalisyon-GCEL” işbirliğinden Captain Samuel Salloum, Vodafone Türkiye’nin CEO’su Gökhan Öğüt ve World Economic Forum’dan Murat Sönmez ile geleceğin, “küreye” ne getireceğini tartıştık.
Dijital devrimi ıskalamayın
G-20 dönem başkanlığını yürüten ve 15-16 Kasım’da Antalya’da ekonomik olarak en büyük 20 ülkenin liderlerini ağırlayacak Türkiye olarak; bu zirvenin gündemine iş dünyasının girmesini arzu ettiği konuların ele alındığı B-20 Toplantısı 3-5 Eylül’de Ankara’da yapıldı. Zirvede bir yandan giyilebilir teknolojiler, bulut iletişim, sürücüsüz otomobiller, “nesnelerin interneti” ve “büyük veri” tartışılırken, diğer yandan KOBİ ve büyük şirketlerin yakın geleceğe nasıl hazırlandıkları konuşuldu.
BrianWong; Alibaba’nın sadece KOBİ’ler arasındaki bir alışveriş imkanı sunmadığını, Çin’de “büyük veri” sayesinde kredi değerlendirmesi yapıp kredi sağladıklarını, hatta bireylerin tasarrufları için “fon” dahi pazarladıklarını ve bunun da asli faaliyetlerinden biri haline geldiğini belirtti. Sırada “akıllı lojistik” varmış.
Accenture CEO’su Pierre Nanterme’in söyledikleri de önemliydi. Nanterme; gelişmiş ülkelerin dijital çağa hızla uyum sağlama çabası içinde olduklarını; ABD, Brezilya, Çin ve İtalya’nın bu konuda hızla ileri gittiklerini, Almanya ve Hollanda’nın da onları yakından takip ederek kendilerini “yeni dünyaya” hazır hale getirmeye çalıştıklarını söylüyor.
Bize düşen de bir an evvel teknolojik olarak çağ atlamamız. Turkcell CEO’su Kaan Terzioğlu’nun fiber optik altyapısının “merkezileşmesi” önerisi bu açıdan önemli bir adım olabilir. Dijital çağı yakalamak için çok ama çok acele etmeliyiz. Ancak böylelikle genç nesillerimizin; bilgiye hızlı erişimini, girişimciliklerinin öne çıkmasını ve dünya ile rekabet şansını yakalamalarını sağlayabiliriz.
“Endüstri devrimini” ıskalamış bir coğrafyanın evlatları olarak, hiç değilse “dijital devrimi” ıskalamayalım.