Bedava paranın sonuna mı gelindi?
.
Görünen o ki; hem ABD Merkez Bankası (Fed) hem de Avrupa Merkez Bankası (ECB) faiz arttırımından daha sık söz eder hale geldiler. Her iki önemli merkez bankası da emtia fiyatlarını ve petroldeki gerginliği görünce enflasyondan dem vuruyorlar.
Her ne kadar her iki ekonomi bölgesi de halen daha “taşıma su ile dönüyor” olsalarda piyasalara verdikleri likidite amaca hizmet etmektense “kendine çalışmayı” tercih etti! Likiditenin kendine çalışması ne demek? Merkez bankaları; klâsik bakış açısıyla; piyasalara verdikleri likiditenin kredi olarak sisteme gireceğini ve ekonomik faaliyetlerin toparlanmasını, işsizliği azaltmasını beklediler. Bu gerçekleşti mi? Hiç gerçekleşseydi Fed “2. Bedava Para Paketi’ni” açar mıydı? Ya da gerçekleşseydi ECB art arda üye ülkelerin (Yunanistan, İrlanda, Portekiz ve bilmediğimiz hangileri...) tahvillerini alır mıydı?
Pekala hal böyleyken merkez bankaları faizleri artırabilir mi? Artırmamak için her yolu deniyorlar. Nitekim dün ECB Başkanı Trichet de enflasyondan dem vurdu, 330 milyonun fiyat istikrarı esastır dedi ama yine de faiz arttırmadı. Belki bir sonraki toplantıda (7 Nisan’daki) artabilir dedi. “Belki”...!
Aslına bakarsanız “bedava para paketleri” amaçlanan hedeflerden çok ortaya çıkan “yan etkileriyle” işleri daha da karıştırıyorlar. Bedava parayı bulan yatırım piyasa katılımcıları bunu kendi reel ekonomilerinin canlanmasından çok, emtia ve hisse senedi piyasalarında kullanınca ortaya tarihi rekorlar çıktı. Altın, gümüş, bakır, tarımsal emtaş ve dolayısyla gıda fiyatları tarihi rekorlarını kırdı. “Bedava para” üretime, istihdama yönelmektense, spekülasyon ve manipülasyona kaydı. Ne Fed ne de ECB buna engel olmak ne kelime başka tarafa bakarak adeta buna çanak tuttular. Gelinen noktada emtia fiyatlarının yarattığı sorunlar; böyle giderse içinden çıkılmaz hale geleceği endişeyle; zapturapt altına alınması gereken seviyelere ulaştı. Ulaştı, ulaşmasına da yine de başka tarafa bakma durumu devam ediyor. ECB’nin dün faiz arttırmaması da bunun bir parçası.
Yine de faizlerde artışın konuşulmaya başlanması, zorlama yöntemlerle erteleniyor olması artık “bedava paranın” sonuna gelindiği anlamına geliyor!
Ha bu ay arttı, ha bir sonraki ay derken, merkez bankaları eliyle de döviz piyasalarında bir volatilite yaratılıyor. Euro düne kadar faizler artacak diye 1.38’lere yükseldi. Dün faizler artmadı ama bir sonraki ay artabilir denince de bu kez 1.3975’lere kadar çıktı, 1.40’a ramak kaldı!
Beklentim bu seviyelerin “zirve seviyeleri” olması. Nisan’a daha çok var diyerek euroda bir miktar kâr realizasyonu gelebilir. Bugün haftalık kapanış olarak önemli! 1.3925’in altında bir kapanış olur ise, önümzüdeki hafta 1.3650’lere kadar bir “düzeltme” görülebilir. Aksi takdirde ise 1.4250 seviyeleri yeni “hedef olacak”. Bu kadar sorunu omuzlarında taşıyan Avrupa’nın para biriminin nasıl değer kazanbildiği de ayrı bir tartışma konusu.
Faiz artışı dediğiniz 25 baz puan... Sonrasnda büyük ihtimalle duracaklardır.
Euro-dolar paritesindeki bu yükselişi tam olarak açıklamaya yetmiyor!