Dananın kuyruğu bugün kopabilir!
.
Siz bu yazıyı okuduğunuzda çok büyük ihtimalle Yunanistan’ın “borç takası” ihalesinin sonuçları açıklanmış olacak. 105 milyar euroya varan bir borcun “silinebilmesi” için kamu kurumu niteliği taşımayan özel kişi ve kurumların alacaklarının yüzde 70’ini aşan bir oranından vaz geçmiş olmaları gerekiyor. Üstelik de vazgeçenlerin oranının yüzde 75’i aşması gerekiyor (Bazı yorumlar yüzde 50’nin yeterli olabileceği yönünde).
Peki geriye kalan yüzde 25 katılmazsa ne olacak? O da düşünülmüş durumda ve onlarda “kurunun yanında yanan yaşlar” misali “mecburen” bu takasa katılacak. Adına da “kollektif hareket maddesi (Collevtive Action Clouse - CAC)” deniyor. Dün akşam bu yazı yazıldığı sırada takasa katılacaklarını bildirenlerin oranı yüzde 60 civarındaydı. Hafta başında oranın yüzde 76’ya kadar çıktığı dedikoduları çıkmıştı ve piyasaların toparlamasına yardımcı olmuştu! (Fed’in bilançosunu büyütmeden yeni bir parasal “kolaylaştırma” yapacağı da yükselişi getirdi ama bunun ne menem bir şey olacağı netleşmediğinden yükseliş daha çok son sert düşüşlerin bir düzeltmesi olarak kaldı!)
Sonuçların TSİ 08.00 itibariyle Yunan Maliye Bakanlığı’nın web sitesinde açıklanacağı duyuruldu. Meselenin 20 Mart’taki 14.5 milyar euroluk itfa öncesinde sonuçlandırılmış olması gerekiyor. Aslında iş, bugüne kadar bile kalmamalıydı. Ancak alacaklıların ayak diremeleri, doğal olarak “hayli gönülsüz” olmaları süreci bu kadar uzattı. Kaldı ki makul bir anlaşma olsaydı herkes son günü mü beklerdi?
Piyasalar takasta herhangi bir sorun çıkabileceğini hiç bir zaman fiyatlamadılar. Haftanın ilk yarısında bir ara keyifler kaçsa da ‘nasılsa hallolacak’ denilerek kısa sürede toparlandı piyasalar.
Ancak, mesele sadece kabul edenlerin yüzde 75’i aşmasıyla da çözülemeyecek gibi. Ülkedeki 4 tane emeklilik fonu takasa katılmayacaklarını açıklamışlar. CAC işletilirse, en azından fonun pay sahiplerine ‘Biz yapmadık, bize zorla yaptırıldı’ diyebilecekler. Diğer yandan da bu fonlar değilse bile yurtdışındaki yatırım fonlarının şimdiden dava açmaya hazırlandıkları haberleri geliyor. Kaldı ki 10 milyar euroluk bono İngiliz kanunlarına göre çıkarılmış. Bunların hukuki alt yapısı Yunan kanunlarına göre çıkarılmışlardan farklı ve çok daha farklı mahkeme süreçleri işleyebilecek. Şimdilik bu konuya kimse kafayı takmıyor. Draghi’de Avrupa Merkez Bankası’nın “faizleri değiştirmediğini” açıkladığı basın toplantısında neredeyse bu konuyu “yok varsaymış” durumda.
Diyelim ki “takas” şu veya bu şekilde halloldu. İşsizliğin yüzde 21, her iki gençten birinin işsiz olduğu bir ülke nasıl toparlanacak da “yeniden yapılandırılan” borçlarını ödeyebilecek. Hem de bu kadar çok kemer sıkma önlemi alınmışken. Benim kanaatim ödenemeyeceği ve önümüzdeki 18 ay içinde (bunu not alın isterseniz) komşunun yeniden yapılandırılmış borçlarının, yeniden yapılandırılacağı yönünde .
Asıl kıyamet takasın gerçekleş(e)memesi durumunda kopacak. Olacağını sanmıyorum. Ancak böyle bir açıklama gelecek olur ise ortalıktaki toz dumandan göz gözü görmeyecektir. AB borsaları başta olmak üzere tüm varlık piyasalarında sert düşüşler (altın/gümüş hariç), euronun da dolar karşısında hızla değer kaybettiğine şahit olabiliriz. Asıl büyük darbeyi kredi risk sigortası (Credit Default Swap-CDS) piyasası alacaktır. Bu piyasanın bugüne kadarki “en büyük çöküşü” olarak tarihe geçebilir.
Dedim ya dananın kuyruğu bugün kopabilir. Yine de “büyük abiler” dananın kuyruğunu yerinde tutabilmek için dün gece çok çalışmış olabilirler.