Şampiy10
Magazin
Gündem

Düzeltme mi ‘aksak W’ mi?

.

ABONE OL
Vatan Haber

Piyasalarda Yunanistan krizi tartışılırken aslında AB’nin ve özellikle de euronun geleceği masaya yatırılıyor. 2008 krizi sonrası oluşan zarar bireyler ya da şirketler yerine kamuya yükselenince; bu kez borçları ve borçluluk oranları aşırı artan ülkelerin borçlarını çevirebilme endişeleri ortaya çıktı. Kazakistan, İzlanda, Ukrayna, Dubai, Yunanistan derken İspanya ve Portekiz “potaya girdi”.

Alman Bundesbank’ın güçlü başkanı ve Trichet’den sonra Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) başkan adayı Axel Weber’in ve IMF Başkanı Strauss-Kahn’ın Yunanistan’daki problemin diğer AB ülkelerine sıçraması olasılığı var demesi gelinen noktanın ciddiyetini bir kez daha ortaya koydu. AB’deki kredi ve bono piyasasındaki sorunların artması, 110 milyar euroluk Yunan paketinin bile buna bir çare ol(a)maması Avrupa Merkez Bankası’nın devreye girmesi taleplerini gündeme getirdi. ECB ya piyasaya ek para versin, ya da bonoları satın alsın talepleri dile getirilmeye başladı. Önceki günkü toplantı sonrası ECB Başkanı Trichet’nin bono alımı ya da benzeri bir önlemin tartışılmadığını açıklaması piyasaları endişeye sevketti.

Piyasaların gerginliğin arttığı bir anda ABD’de piyasalarının “tombul parmak” (bilgisayarlara emir girişinde hata yapılması) ya da elektronik alım satım sistemlerindeki “arızalar” nedeniyle yüzde 10’a yaklaşan düşüş haberi olayın tuzu biberi oldu. Her ne kadar gün sonunda kayıp yüzde 3.5 civarına gerilese de bir kere kulaklara kar suyu kaçtı. Nitekim dün hem volatilite hem de kayıplar devam etti.

Mesele sadece hatalı emir girişinden kaynaklanmış olsaydı ve diğer piyasalar sağlıklı olsaydı sizce ABD piyasalarındaki düşüş bu kadar etkili olabilirmiydi?

Ekonomi yeterince toparlanmış, sağlığına kavuşmuş olsaydı hiç değilse başta petrol olmak üzere emtia fiyatları cari seviyelerini korumaz mıydı? Koruyamadılar!

Tüm piyasaların bir gözünün ABD’de olması mantıklı. Ancak önceki günkü satış dalgası sonrası emtia, döviz ve tahvil piyasalarının kriz benzeri bir dalgaya kapılması, derinliğin kaybolması ve endişe endeksi VIX’in hızla artmış olması son hareketin basit bir düzeltme olmadığını gösteriyor. Hareketlerin şiddetine bakıldığında, piyasaların diken üstünde oturduğu yükselişlerde varılan seviyelere çok da güvenilmediği anlaşılıyor.

Bu hareket daha devam edecek görünüyor. İşin kötüsü, piyasalardaki güven bunalımı daha da artacak olur ise, bu kez faizleri indirmek, piyasalara ek likidite vermek gibi seçeneklerde işe yaramayacak. Zira faizler zaten olabileceği en düşük seviyede, diğer yandan merkez bankaları henüz daha muslukları kapatmış bile değiller. Yükselişleri destekleyen tüm unsurlar halen daha piyasalarda hüküm sürüyor. Buna rağmen gelen satışların makul sayılabilecek bir kâr realizasyonundan daha sert olması geçtiğimiz yıl tartışılan “W” şeklinde bir hareketi akıllara getiriyor. Belki bizim de dahil olduğumuz gelişmekte olan ülkeler için değil ama, gelişmiş ülkeler için böylesi bir risk mevcut.

Benim beklentim, tam bir W olmasa da ikinci V’si daha küçük bir W yaşanabileceği yönünde. Bu beklentiyi destekleyen unsurlar yok değil. Bir yandan AB krizi çok kötü yönetirken, diğer yandan ne ABD ne de AB benzeri bir krizin ortaya çıkmaması için herhangi bir radikal adım atmış değiller.

Dışarıdaki gerilim arttıkça da bunun iç piyasalara yansıması mutlaka olacaktır.

Her ne kadar Türkiye olarak kısa vadede olası sorunlardan “bağışık” olsak da, orta vadede en büyük ticaret partnerimiz olan AB’nin sıkıntısı bizi de olumsuz etkileyecektir. Özellikle reel sektörün bu konudaki gelişmeleri dikkatle izlemesinde fayda var.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Borsalar toparlanır mı?
  2. Merkez Bankası beklemeli mi?
  3. Brunson rallisi yaşanacak mı?
  4. ABD tahvilleri bizi nasıl etkiler?
  5. Papatya falı gibi...
  6. Enflasyon kritik
  7. YEPyeni hedefleri 12’den vurur mu?
  8. Yeni OVP piyasaya güven verecek mi?
  9. Faizi dengeleyici adım geldi
  10. Merkez ne yaparsa Dolar/TL ne olur?

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.