Bir garip ayrışma?
.
Önceki gün Fed faizleri değiştirmedi. Haziran ayı sonunda bitecek olan II.Bedava Para Paketinin (BPP) yerini alacak bir III.BPP’den bahsetmedi. Sadece ulaşılan bilanço büyüklüğünü koruyacaklarını zira arzulanan büyüme seviyelerine ulaşılamadığını söyledi. Yine bedava para bekleyen piyasalar az da olsa hayal kırıklığına uğradı.
Dün açıklanan ABD verileri sonrasında satış hızlandı. İşsizlik başvurularındaki artışın sürmesi, ikinci el konut satışlarının beklentileri karşılamıyor olması ama hepsinden daha önemlisi piyasaları yukarı götürecek para, iştah ve beklenti azaldığından küresel piyasalara ciddi bir satış dalgası geldi. Bu yazı yazıldığı sırada Dow Jones Endeksi yüzde 1.6, DAX yüzde 1.8 gerilerken asıl darbeyi emtia piyasaları aldı: Brent petrolü yüzde 4.7, altın yüzde 1.8, gümüş yüzde 3.1 gerilemişti.
Dışarıda bunlar olurken içeride Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun faiz kararı açıklandı. PPK politika faizlerini aynı bırakırken, zorunlu karşılıklarda da bir değişikliğe gitmedi. Sadece faizler ve karşılıklar aynı kalmadı, Merkez Bankası’nın “söylemi” de neredeyse aynı kaldı. Son gelişmelerden belirgin bir rahatsızlık duyulduğuna dair herhangi bir “renk” vermiş değil. BDDK’nın attığı adımların politkalarına katkı yapacağından dem vurulurken, Mayıs ayında sıçrama gösteren işlenmemiş gıda fiyatlarının Haziran’da belirgin bir düşüş göstereceği tahmin i eklenmiş. Her ne kadar her hafta semt pazarına giden ve özellikle geçen haftaki fiyatları gören birisi olarak ben buna katılmıyor olsam da bu tahminden MB’nin faizleri değiştirmemek için kendince iyi bir dayanağı olduğu anlamı çıkarılabilir.
Dünün asıl ilginç gelişmesi, küresel hisse senedi ve emtia piyasalarındaki onca olumsuz havaya, dolar/TL kurlarının 1.6185’i de kırarak 1.6345’lere, gösterge bono bileşik faizlerinin yüzde 9.29 seviyelerine kadar yükselmesine rağmen İMKB’nin “olumlu” ayrışmasıydı!
Üstelik de bu “pozitif ayrışma” seçime girmesinde bir sakınca bulunmayan ancak milletvekili seçilince “sakıncalı” hale gelen Hatip Dicle meselesinden sonra BDP’li “bağımsızların” Meclis’e gelmeyeceklerini açıkladıkları, Haberal ve Özkan’ın tutukluluk hallerinin devam edeceği haberinin geldiği sıralarda yaşanması ilginçti!
Sırf MB’nin kararı sonrasında, ‘karşılık artışı gelmediyse bankaların bilançolarında daha fazla bozulma olmaz’ söylemiyle bir alım gerçekleştiyse bu ya ciddi bir beklentiyle yapıldı, ya da ilginç bir “cesaret” örneği sergilendi. Özellikle endeksteki ağırlığı fazla olan 2 banka hissesiyle yaşanan bu yükselişin kalıcı olabilmesi, ancak yurtdışında bir toparlanma yaşanmasıyla olabilir. Bu ihtimalin çok da yüksek olmadığını söyleyebilirim.