Bankacılar meslekten soğudu!
.
BDDK kredi maliyetlerini yükseltmenin yanı sıra bu düzenlemeyi yaparken aynı zamanda da tüketici kredilerinde artan risklerin bankalara verebileceği zararları kontrol altına almak amacını da göz önüne almışa benziyor. Önce Merkez Bankası, şimdi BDDK. Herkes bankacılara yükleniyor. Gülümhan Gülten, “Bankaları kredilerden soğuttu” diyor, ben işi biraz daha ileri götürüyorum... Alınan önlemler bankacıları “meslekten soğutacak” böyle giderse
Seçim bitti, ekonomiyi “soğutmaya”, cari açığı “daraltmaya” yönelik adımlar atılmaya başlandı. Merkez Bankası zorunlu karşılık artışlarına seçimlerden önce ara vermiş, bunun dışında da yeni bir önlem alınmış değildi. Seçim sonrasındaki ilk önlemler BDDK’dan geldi.
Dünkü Vatan Gazetesi’nde Gülümhan Gülten’in haberinde “... 3 ayrı düzenlemeyle özellikle tüketici kredilerinin bankalara maliyeti artırılırken, bankalar, sermaye yeterliliği rasyosu hesabında yapılan değişiklikle de bir kez daha sıkıştırıldı. BDDK aldığı bir üçüncü önlemle de bankaların yüzde 25 kredi artış sınırlamasına takılmamak için iştirakleri üzerinden ve leasing yoluyla kısıtların kenarından dolaşmasının da önünü kesti. BDDK, finansal kiralama, faktoring ve finansman şirketlerince alacakları için ayrılacak karşılıklara ilişkin usulleri yeniden belirleyerek, bunlar için de kuralları sıkılaştırdı.”
Haberin devamında; “Bazı bankacılar tarafından BDDK’nın dün aldığı “soğutucu” önlemler, “bankaları kredilerden soğuttu” şeklinde yorumlandı. BDDK’nın dün yürürlüğe giren yeni düzenlemelerinin tamamı, yarından itibaren verilen krediler için geçerli olacak. Bu da yıllık bazda tüketici kredilerinin yüzde 1’den fazla zamlanacağı anlamına geliyor” deniyor.
Önlemler gerçekçi değil
BDDK kredi maliyetlerini yükseltmenin yanı sıra bu düzenlemeyi yaparken aynı zamanda da tüketici kredilerinde artan risklerin bankalara verebileceği zararları kontrol altına almak amacını da göz önüne almışa benziyor.
Önce Merkez Bankası, şimdi BDDK. Herkes bankacılara yükleniyor. Gülümhan Gülten, “Bankaları kredilerden soğuttu” diyor, ben işi biraz daha ileri götürüyorum... Alınan önlemler bankacıları “meslekten soğutacak” böyle giderse. Yine para politikası çerçevesinde önlemler alınıyor. Mali politikalara halen daha sıra gel(e)medi. Ne zaman geleceği de belirsiz. Bu önlemlerin ekonomiyi soğutmaya yönelik etkileri mutlaka olacaktır. Ancak bunların kalıcı ve istenen ölçüde olması pek mümkün görünmüyor! Cari açığı azaltmaya/daraltmaya katkısı soğutma amacından da geride kalacaktır. Zira kredi talebini kısarak cari açığı kontrol altına almaya çalışmak, Nasrettin Hoca’nın borçlarını yola diken ekerek takılacak koyunların yünleriyle ödeme hikayesinden bile daha az gerçekçi gibi görünüyor.
Cari açıkla mücadelede ilk adım sorunun temel kaynağına inmekle başlayacak. Bizim cari açık sorunumuz artık iç talep/dış talep meslesinden öteye geçmiş “yapısal” hale gelmiş durumda. Her şeyi bir yana bırakalaım, geçen sene 38 milyar dolalık“enerji” ithal etmişiz. Petrolün geçen sene ortalama fiyatı 85 dolardı. Bu senenin ilk yarısında 115 dolar civarında. Arada 30 dolar fark var. (Enerji ortak hesaplama birimi “varil petrol” olmasından dolayı hesaplama petrol üzerinden...) Her 10 dolarlık artış 4 milyar dolar ek yük getireceği hesabıyla bu seneki toplam fatura 50 milyar dolara çıkacak demektir. Buna bir de yüzde 10’luk ilk yarı büyümesini eklerseniz (ikinci yarıda yüzde 5’e düşse bile) 3.5-4 milyar dolar daha eklemek gerekiyor. İthalata dayalı üretimin yarattığı ek fatura da cabası...
Bu sorun uzun vadeli bir planlamayı gerektiriyor. Cari açık meselesi üstünkörü konuşulup, bu yönüyle hemen hemen hiç derinlemesine tartışılmazken, alınan tek başına para politikasına yönelik önlemler kısa vadeyi bile kurtarmaya yetmiyor. Yetmeyecek! Önce uzun vadeli bir plan ortaya konmalı, sonrasında bu planın sonuçları alınana kadar geçecek zamanı yönetmek için para ve maliye politikalarının bir arada kullanıldığı derli toplu bir paket hazırlanmalı. Bu yapılmadan sadece bankacılık sistemine yüklenmek arzulanan sonuçları vermeyecek, olsa olsa yukarıda da belirttiğim üzere “bankacıları meslekten soğutacaktır”!
Borsanın yükselme çabası
Bu önlemler bu hafta borsayı nasıl etkilecek derseniz...
Haftanın ilk günündeki tepki bankacılık hisseleri açısından olumsuz olacaktır. Ancak bu ve benzeri önlemler (kredi kartlarındaki taksit süresinin kısaltılması, konut kredilerindeki kredi kullandırım oranının yüzde 75’ten 60’a indirilmesi) bir süredir piyasalarda tartışılıyor olduğundan etkisinin sınırlı kalmasına çaba harcanacaktır.
Hatta ilk şok geçtikten sonra İMKB’nin yükselme çabası içine girdiğine bile şahit olabiliriz. Yükselişlerin 63.850 seviyesine kadar devam etmesi mümkün. Ancak borsa için bu hafta önemli bir hafta olacak. Zira muhtemel yükseliş hareketi yaşanmaz ise; ABD borsaları bu hafta için hiç de iyi sinyaller vermiyor (Nasdaq Composite 200 günlük hareketli ortalamanın (HO) altında kapattı geçen haftayı); bu hafta 50 günlük HO, 200 günlük HO’yı aşağı yönde kesebilir (Golden Cross). Bu durum teknik olarak yeni satışları tetikleyebilir.
Bu hareket yakın bir gelecekte yaşanacak! Ancak bu hafta mı yoksa önümüzdeki haftalarda mı onu göreceğiz. Böylesi bir kırılma sonrasında 2-3 Mart tarihleri arasında 58.664 ile 59.428 arasında oluşan “boşluğu” kapatacak bir geri çekilme daha görülecektir.
O zamana kadar kısa vadeli yükselişleri dikkatli “yönetmekte” fayda olan bir haftadayız!