Avrupa için karar haftası
.
Piyasalara Almanya’nın baskısıyla ECB’den para desteği gelmedi. Şimdi sırada Kırım referandumu var. AB’nin ‘Kırım’ı ver, Ukrayna’yı al’ stratejisi nasıl sonuçlanacak? Avrupa için karar haftası olacak.
Putin’in; Obama liderliğindeki Batı dünyasının uyarıları ve özellikle de “yaptırım tehditleri” sonrasında Ukrayna’daki askeri birliklerine “çekil” emrini vermesiyle Ukrayna krizi kısa bir süre için “buzdolabına” konmuştu.
Bu fırsattan istifade varlık piyasaları, geçtiğimiz hafta sakin/yukarı yönlü bir seyir izledi. ABD’de hisse sentleri yukarı giderken, S&P 500 endeksi tarihi zirvelerini yeniledi! Gelişen ülkeler de bundan payını alırken BIST de sınırlı da olsa yükseldi, TL değer kazandı!
İşler zorlaşıyor
Bu hafta seyrin aynı tempoda devam etmesi zor görünüyor. Zira önümüzdeki Pazar günü Kırım’da referandum yapılacak. Rus birliklerinin tam olarak Ukrayna’yı terk etmediği bir ortamda Kırım Parlamentosu, Rusya’ya katılmayı oylayarak kabul etmiş durumda.
Kırım’daki referandumdan Rusya’ya katılma kararı çıkar ise Ukrayna ve Batı bu konuda nasıl bir tavır takınacağı merak konusu. Görünen o ki Avrupa Birliği “Kırım’ı ver, Ukrayna’yı al” stratejisi izliyor. Ancak bu stratejinin beraberinde Rusya’ya yeni katılım taleplerini getirip getirmeyeceği, Kırım’ı aldıktan sonra Rusya’nın bununla yetinip yetinmeyeceği henüz net değil.
Geçtiğimiz haftanın başı kadar piyasaları etkilemeyecek olsa da Kırım’daki referandum; bu hafta piyasaları bir yandan meşgul ederken, diğer yandan da önemli bir verinin açıklanmayacağı bu haftanın yönsüz seyretmesine neden olacak gibi!
Fed umudu bitiyor mu?
Geçtiğimiz Cuma günü ABD’de Tarım Dışı İstihdam (TDİ) verisi açıklandı. Şubat ayında 151 binlik bir artış beklenirken, artış 175 bin olarak açıklandı! Ocak ayı verisi de yukarı yönde revize edildi. Soğuk hava koşullarının ekonomiyi olumsuz etkilediği varsayımıyla hareket eden piyasalar bu veri sonrasında Fed’in “daraltma” stratejisine ara vereceği umutlarını da yavaş yavaş terk etmeye başladılar. Yine de verinin beklentilerden “güçlü” gelmesi piyasalar zerinde önemli bir etki yapmadı.
10 yıllık tahviller
ABD 10 yıllık tahvilleri... Belki de en önemli etki geçtiğimiz Pazartesi günü yüzde 2.59 seviyesine kadar gerileyen ABD 10 yıllık tahvil getirilerinde görüldü. Hafta boyunca yükselen tahvil getirileri TDİ verisi sonrasında; 50 günlük basit hareketli ortalamasının (yüzde 2.78) da üzerine çıkarak; yüzde 2.80’den haftayı kapattı.
ABD’de hisse senetleri için kullanılan kredilerin 2007 rekorunu kırdığı son haftalarda ABD 10 yıllık tahvil getirilerinin yükseliyor olması; bir yandan Fed’in politikalarında bir değişiklik yapması umudunun azaldığını, diğer yandan da ABD hisse senetlerinde kısa süreli de olsa bir düzeltme yaşanması olasılığını artırdığını söylemek hatalı olmaz.
Euro 1.40’ı görecek mi?
Geçtiğimiz hafta ECB’nin toplantısı vardı. Toplantıdan; bankaların ECB nezdinde tuttukları mevduatlara negatif faiz vermesi
Türk Lirası değer kazanır mı?
‘Euro’daki hareketlere bağlı olarak TL’nin bu hafta içinde değer kazanması olasığı sınırlı da olsa var! İç politikada “sürpriz gelişmeler olmaz ise!” euronun değer kazandığı bir ortamda dolar/TL kurlarının 2.1450 seviyelerine kadar olmasa bile hafta içinde 2.1730 seviyelerini test etme olasılığı bulunuyor. Bunu da dolar/TL kurunun geçtiğimiz haftayı 2.2105’ten geçen 50 günlük Basit Hareketli Ortalaması’nın altında bir kapanış yapmasına bağlıyorum. Bu haftayı görece olarak “sakin” geçirsek de önümüzdeki haftanın bu haftadan daha hareketli olacağını hatırlatmakta fayda var!