Borsada ortağınız devletse, başınız dertte!
.
Biliyorum, seçim haftasına girdik. Piyasalar hafta sonu yapılacak seçimi ve seçim sonuçlarının getireceklerini bekliyor. Arjantin, IMF, Portekiz, Rusya, Suriye-Irak gibi yurt dışından, beklentilerden yüksek gelen Temmuz ayı enflasyon verisi gibi içeriden gelen haberlerle “tedirgin” bir bekleyiş hakim. Bu tedirginlik BIST’e düşüş, kur ve faize de yükseliş olarak yansıyor.
Günceli bir süre bir kenara koyalım. Temmuz ayı ile birlikte Borsa İstanbul’da işlem gören şirketlere halka açıklık oranının yüzde 5’in altına düşmesi durumunda, “borsadan çıkma” imkânı veren düzenleme yürürlüğe girdi. Aynı düzenlemede borsa kotundan çıkma, şirketin yeni bir iş alanına girmesi, birleşme, satın alma, emlak alım/satımı gibi SPK tebliğinde tanımlanan “nitelikli işlemler” nedeniyle küçük ortakların ortaklıktan ayrılma koşulları da düzenlendi. “Nitelikli işlemleri” şirketin geleceği için uygun bulmayan küçük ortakların; ortaklıktan ayrılma fiyatı SPK tebliğinde “işlemin ilk defa kamuya açıklandığıtarihten önceki otuz gün içinde borsada oluşan ağırlıklı ortalama fiyatların ortalamasından düşük olmayacak şekilde belirlenir.” denmiş.
Vatan Gazetesi’nde bir süre “köşe komşuluğu” yapma şansını bulduğum milletvekili Aydın Ayaydın bu sürenin 1 yıla çıkarılması için kanun teklifi vermiş . Olası manipülasyonların önüne geçilebilmesi adına makul bir öneri. Bu konuda bir başka öneri de kararın açıklanmasından önceki bir, üç ve altı aylık ortalamalar bakılabilir, en yüksek olanı ortaklıktan ayrılma fiyatı olarak belirlenebilir . Böylelikle küçük yatırımcılar daha fazla korunmuş olur.
Tebliğde bir de “(Ortaklıktan) Ayrılma hakkının doğmadığı haller ” maddesi var ki asıl sorun yaratan konu lardan biri de bence bu madde. Bu başlığın b) maddesine göre “Yönetim kontrolünün bir kamu kurumunda olduğu halka açık ortaklıklarcayapılan işlemlerde” ortaklıktan ayrılma şansınız yok! “Devletimiz her şeyin doğrusunu bilir” diyorsanız mesele yok. Ancak her zaman da doğrusunu yapmadığını veya yapmayacağını düşünüyorsanız hakim ortağın “devlet” olduğu ortaklıktan; isteseniz de; ayrılamıyorsunuz. Ya kaderinize razı olacak bekleyeceksiniz, ya da devletin aldığı kararı beğenmiyorsanız ve piyasa da bu kararı hatalı buluyorsa elinizdeki hisseleri zararına satacaksınız!
Uluslararası Finans Merkezi olacaksak; kamuya sağlanan bu ayrıcalığın da değişmesi gerekir. Aydın Ayaydın’ın teklifine bu da eklenebilir!
Finansal piyasalarımız sığ diyoruz, finansal ürün çeşitliliğimiz, uluslararası piyasalara entegrasyonumuz zayıf diyoruz ama bu konuda çok da fazla şey yapmıyoruz. Bu konuda bir eleştiri de Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasası’na (VİOP)...
VİOP, sırtını işlem hacminin neredeyse yüzde 95’in oluşturan Endeks 30 yakın vade kontratlarına dayamış durumda. Bir buçuk yıl önce işleme açılan hisse vadeli ve opsiyonlar tarafında işlem hacmi neredeyse sıfıra yakın ve bu konuda herhangi bir çabaya şahit olmuyoruz. Piyasaların oynaklığının arttığı bugünlerde yatırımcıların ihtiyaç duyacağı bu piyasaların “sağlıklı” çalışması bir “Finans merkezi” için elzem!
Yerim bitti, VİOP konusuna yeniden döneceğim!