Enflasyonda hayli ilginç gelişmeler!
.
Ekim enflasyonu beklentilerin üzerinde geldi. Yüzde 1.46 artması beklenen TÜFE 1.83 yükselirken, 0.48 artması beklenen ÜFE ise yüzde 1.21 çıkmış. Geçen Ekim ayındaki yüzde 2.41’in hesaplamalardan çıkmasıyla yıllık TÜFE yüzde 9.2’den 8.62 olarak gerçekleşti.
Zam şampiyonu domatesin de içinde bulunduğu işlenmemiş gıda ve giyim-ayakkabıdaki artışlar; enflasyonun beklentilerin üzerinde gelmesinde en büyük paya sahip.
İşlenmemiş gıdadaki yıllık artış yüzde 26.7’ye ulaşmış durumda. Bir anlamda “hayat pahallılığı” olarak algılanan bu oran önümüzdeki aylarda ‘işlenmiş gıdaya’ da yansıyacaktır. En basit örnek domates salçası. Şu anda raflardaki salçalar, geçen yılın ürünü. Bu yılki salçalar sizce hangi fiyattan alınmış domateslerden yapılacak?
Uluslararası tarımsal emtia fiyatlarındaki gelişmeler de önümüzdeki aylarda iç piyasayı etkileyecektir. Bir anlamda yurtdışından enflasyon ithal eder hale geleceğiz! Önceki gün; hem şeker hem de pamuk, tarihi rekorlarını kırdı. Hazırgiyimciler yurtdışındaki pamuk fiyatlarındaki artışın giyim kuşam fiyatlarına sınırlı da olsa yansıdığını dile getirmeye başladılar bile. Sırada mısır ve özellikle de şeker var. Şeker, işlenmiş gıdalar için önemli bir “ara madde”.
İşin ilginç yanı para politikası ile enflasyonun inebileceği yere gelinmiş durumda. Enflasyonda yüzde 8-10 bandının altına inilmesi zorlaşmaya başladı. Maliye politikalarımız temelde enflasyon yaratacak “rahatlıkta” değil. Bir anlamda Merkez Bankası’nın yapabileceklerinin sonuna gelindi. Hatta düşük kurun enflasyonla mücadelede sağladığı faydanın da sonuna yaklaşılmış gibi.
Gıda fiyatlarının hem içeride hem de dışarıda yüksek seyretmesi (her ne kadar bir kaç haftaya kadar sera domatesi piyasalara gelip fiyatları bir parça düşürecekse de), et fiyatlarındaki aşağı yöndeki katılık (yani düşmüyor olması) yeni yapısal önlemlere ihtiyaç duyulduğunu ortaya koyuyor.
Sadece tarımsal üretim tarafında değil, enerji konusunda da yurt dışına bağımlılık konusunda yapılması gerekenler. Yoksa Fed’in yeni “paketiyle” ortaya çıkacak yepyeni küresel enflasyon tehlikesi bizi daha da vuracaktır.
Enflasyona endeksli tahvillerde negatif reel faiz!
Dünün, aslında son bir haftanın belki de en ilginç gelişmesi enflasyona endeksli kısa vadeli (15 Şubat 2012 vadeli) tahvillerde (TÜFEKS) negatif reel faiz bölgesine geçildi!
İki hafta önce ABD’de de TÜFEKS’lerde tarihinde ilk kez negatif reel faiz bölgesine geçilmişti. Şimdi de sıra bizde.
Bu bonolar 6 ayda bir faiz ödüyorlar. Bu faizler enflasyona endeksli. Bir de üzerinde “reel faiz” var. Bahse konu olan 2012 vadeli bonoda reel faiz altı ay için 500 baz puan (yani yüzde 5). Altı aylık enflasyon üzerine yüzde 5 eklenerek bulunan faiz ödeniyor. Cari enflasyon ve faiz seviyelerinde bu bonoların fiyatları öylesine yükseldi ki, reel getirileri (cari enflasyon seviyesinin vade sonuna kadar devam edeceği varsayımı altında) eksiye döndü.
Eksi reel faiz ne demek?
Bu fiyatlardan bonoları alanların iki varsayımları var. Bunlardan ilki enflasyonun önümüzdeki aylarda artmaya devam edecek. İkincisi ise aynı dönemde Merkez Bankası’nın politika faizlerinin değişmeyeceği, değişse bile enflasyonun altında artacağı şeklinde.
Aksi takdirde neden alsınlar ki?
Bono fiyatlamaları, önümüzdeki dönemde enflasyonist beklentileri de harekete geçirecek olur ise Merkez Bankası’nın işi iyiden iyiye zorlaşacağa benzer.