Faizleri yükseltin dolar 1 YTL olsun
.
Merkez Bankası faizde bonkörlüğe devam ettiği sürece dolar 1 YTL de olur, hatta 1 YTL ile 1 dolardan daha fazlasını bile alabiliriz. Ancak iyi düşünmemiz lazım. Bu sahte cennet günleri ne getiriyor ne götürüyor. Düşük dövizin enflasyonla mücadelede sağladığı sanal fayda, cari açık enerjisi biriktiriyor
Dolar, euro karşısında değer kazanırken, YTL karşısında dayanamıyor! YTL o denli güçlü ki karşısında ne dolar ne de diğer paralar dayanabiliyor. 15 Ocak’ta YTL, dolar karşısında 1.1465 ’i gördükten sonra hem iç politik sorunlarda hem de yurtdışındaki gelişmelerin de etkisiyle Nisan başında 1.35’lere kadar yükseldi. Dün aynı dip seviye yeniden görüldü! Ocak ayındaki dip sırasında gösterge bono yüzde 16.35 bileşik seviyesindeyken dünkü dip görüldüğü sırada bileşikler 18.75’ler seviyesindeydi. Ocak ayındaki kur seviyeleri eş iken bileşik faizler arasındaki fark yüzde 2.4’lerde.
Yeniden 1.15’lere gelinmesiyle bu günlerde piyasalardaki en çok sorulan soru dolar kuru 1.0 YTL’ye kadar düşer mi?
İstenirse neden olmasın? Faizleri artırırsınız, olur biter!
Hatta faizleri artırmanıza bile gerek yok. TCMB’nin enflasyon kaygılarından dolayı sıkı para politikasını sürdürmeye devam edebileceğini söylemesi bile yeterli. Zira dünyada neredeyse pozitif faiz veren daha doğrusu enflasyonu kontrol etmek adına yüksek faiz veren önde gelen merkez bankaları artık parmakla sayılıyor. Pozitif faiz veren ve artık istisna durumuna gelen T.C. Merkez Bankası başta olmak üzere birkaç gelişmekte olan ülke kalmış durumda.
YTL revaçta olacak en cazip faiz onda
ABD’den Japonya’ya, Rusya’dan Mısır’a kadar durum bu. Hemen hepsinin benimsediği ortak politika “Emtialardan ve de özellikle petrolden kaynaklanan enflasyonda bir artış var, geçecektir. Boşu boşuna faiz artırmış olmayalım” şeklinde özetlenebilecek bir politika izliyorlar.
Negatif faiz ortamında YTL faiz bakımından bu denli verimliyken, YTL’ye olan talep de “artarak” devam ediyor. Artarak devam ettiği nereden mi biliniyor? Çok basit! YTL’ye talep artmıyor olsaydı kurlar yeniden 1.15’lere gelebilirmiydi ? Hele ki euro/dolar paritesinde önemli bir değişiklik olmayıp 1.56’larda salınırken...
Gelelim yine konumuza... Son açıklanan ve beklentilerin üzerinde gelen Haziran ayı TÜFE rakamları büyük ihtimalle önümüzdeki PPK toplantısından da bir faiz artışı beklentisini “körükleyebilir.”
Merkez Bankası Başkanı Sayın Durmuş Yılmaz elektrik zammı sonrasında piyasaları uyarmıştı. Merkez Bankası bu durumu “istisna” kabul edip bu ayki PPK toplantısında faizleri arttırmasa bile, yukarıda bahsetmiş olduğum dünyadaki “negatif faiz” ortamından dolayı YTL “revaçta olmaya” devam edecektir. Bu ’revaçta olma’durumu sırasıyla 1.1230, 1.10 (teknik değil ama psikolojik), 1.0690 seviyelerine kadar dolar kurlarını geriletebiliyor! Pozitif faiz veren tüm paraların başında böylesi bir sorun (!) var. Sadece bizde mi? Benzer sorunları yaşayan Çek Merkez Bankası bu konuda acil önlemleri ele almaya başladı bile.
Biz de geç kalmadan düşük döviz kurunun enflasyon açısından sağladığı “sanal fayda” ile düşük kurun yol açtığı biriken “cari açık enerjisi”, verimlilik artışının sonuna gelmiş ancak kur nedeniyle rekabet şansını kaybedip batan ya da batma aşamasına gelen yerli sermayenin, açığa çıkan işgücünün yaratacağı sosyal sorunların muhasebesini en kısa zamanda yapmalıyız.
Aksi takdirde biz YTL’nin 1’den fazla dolar aldığı “sahte cennet” günlerini de konuşur olabiliriz!