Şampiy10
Magazin
Gündem

Dolar kalesine vuran vurana

.

ABONE OL
Vatan Haber

İkinci Dünya Savaşı’na kadar “üzerinde güneş batmayan ülke: İngiltere”nin para birimi sterlin ülkelerin rezerv parasıydı. Servetler sterline göre hesaplıyordu. İkinci Dünya Savaşı, ardından parasal genişleme konusunda sıkışan Amerika’nın Bretton Woods sonrasında altın standardını terk etmesi ve ABD Doları’nın yıldızı yükseltti. O dönemde vücut bulan IMF, Dünya Bankası ile Birleşmiş Milletler ve Dünya Ticaret Örgütü gibi organizasyonların da yardımıyla küresel ticaret ve finans sistemi dolar üzerinde inşa edilmeye başlandı.

21. yüzyılın başına kadar da bu durum başarıyla devam etti. Yüzyılın başındaki 11 Eylül saldırısı ile dolar ilk darbeyi aldı. Kimse ABD’nin kalbi sayılan New York’a böylesi bir darbe indirilebileceğini düşünmüyordu. ABD’nin güvenlik sistemi ilk kez sorgulanır olmuştu. 2005-2007 yılları arasında yaşanan “Büyük Emtia Spekülasyonu” sırasında başta İran ve Libya olmak üzere ülkeler mallarını dolardan farklı para birimleriyle satmaktan söz etmeye başladılar.

Dolara olan güvenin kaybolması, başta euro olmak üzere dolar dışındaki diğer para birimlerinin; hatta ruble ve TL’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülke para birimlerinin; değer kazanmasına sebep oldu.

Doların (tıpkı 20. yüzyılın başında sterlinin olduğu gibi) “sarsılmaz diye düşünülen” hükümranlığından şüphe duyulmaya başlandı. Başta BRIC ülkeleri; Brezilya, Rusya, Hindistan ve özellikle de Çin olmak üzere ulusal rezervlerin çeşitlendirilmesinden söz edilir oldu. Çin son yapılan G-20 toplantısı öncesinde IMF’nin “Özel Çekme Hakkı-SDR” benzeri bir rezerv para birimi oluşturulması fikrini gündeme getirdi. ABD’nin üstün çabaları ve tam da o günlere denk gelen (?) Sincan Uygur Özerk bölgesindeki olayların da etkisiyle Çin bu önerisini şimdilik buzdolabına koymuş görünüyor.

Çin şimdilik önerisini dondursa da doların kalesine yapılan saldırılara her gün bir yenisi ekleniyor. Son atak ABD’nin müzmin muhalifi İran’dan geldi. İran Cumhurbaşkanı, “Petrol İstikrar Fonu”ndaki değişik kaynaklara göre 50-80 milyar dolar olduğu söylenen ve İran’ın uluslararası rezervlerinin önemli bir kısmını oluşturan tutarın euroya geçirilmesi talimatını vermiş. (Belki de geçen hafta paritenin 1.4650’yi kırıp, 1.4764’e yükselmesinde bu kararın payı vardır.)

Kritik soru; tüm bu “saldırılar” başarılı olur da dolar dünyanın rezerv parası olma vasfını kaybeder mi? Bu kriz sonrasında da 1944’teki gibi yeni bir dünya düzeni kurulacaksa cevap büyük olasılıkla evet. Ancak görünen o ki başta ABD ve AB olmak üzere gelişmiş ülkelerin hiç de böyle bir niyetleri yok.

Bu nedenle de kısa vadede doların yerine başka bir rezerv para konulması kolay değil. Varolan üretim kapasitesi problemi ve dünya ekonomisinin büyüklüğü nedeniyle de altının bu görevi üstlenmesi de söz konusu değil. Benim tahminim; önümüzde 5-10 yıllık süreçte “saat aralıklarıyla uyumlu bölgesel/kıtasal para birimlerinin” doların rezerv para olma özelliğini paylaşmaları. Doların yanı sıra, bizim de bulunduğumuz zaman diliminde euro, doğuda da büyük olasılıkla yuan önde gelen para birimleri olacaktır. Ekonomik gücü arttıkça belki ruble, rupi ya da real gibi gibi lokal para birimleri de çoklu ülkeler tarafından muteber kabul edilebilecektir.

O günlere daha var. Önümüzdeki günlerde krizin hafiflemesiyle Fed bilançosunu toparlamaya başlayacaktır. Bu da doların yavaş yavaş toparlanmasına, kaybetmiş olduğu mevzilerin bir kısmını geri kazanamasına yardımcı olacaktır. Dolar endeksi de bu konuda orta vadeli ipuçları vermeye başladı.

Yazarın Diğer Yazıları

  1. Borsalar toparlanır mı?
  2. Merkez Bankası beklemeli mi?
  3. Brunson rallisi yaşanacak mı?
  4. ABD tahvilleri bizi nasıl etkiler?
  5. Papatya falı gibi...
  6. Enflasyon kritik
  7. YEPyeni hedefleri 12’den vurur mu?
  8. Yeni OVP piyasaya güven verecek mi?
  9. Faizi dengeleyici adım geldi
  10. Merkez ne yaparsa Dolar/TL ne olur?

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.