Bankaların birbirine güveni kalmadı Londra’da dolar faizi % 12’ye çıktı
.
FED faizi yüzde 2 iken, gecelik dolar faizleri dün Londra’da yüzde 12’lere kadar çıktı. Bankalararası piyasada faizlerin bu denli yükselmesinin ardında bankaların birbirine güvenmemesi yatıyor. Peki bu ortamda FED’in faiz indirimi işe yarar mı?
Lehman Brothers’ın batışının ardından piyasalardaki sular durulmuyor. Durulacak gibi de gözükmüyor. Nakit sıkışıklığının arttığı Londra’daki para piyasalarında resmi gecelik dolar faizi dün yüzde 12’ye kadar çıktı ve yüzde 6.4375’ten (yıllık bazda) sabitlendi.
Bu seviyeye Ocak ya da Mart ayında bile gelinmemişti. Üstelik o zamanlar ABD Merkez Bankası (FED) henüz faizleri indirmeye başlamamıştı. Şimdi FED faizi yüzde 2 iken, gecelik dolar faizlerinin yüzde 12’lere tırmanması çok önemli bir sorunun ifadesi. Merkez bankalarının hemen hepsi, piyasalara likidite verebilmek için ellerinden gelen herşeyi yaparken, her türlü kuralı “esnetirken” bankalararası piyasada faizlerin bu denli yükselmesinin ardında yatan “güven” sorunudur.
Bankalar birbirine güvenmiyor! Finansal sistemdeki güven problemi aşılabilmiş değil. Bear, Lehman derken Merrill kurtarılıyor. AIG için adeta gün sayılıyor ve piyasalar “kurtuluşu” yine bir faiz indiriminde görüyor.
Dünkü gecelik dolar faizindeki “ani yükseliş” bile bu senaryonun bir parçasıydı. Piyasalar FED’den 25 ya da 50 baz puanlık faiz indirimi istiyor. Bunu “koparabilmek” için de FED’e adeta şantaj yapıyorlar.
İndirim çözüm mü?
Daha öncekiler oldu mu da bu sefer olacak? FED’in faiz kararı her ne olursa olsun, bu faiz indirimi de işe yaramayacak. Tam tersine eğer siz bu yazıyı okuduğunuz sırada FED faizleri piyasa istedi diye indirmişse, olay FED’in yeni bir itibar kaybıyla karşı karşıya kalması anlamına gelecektir. Faiz indirimi yapılmasına rağmen piyasalar toparlanamazsa FED’in elindeki enstrümanlardan ileriye dönük şüphe edilecektir. Dünkü faiz hareketlerinin yanı sıra bir çok önemli olay vardı ancak bunlardan ikisi bence dikkat çekiciydi:
İlki petrolün 90 dolara gerilemesi ve küresel likidite koşullarından etkilenen Rus Borsası’ndaki düşüşün yüzde 16.8’e ulaşması ve işlemlerin durdurulmasıydı.
İkincisi ise ABD 10 yıllık bono getirilerindeki düşüştü. 17 Mart’taki yüzde 3.29 getiri seviyesinin de altına inilerek 3.26 seviyelerine kadar gelindi. Bunun ardındaki en önemli sebep tabii ki “kaliteye kaçış-güvenli limanlara sığınmaydı”. Yüreklere salınmış korku o denli büyük ki kısa zamanda sökülüp atılamayacak.
Piyasalar ne zaman toparlanır
Ancak birkaç iyi haber de yok değil. Bu yazı yazıldığı sıralarda Dow Jones’ta 10.742 ile 15 Temmuz’daki 10.827’nin altına inildi ve 10.600 “hedefime” biraz daha yaklaşıldı. Eh birkaç banka battı. Birkaçı da yolda. Krizde dip henüz görülmedi ancak “dip platoya” yaklaşıldı. Dip platodan kastım, düşüşlerin hız keseceği ve toparlanma için güç toplayacağı bölge. Piyasada yaratılan beklenti, “hele bir dip görülsün, oradan hızla eski zirvelere doğru yükseliş olacağı” yönünde. Hayır böyle bir şey olmayacak! Düşüş her ne kadar hızlı olsa da, yükseliş çok daha uzun zaman alacak. İlk başta hızlı bir toparlanma görülse de yerini daha dingin ve aylara hatta yıllara yayılmış bir yükseliş hareketine bırakacak.