Brezilya’da IMF kaçıncı defa alınmış?
.
Başbakanın 30 Aralık ve 11 Ocak açıklamalarını tek sayarsak piyasalar 8’inci kez IMF anlaşması yapılacağı haberini satın aldılar. Mayıs 2008’de biten son anlaşmadan bu yana ha bugün yapıldı ha yarın yapılacak derken; hem finansal piyasalar hem de hükümet IMF anlaşmasından sonuna kadar “yapılmışcasına faydalandılar”.
“Anlaşma havucu” adeta altın yumurtlayan tavuk gibiydi. Şimdi hükümet neden bu tavuğu kesmeye karar verdi bilinmiyor. Herhalde tavuğun bundan sonraki altın üretiminin verimli ol(a)mayacağına karar verildi. Yine de “altın yumurtlayan tavuk” bugüne kadar da çok işe yaradı. Baksanıza İMKB’yi geçen yılın en iyi performans gösteren 5’inci borsası yaptı. 28 Aralık’ta Vatan’da yayınlanan listede bir başka ülke daha dikkatimi çekti: 7. sıradaki Brezilya. Nedeni aslında grafikte görülüyor. 2009 Mart başından bu yana her iki ülkenin borsa performansları birbirine inanılmaz yakın seyretmiş!
Çok değil 5-6 sene öncesine kadar birlikte anılıyorduk Brezilya ile... “Eküriydik”!
İki ülke arasında pek çok şey değişti son yıllarda. Brezilya cephesindeki en önemli ve akla ilk gelen değişiklikler; istikrarlı büyümesi, enerji konsundaki kendine yeterlilik politikası, kendi kıta sahanlıklarında buldukları müthiş petrol yataklarıyla artan petrol ihracatları, benzer şekilde neredeyse tekel oldukları etanol ihracatları ve meşhur BRIC efsanesi... Müthiş bir performans sergiledi Lula da Silva başkanlığında Brezilya.
Fransız Le Monde gazetesi Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva’yı 2009’da dünyada yılın adamı seçmiş. Diplomasi, ticaret, enerji, iklim, göçmenler, uzay ve uyuşturucu gibi bir çok konuda başarılı uygulamalara imza atmış olan “solcu” Lula’nın 2010 yılında resmi görev süresi doluyormuş. Anayasa’yı değiştirerek görev süresini uzatmaya “tenezzül etmeyen”, Putin gibi uzaktan kumandalı başkanlık modelini benimsemeyen Lula’nın izlemiş olduğu bağımsız politikalar Brezilya’nın dünyadaki algılamasını önemli oranda iyileştirdi.
Lula, tüm bunları yaparken IMF’yi de kapı önüne koydu! Artık Brezilya değil IMF’den borç almak, IMF’ye borç verir hale gelmiş durumda. Biz halen daha IMF ile bir anlaşma peşindeyiz.
Brezilya piyasaları değil IMF’yi “satın almak”, kendi bilek güçleriyle bunu yapmış görünüyorlar.
Peki nasıl oluyor da her iki piyasa da eş/benzer bir performans gösteriyorlar diye baktığımızda ilk akla gelen her iki piyasaya da girenlerin benzer yapıdaki fonlar/yatırımcılar olması. Bileşik kaplar misali bu yatırımcılar her iki ülkeyi de benzer görüp piyasalar arasındaki farklılıkları dengeleyerek iki piyasayı da bir arada “götürüyorlar”.
Fonların “düzenleyici” fonksiyonlarını bir yana bıraktığımızda, Brezilya ile bizim aramızdaki farklardan biri; ekonomik büyüme oranlarındaki farklılıklar. Brezilya Lula döneminde istikrarlı olarak her yıl yüzde 3 civarında büyümüş. Aynı dönemde bizim ise yüzde 7 büyüdüğümüz yıllar olduğu gibi, yüzde 6 küçüldüğümüz yıllarda oldu. Bizdeki istikrarsız büyümeye rağmen, hükümetin “piyasa dostu” yaklaşımları, bölgemizde artan önemimiz(!) ve de vaat ettiğimiz getiri oranları bize olan ilginin hep taze kalmasını sağladı. Belki de bu sayede en az Brezilya kadar iyi bir performans göstermişiz.
Kısa vadede yine Brezilya’yı yakalasak da uzun vadede aynı performansı göstermemiz hayli zor görünüyor. Tıpkı 1950’lerde İspanya ve Güney Kore ile bir arada anılan Türkiye’nin geride kalması gibi 20 yıl sonra da bugünkü Brezilya-Türkiye rekabetinde geride kalmamızı konuşuyor olabiliriz. Ev ödevlerimizi ebeveynlerimiz değil de kendimiz yapmazsak...