Cazip faiz = kolay borçlanma
Geçen Cuma açıklanan ve beklentilerin altında gelen enflasyon rakamları ‘coşkuyla’ karşılanmıştı
Geçen Cuma açıklanan ve beklentilerin altında gelen enflasyon rakamları ‘coşkuyla’ karşılanmıştı. Dünya piyasalarında, özellikle ABD’de Salı günü yapılan seçimlere girilirken “oluşan” iyi havadan, tüm gelişmekte olan ülke piyasaları gibi biz de nasibimizi aldık. İyimser havanın oluşmasında ABD’deki seçim için yaratılan “yumuşak” atmosferin yanı sıra, Japonya’dan gelmesi beklenen faiz artışlarının ertelenmesi de etkili oldu.
Bu durumdan yararlanmak isteyenler Hazine’nin ihraç ettiği tahvillerden almak için adeta “kuyruğa girdi”. Cuma günü gelen satışlarla düşen dolar kurları da cesaretleri iyiden iyiye artırmıştı. Hazine; ihaleler öncesinde “ortalamadan alırım” diyenlerin verdikleri ROT tekliflerinin tamamını karşılamış olsaydı 8.3’lük itfasının fazlasını karşılayabilecekti. Ancak daha önceki ihalelerde de olduğu gibi, normal bir ihale süreci yaşanması ve sağlıklı bir ihale ortalaması oluşabilmesi için sınırlı ROT satışı yaptı. Yeniden ihracı yapılan 13 Ağustos 2008 vadeli 664 günlük tahvile gelen 8.755 milyon YTL’lik ROT talebinin sadece yüzde 30’luk kısmı Hazine tarafından karşılanırken 2,626.8 milyonluk satış gerçekleşti. Bu kağıdın ihalesinde ise 6.5 milyar talebe karşın; 1.8 milyarlık (nominal) satış, yüzde 20.89 bileşik seviyesinden gerçekleşti. Böylelikle iki ihaleye gelen talebin yaklaşık yüzde 27.7’si karşılanmış oldu.
YTL’deki cazip faiz başta yabancı yatırımcılar olmak üzere hemen herkesi cezbediyor. MB Başkanı Sn. Yılmaz’ın “Ekim ayı enflasyonu olumlu algılandı ama ileriye dönük çok fazla bilgi yok” şeklindeki yorumuna rağmen ihalelere talep “aşırı” oldu. Hem reel faiz seviyemiz yüksek, hem de MB’den bu seviyelerin devam edeceğine dair sürekli mesajlar geliyor. Gerek enflasyon “mektubunda” gerekse de Sn. Yılmaz tarafından değişik vesilelerle; seçimlerden ve hükümet uygulamalarından kaynaklanan riskleri bertaraf edebilmek için yine faiz silahı kullanılacağı net olarak ortaya konuyor. Yani enflasyon hedefine sadece ve sadece yüksek faiz ve düşük kur ile varılmaya çalışılacak. Hal böyle olunca da YTL’ye rağbet artıyor, kimse fazla döviz bulundurmak istemiyor. Kurlar geriledikçe cari açık ‘sıçrıyor’. Açık geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 59.6’lık artış gösteriyor ve 25.33 milyar dolar ile “zirve” yapıyor. Tam da bu ortamda MB döviz almak zorunda kalacağını açıklıyor.
Zorlu bir denklemle karşı karşıyayız. En azından yılbaşına kadar da bu denklemle yaşamaya devam edeceğiz görünüyor. Kimse “yürüyen tekere çomak sokmak” istemiyor.
Sonrası için şimdilik yer kalmadı!