Yanlış Hüseyin’e çifte müebbet sürprizi
.
Metris Cezaevi’nde 1997’de çıkan isyanda iki mahkûmu öldürdüğü iddiasıyla 19 yıldır “yanlış” Hüseyin Arslan’ın yargılandığı anlaşıldı. İki kez müebbet hapsi istenen Arslan’ın hayatında cezaevine girmediği, üstelik o gün de İran’da olduğu belirlendi
Metris Ceza İnfaz Kurumu'nda 8 Temmuz 1997'de çıkarılan ve 5 tutuklunun ölmesiyle sonuçlanan isyana ilişkin 235 sanığın yargılandığı dava, 19 yıldır Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ediyor. Davanın 101. duruşmasında esas hakkındaki mütalaasını veren savcı, şüphelilerden Hüseyin Arslan hakkında iki mahkûmu "canavarca his saiki ile öldürmekten" 2 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis talep etti.
DUYUNCA ŞAKA SANDI
Dosyaya sonradan barodan atanan Avukat Funda Sadıkahmet Alp, savcının mütalaası ardından müvekkili Hüseyin Arslan'a ulaştı. Müvekkili ile ilk kez görüşen ve savcının istediği cezayı anlatan Avukat Alp, Arslan'ın sözleri karşısında şoke oldu: Bir firmada TIR şoförü olarak çalışan Arslan isyanın çıktığı tarihte İran'da olduğunu, hayatında hiç cezaevine girmediğini ve davadan habersiz olduğunu belirtti. Şaka yapıldığını zanneden Hüseyin Arslan uzun süre üzerindeki şoku atlatamadı.
KİMLİKLER YANMIŞ
Duruma çok şaşıran Avukat Funda Sadıkahmet Alp de Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurarak Hüseyin Arslan'ın dosyadan çıkarılmasını talep etti. Hüseyin Arslan'ın sabıkasının olmadığı gibi daha önce herhangi bir suçtan tutuklanmadığı belirtilen dilekçede, hakkında 2 kez ağırlaştırılmış müebbet istenen Hüseyin Arslan'ın yanlış kişi olduğu; 1997'de Metris Cezaevi'nde çıkan yangın nedeniyle kimliklerin yandığı ve yazılı beyanlarla ifadelerin alındığı kaydedildi. Dilekçede, yangın sırasında cezaevinde hükümlü bulunan bir şahsın Hüseyin Arslan'ın kimlik bilgilerini verdiği belirtildi. Kimlik bilgilerini veren şahsın, 13 Ağustos 1997'de alınan ifadesinde ikamet adresini Avcılar olarak söylediği oysa gerçek Arslan'ın o tarihlerdeki ikamet adresinin halen oturmakta olduğu Esenyurt olduğu anlatıldı. Dilekçede, Nüfus Müdürlüğü'nden ikamet kayıtlarının tespit edilmesi istendi.
İMZALARI DA FARKLI
Yine Hüseyin Arslan'ın kimlik bilgilerini kullanan sanığın 13 Ağustos 1997'de savcılıkta vermiş olduğu ifadenin altına attığı imzanın, 17 Temmuz 2000'de Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'ne başvurarak sicilindeki hatanın düzeltilmesini isteyen gerçek Arslan'ın imzasından farklı olduğun iddia edildi. İki belgenin bilirkişi incelemesiyle rapor edilmesi istenen dilekçede, bilirkişi incelemesi yapıldığında suçu işlediği iddia edilen kişinin dosyada TC kimlik nosu bulunan müvekkil ile aynı kişi olmadığının ortaya çıkacağı kaydedildi.
DAHA ÖNCE DE BAŞINA GELDİ
Hüseyin Arslan 2000'de bir işe girmek istediğini, bu sırada sicil kaydında sabıkası olduğunu öğrendiğini, yaptığı araştırmada Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi'nde oto hırsızlığı suçundan ceza aldığını ortaya çıkardığını kaydetti. Arslan, mahkemeye sunduğu itiraz dilekçesiyle yargılanan kişinin kendisi olmadığını belirttiğini ve yapılan yanlışlığın giderilerek sabıka kaydının temizlendiğini ifade etti.
KARDEŞİNDEN ŞÜPHELENİYOR
Hüseyin Arslan'ın kimlik bilgilerini dosyaya olayların yaşandığı dönemde hırsızlık suçundan Metris Cezaevi'nde yatan kardeşi Cengiz Arslan'ın verdiğinden şüpheleniliyor. Avukat Funda Sadıkahmet Alp, mahkemeye yaptığı itirazda Cengiz Arslan'ın 1997'de Metris Cezaevi'nde çekilmiş fotoğraflarını da delil olarak sundu. (SABAH)