Affa karşıyım!
.
Biliyorum başlığı okuyan herkes hemen “affa taraftarım” ve “affa karşıyım” diye iki kampa bölünecek. Ben hukuki konudaki “af” ile ilgili değilim, sadece mali affa karşıyım! Nedeni çok basit! Gelecek af; bordroluları çok az ilgilendiriyor; asıl şirket ve şirket ortaklarını ilgilendiriyor ve ülkede zaten “sınırlı olan” vergi adaletini tehdit ediyor.
Tasarı; özellikle de şirket yükümlülükleri kapsamına giren SGK aylık ödemeleri, “kasa” ve “ortaklar cari” ilişkilerine af getiriyor. Tahsilat masrafının, alacağı aştığı; trafik cezaları gibi, miktarı düşük alacakları geçtim. Şirketinden para çekmiş ve bunu “ortaklar cari” hesabına borç kaydetmiş olanlar yüzde 3 ödeyerek, kar payı stopajından yırtacaklar. Normal şartlarda şirketlerinden; kâr payına istinaden para çekmiş olanlar; eğer kurumlar vergisini ödemişlerse (ki hiç sanmıyorum) yüzde 15 kâr payı dağıtımına istinaden stopaj (vergisi) ödemek zorundalar! Gelecek olan af ile bu oran otomatik olarak yüzde 3’e düşüyor. Yüzde 15 ödeyenler “enayi” olarak ortada dolaşıyor.
Dürüstün suçu ne?
Devletten 3 talebim var:
1- Vergisini zamanında ödeyenleri ödüllendirecek bir mekanizma oluştursun ki onlar enayi olduklarını hissetmesinler ve kendilerini “uyanık” hissedenlere karşın söyleyebilecekleri sözleri olsun.
2- Daha önceki vergi aflarının performansı konusunda bir inceleme yapılsın ve bu incelemenin sonuçları halka açıklansın. Yeniden yapılandırmaya girenlerin ne kadarı bu sözlerini tutmuşlar? Devlet ne kadarlık alacağından vaz geçerek, ne kadarlık alacağını tahsil etmiş? Yeniden yapılandırmaya girenlerin ne kadarı bir sonraki “afta yeniden yapılandırmaya” yine girmiş? Bu zinciri en fazla çalıştıran “uyanık” (belki de onu dahi diye anmamız gerek) kim veya kimlerdir?
3- 2000 yılından bu yana tüm af yasalarından yararlanan bir kişi; ilk yararlanmaya başladığı dönemde ödemesi gereken vergi ve yükümlülüklerini; kanuni olarak; bugüne kadar ertelemeyi başarmış ise (eminim böyle birileri vardır!) “net bugünkü değer olarak” ne kadar kazanç sağladığı açıklansın.
Eğer böyle bir araştırma yapılmazsa; üniversitelerin; finans, kamu maliyesi, ekonomi, ekonometri bölümlerindeki hocalarımdan bir ricam var: Yukarıdaki üç konuda ayrı ayrı veya üçünü de içerecek bir veya birden fazla araştırmayı ya kendileri yapsınlar, ya da lisans veya lisansüstü programlarında bitirme tezi olarak öğrencilerine ödev/tez olarak versinler. Sonuçlarını da kamuoyuna açıklasınlar. Kimse ilgilenmez veya yayınlayacak mecra bulamazlarsa bu köşede sonuçlarını açıklayacağım.
Vergisini, devlet ile olan “ticari vergisel cezai” ilişkisini zamanında yerine getirenlerin artık “enayi” yerine konulmadığı bir ülkede yaşamak istediğimden dolayı “affa karşıyım”! Her gelen yeni bir afla; zamanında yükümlülüklerini yerine getirdiği için “enayi”, ahmak”, “geri zekâlı” konumuna düşen “dürüst vatandaş” ile “uyanık vatandaş” eşitlenmedikçe, bu ülke ne gelişmiş ülke olabilir ne de küresel “finans merkezlerinden” biri olabilir!
Biz hem gelişmiş ülke ve hem de küresel finans merkezi olmak istemiyor muyuz yoksa?