Dolar nasıl hareket edecek?
.
Merkez Bankası dünkü PPK toplantısında borç alma ve borç verme faizlerini 100 baz puan indirdi. Küresel kriz, düşmeye devam eden emtia fiyatları ve ekonomideki daralma gibi “olağan sebeplerle” faiz indirimine gidilmiş. Her ne kadar başta petrol olmak üzere emtia fiyatları yeniden yükselmeye başladı. Brent petrolü dün yeniden 50 doların üzerine çıktı.
Sadece MB mi? Önceki gün Fed’in de bonkörlüğü üzerindeydi. Artık “Helikopter Ben” olarak anılan Fed Başkanı Bernanke; Fed’in bilançosunu 1.150 milyar dolar daha büyütmeye karar vermiş. Bunun 300 milyar dolarlık kısmı uzun vadeli devlet tahvillerini, kalan kısmı da Fannie ve Freddie kardeşlerin çıkardıkları konut kredilerine dayalı sorunlu menkul kıymetleri alınmasında kullanılacakmış.
Sanki tüm bu yaşadığımız kriz “para bolluğundan” olmamış gibi, piyasalara bol kepçeden para verilmeye, faizler indirilmeye devam ediliyor. Yeterki piyasalar “toparlansın”. IMF de G-20 öncesi hazırladığı çalışmada toksik varlıkların temizlenmesi için “kararlı bir plan” oluşturulmasını isterken, merkez bankalarının piyasaları likit tutmalarının önemi vurgulanmış. Bir anlamda merkez bankalarının “bonkörlüğünü” IMF de onaylıyor.
Piyasalar “bol ve ucuz” para verilmesi, kredi mekanizmalarını çalıştırabiliyor mu? Görünen o ki hayır. Varlık fiyatlarının sınırlı da olsa toparlanmasına yardımcı olsa da kurlardaki dalgalanmayı artırıyor. Fed’in kararıyla dolar/euro kurları bir gün içinde 1.29’dan 1.35’in üzerine çıkabiliyor. Fed’in sisteme 1 trilyon dolardan fazla likidite vereceğini açıklaması tabii ki doların değerini düşürüyor. Bu volatilitenin çok da önemli bir yan etkisi oluyor. Kimse “fiyat yapamıyor”. Kim neye göre parite hesaplayacak, neye göre üretecek, neye göre satacak? Bu durum sistemdeki çarkların biraz daha “ağır dönmesine” neden oluyor.
Benzer bir durum bizim piyasalarımız için de geçerli. MB’nin 100 baz puandan bile fazla faiz indirebileceğini; yabancıların faiz cazibesi azalan TL’den çıkacağını düşünenler son iki günde dolar kurunun 1.70’lerin üzerinde kalmasına neden oldular. Dolar kurları yüksek kalınca, paritenin etkisiyle son iki günde euro/TL kurunda yüzde altı civarında bir yükseliş oldu.
Bizde de “fiyat yapma” sorunu ortaya çıktı.
Son iki günde doların değer kaybetmesiyle diğer gelişmekte olan ülke para birimleri değer kazanırken; MB’nin faiz kararındaki belirsizlik nedeniyle TL bundan yararlanamadı. İlk aşamada kararın netleşmesiyle TL de dolar karşısında bir miktar değer kazanacaktır. Paritenin 1.35’in üzerinde kalmasıyla, dolar/TL kurlarında yeniden 1.6740 seviyesine kadar inilmesi de söz konusu olacaktır.