Şampiy10
Magazin
Gündem

'Euro'daki yükseliş devam edecek mi?

Sepet kur Cuma günü yurt dışında 2.8740 ile rekor kırdı. 1.04'ler düzeyinden 1.12’ye yükselen parite nedeniyle euro/TL 3.02’lere geldi. Dolar/TL’de sınıra henüz daha gelinmemiş olsa da sepet kurda tehlike sınırına oldukça yaklaşıldı

ABONE OL
Vatan Haber

Son aylarda dolar/TL kurundaki yükseliş, politika yapıcılarımız tarafından sıklıkla pariteye bağlanıyordu. Evet, Aralık 2014-Şubat 2015 arasında paritenin bir etkisi olsa da; sonraki dönemde, parite 1.10’ların altına düştükten sonra dolar/TL kurları pariteden ayrı bir seyir izlemeye başlamıştı. Nitekim son haftalara bakıldığında dolar/TL kurları paritenin etkisiyle gerilerken “sepet kur” (yarım dolar/TL ve yarım Euro/TL kurlarının toplamı) yükselmeye devam etti.

Sepet kura bakmak lazım

Dövizdeki gerçek durumu anlamak için “sepet kura” bakmakta fayda var. Böylelikle kurlardaki gelişmeleri parite etkisinden arındırarak izlemek, anlamak mümkün. Sepet kur; Ocak 2014’te Merkez Bankası’nın olağanüstü faiz artışı öncesinde 2.8316’ya kadar yükselmiş, karar sonrasında Mayıs 2014’te 2.4455’e kadar gerilemişti. Ancak son haftalarda yaşanan yükselişle bizim tatil olduğumuz geçtiğimiz Cuma günü yurt dışında 2.8740 ile rekor kırdı.

Dolar/TL tarafından bile baksanız yeniden 2.70’lere gelindi, 1.12’lere yükselen parite nedeniyle de euro/TL 3.02’lere geldi. Geçen haftaki yazımda “Dolar/TL kurlarında 2.7650 ve sepet kurda da 2.8810-70 seviyeleri bu hafta ve hatta önümüzdeki haftalarda önemli 'dirençler' olacak. Bu seviyelerin aşılması bana göre zor. Ancak faiz 'silâhını' kullanamayan Merkez Bankası’nı 'manipüle eden' bazı piyasa katılımcıları bu seviyelerin test edilmesine yol açabilirler” diye yazmıştım. Dolar/TL’de sınıra henüz daha gelinmemiş olsa da sepet kurda belirttiğim “tehlike sınırına” oldukça yaklaşıldı.

Brezilya ve Rusya’dan faiz hamlesi

Brezilya Mrkez Bankası gecelik politika faizini 50 baz puanlık artışla yüzde 13.25 yükselterek Ocak 2009’dan bu yana en yüksek seviyeye getirdi. Rusya Merkez Bankası, haftalık politika faiz oranını yüzde 14’ten, 12.50’ye indirdi. Gelişen ülke piyasaları arasındaki “ rakiplerimizin bu hamleleri; özellikle de Brezilya’nınki; “rekabeti” arttıracaktır. Bugün açıklanacak Nisan ayı enflasyon verisi (beklenti yüzde 1.29’lık TÜFE artışı beklenti gibi bir açıklama yıllık TÜFE’yi 7.55’e indiriyor) beklentilerden yüksek çıkarsa rekabeti daha da zorlaştıracaktır.

Ankara dolar tüyosunu almış

2 Mayıs’ta Habertürk’ten Rahim Ak’ın haberinde “Yılın ilk üç ayında dolar kuru yüzde 11 artarken Ankaralı, Merkez Bankası’na rağmen parasını dolara yatırdı. Bu dönemde Türkiye’nin döviz mevduatı 4.6 milyar dolar artarken bunun yaklaşık yüzde 80’i yani 3.7 milyarı doları Başkent’ten geldi” deniyor. İlginç bir durum. Ankara benim bildiğim memur kenti. Bunca mevduat artışı hangi ekonomik aktiviteden geldi, merak etmedim değil. Bir de ülkeyi yöneten şehir, ülkenin parasına mı güvenmiyor? Onu da merak ettim...

Erdem Başçı % 10-12’ye bakmalı

Geçtiğimiz hafta Merkez Bankası Başkan Erdem Başçı, “Enflasyon Raporu 2015-II” tanıtım toplantısını yaptı. Yine “euro/dolar paritesinde gözlenen aşırı oynaklığın”, “taze meyve-sebze fiyatları üzerinde tedarik zincirinin” enflasyon tahmininin neden tutmadığına dair “sebepleri” sıraladı ve 2015 enflasyon tahminini yüzde 5.5’ten, 6.8’e yükseltti.

Toplantının bana göre asıl çarpıcı olan kısmında (1 Mayıs’taki Vatan Gazetesi’ndeki haberde de yer aldığı üzere) Başkan Başçı ”… sadece ufak bir kısım şirketlerin adet olarak yüzde 10-12’lik bir kısım, geliri TL olduğu halde döviz borcu var. Onlarda da tabii ne kadar borçlu, bilançoda sermayeye oranla borç ne kadar? Yeterince emniyet tamponu var mı? Sorusunu sormak gerekiyor. Şu ana kadar kimseden ‘Biz zor durumdayız’ şeklinde şikayet duymadık. Genele yaygın makro bir problem görmedik” demiş. Mesele sayı meselesi değil, bu yüzde 10-12’lik kısımda yer alan şirketlerin ekonomideki ağırlıklarının ne kadar olduğu. Kanımca bu kesimin ağırlığı çok daha yüksek. Diğer yandan henüz şikayet duymadık kısmına da takıldım. Ya Başkan bu “kısımdaki” şirketlerle henüz görüşmedi ya da iletişim konusunda bir sorun var. Benim doğrudan edinmiş olduğum bilgiler sorunun çok daha ciddi bir hale geldiği yönünde.

Sorun kur riski sorunu, likiditede sıkıntı yok

Erdem Başçı geçen haftaki toplantıda “döviz kuru oynaklığında görülen artış nedeniyle döviz likiditesine dair bazı önlemler aldık” dedikten sonra hafta sonu bankaların MB’de tuttukları dolar cinsinden zorunlu karşılık ve serbest hesaplarındaki bakiyelerine gecelik olarak; 5 Mayıs’tan itibaren; yıllık yüzde 0.12 faiz ödeyeceklerini açıkladı. Bankaların mevduat maliyetlerini düşürmeye yönelik “palyatif önlemlerden” biri daha geldi.

İşe yaramaz! Neden mi? Sorun likidite sorun değil de ondan. Sorun kur riski sorunu. Basit olarak anlatayım: MB’nin ek külfetleri olmadığını varsayalım ve bir mudi bankaya 1 aylık 100 dolar mevduat yaptı. Banka da bunu 6 aylık bir müşterisine kredi olarak verdi. Mudi bir ay sonra bankadan parasını çekti, banka bunu ödemek için ya 1 aylık ya da 5 aylık mevduat veya bankalararası piyasadan borç alması gerekir. Kredi geri döndüğünde de borcunu öder. Mudinin parasını çekmesinden sonra banka için bir “likidite sorunu” ortaya çıkar. Piyasada mevduat veya depo bolsa bir sorun yok. Ki bugünlerde borç veya mevduat bulmada bir sorun yok, yani likidite sorunu yok. Teşhis yanlış olunca, tedavi de yanlış oluyor. Bugünlerdeki ilk önceliğimiz sorunun tespiti olmalı, çözümü daha kolay buluruz.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Borsalar toparlanır mı?
  2. Merkez Bankası beklemeli mi?
  3. Brunson rallisi yaşanacak mı?
  4. ABD tahvilleri bizi nasıl etkiler?
  5. Papatya falı gibi...
  6. Enflasyon kritik
  7. YEPyeni hedefleri 12’den vurur mu?
  8. Yeni OVP piyasaya güven verecek mi?
  9. Faizi dengeleyici adım geldi
  10. Merkez ne yaparsa Dolar/TL ne olur?

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.