Dolarda çıkış sürecek mi?
.
Hafta sonuna doğru ya da önümüzdeki hafta içinde; daha önceleri belirttiğim 1.8350-1.8680 bandının görülme ihtimali yüksek... Haftanın ilk günlerinde 1.77’nin altına, hatta 1.7530 seviyelerine kadar devam edebilecek küçük bir “düzeltme” hareketine şahit olabiliriz.
ABD borsa endekslerinde haftanın son gününde “yeni dip” görüldü. Aslında bu durum artık vakai adiyeden oldu. Yıl başından bu yana geçen dokuz haftanın sekizinde “yeni dip” görüldü. bir başka deyişle, ABD borsaları “yeni dip yorgunu” oldular. Tabii ki ABD’deki bu gelişmeler bizim piyasalarımızı da doğrudan etkiliyor. IMKB’de görmesek de dolar/TL kurlarında bu etkileri görüyoruz.
Yine mi “yeni dip”?
İMKB de yılbaşından bu yana geçen dokuz haftanın yedisinde, haftayı düşüşle kapatmış! “Yeni dip görme” konusunda İMKB “dirayetli” bir tavır sergiliyor. Her ne kadar bu tavır ‘ileride başına dert açacak’ olsa da, şimdilik kaydıyla morallerin hızlı bozulmasını engelliyor!
Geçtiğimiz Cuma günü Dow Jones Endeksi’nde (DJI) 6.469 ile yeni dipler görüldü. Ancak DJI; son 30 dakikadaki 177 puanlık artışla, günü 32 puanlık “sınırlı” bir yükselişle kapatması, Nasdaq Endeksi’nin günü düşüşle kapatması “yeni dip yorgunluğunun” daha da uzayabileceği izlenimini uyandırıyor.
Geçtiğimiz Pazartesi günü “bu hafta ne olabilir” kapsamındaki yazımda; ABD piyasalarında “nihai diplerin” görülebileceğini yazmıştım. “Dip” kısmı tuttu da, nihai dip kısmı tutmadı! Cuma günkü seyir; gün içindeki diplerin, nihai dip ol(a)mayabileceği izlenimini uyandırdı. Her ne kadar 6.850-7.200 bandının aşağı kırılmasından sonra 6.500’ü bir sonraki hedef olarak belirtmiş olmama ve bu seviyenin “tutmasına” rağmen nihai dip görüldü demek (ne yazık ki) hayli zor.
Parite yol gösterici olacak!
Geçen hafta başındaki yazımda “...eğer euro/dolar paritesinde 1.30’lar aşılamaz ise dolar/TL’de yeniden 1.75 seviyesinin test edilme ihtimali artacaktır ki, 2001’den bu yana gelen bu seviye çok önemli. Günlük, hele ki haftalık bazda aşılması 1.80’lerin üzerini gündeme getirecektir. Bu da Türkiye’de bambaşka bir sayfanın açılması demektir” diye yazmıştım. Nitekim paritede 1.25-1.26 bandında kalınması, 1.7525’in aşılması dolar/TL kurlarını 1.7950 alım seviyelerine kadar getirdi, 1.80’e ramak kaldı.
İngiltere ve AB’nin “devletleştirme yaklaşımında” (biz son 15 yılda hep özelleştirme konuşmuyormuyduk?...!) daha hızlı hareket ediyor olması euronun değer kazanması ihtimalini arttırıyor. Euro/dolar peritesinde 1.2725’in üzerine çıkılması, özellikle de 1.2850’nin üzerinde bir günlük kapanış olması 1.30’lu rakamları görülme ihtimalini güçlendiriyor.
Hem paritedeki bu hareket, hem de diğer “gergin” gelişmekte olan ülke para birimlerindeki “gerginliğin hafiflemesi” bu haftanın ilk günlerinde TL’nin bir miktar değer kazanmasına yardımcı olabilir.
Hafta sonuna doğru ya da önümüzdeki hafta içinde; daha önceleri belirttiğim 1.8350-1.8680 bandının görülme ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyorum.
Yine de haftanın ilk günlerinde 1.77’nin altına, hatta 1.7530 seviyelerine kadar devam edebilecek küçük bir “düzeltme” hareketine şahit olabiliriz.
Kurun falına bakmak isteyen ‘won’u izlesin
Elinde imkân olanlar, haftaya başlarken neler olabileceğini, G.Kore Wonu’na bakarak tahmin edebilirler... Haftayı 1.545 seviyelerinden kapatan wonun bu seviyenin altında kapanması durumunda TL kurlarında da gevşeme olacaktır. Hele ki 1.520’nin altına inilmişse dolar/TL’de 1.75’lerin ihtimali daha da artacaktır.
‘Neden won?’ derseniz...
Sadece “saat farkından”...
Yoksa gelişmekte olan ülke para birimlerinin “yok aslında birbirlerinden farkları”...
Lloyds’un devletleştirilmesi aslında çok iyi haber!
İngiltere’den gelen Llyods Bank’ın (ve de HBOS’un) devletleştirilmesi aslına bakarsanız “çok iyi haber”. İki sebepten dolayı:
İlki İngiltere’nin, bir tür Fed’in “deney laboratuvarı” olması. Genelde; faiz indirimleri olsun, yeni ekonomik kararlar olsun ilk olarak İngiltere’de devreye girer. Gelen tepkiler olumluysa, ABD tarafından da uygulamaya alınırlar. Bu konuda aralarında bir anlaşma var mı, yoksa İngilizler ABD’lilerden daha mı “akıllı” bunu bilemiyorum. Ancak son 10-15 yıldaki gözlemlerim bunu söylüyor.
İkinci sebebe gelince; bu krizin nihayetinde “devletleştirmenin” gündeme geleceğini ve bir anlamda da “tek çözümün” bu olacağına değinmiş, hatta ısrar etmiştim. Nihayet bunun “devreye alınmış” olması “çözümün ufukta göründüğü” izlenimini uyandırıyor. ABD piyasalarında yeni dipler görülse bile; bu haftanın açıldığı seviyelerden kapatması, İngiltere’nin “devletleştirme” çözümünün piyasalarca “kabul gördüğünü” göstermesi açısından iyi bir gösterge olacaktır.