Şampiy10
Magazin
Gündem

Nikah masasından gerçek hikâyeler

35 yıllık nikâh memuru en ilginç anılarını anlattı...

ABONE OL
Vatan Haber

İsmet Karakuş, tam 35 yıldır Kadıköy Evlendirme Dairesi'nde nikah memuru... Haliyle nikah masasında onlarca çarpıcı hikayeye tanıklık etmiş. Akşam'dan Sibel Ateş Yengin'e konuşan Karakuş, en ilginç nikahlarını anlattı...

DAMAT AKIL HASTASI ÇIKTI

Akıl hastaları, AİDS hastaları, ileri derecede veremliler ya da bel soğukluğu olan kişiler evlenemez. Böyle durumlarda testler yapılır. Doktor da sonuca göre tedavi önerir. Biz de tedaviden sonra yeniden başvuruyu alırız. Çiftlerin sağlık raporu almadan evlenme şansı yok. Yıllar önce bir çift başvurdu. İlk başta bir gariplik olduğunu hissettim. Sonra nikâh günü geldi çattı. Oturduk masaya. Soruları sormaya başladığım an adam sinirlenmeye başladı. “Çok uzatıyorsun, bu sorulara cevap vermek zorunda değilim” diye tepki gösterdi. Gelin de ne yapsın, mahcup oturuyor. Damadın ruh halini beğenmedim. “Sağlıklı olduğunuza dair rapor getirmezseniz nikâhı kıyamam” dedim. Sonradan aile damadın akıl hastası olduğunu söyledi.

MUTLULUKTAN AĞLAMIŞ

Oturur oturmaz çifti bir yoklarım heyecanlılar mı diye. Bakarım tir tir titriyorlar, alışsınlar diye sohbet ederim, sonra sorulara başlarım. Bir gün bir çiftin nikâhını kıyacağım. İlk soruyu geline sordum, kızcağız sarıldı bana, ağlıyor ama ne ağlama, hıçkırıyor. Ben de “Valla gelin hanım ‘hem ağlarım hem giderim diyor galiba’ dedim ama baktım kız devam ediyor. Nikâhın sonuna doğru “Kızım bir problemin mi var, niye ağlıyorsun?” dedim. Meğer gelin mutluluktan ağlıyormuş.

DAMAT KEKEME OLURSA

Bir nikâh öncesi aile geldi ve “Sizden ricamız var. Damat kekeme, heyecanlanınca kasılır kalır, cevap alamazsın” deyip beni uyardı. Daha önce çok başımıza geldi. “Önce garip sorular sorarım, sohbet ederim. Bir anda sorulara geçince damat da pat pat pat cevap verir” dedim. Her zaman önce geline sorarım ama damadın böyle bir durumu olunca ondan başladım. Damat gayet güzel cevap verince annesini, babasını görmeliydiniz, nasıl havalara zıplamışlardı.

85 YAŞINDA NİNE GELİN

Bir gün bir çifti evlendireceğiz. Kamera şakası yapan bir ekip geldi ve durumu anlattı. Biz de kabul ettik. Normalde gelin yanımda oturur ama şaka için damadı benim yanıma aldık. Benden evrakların eksik olduğunu söylememi istediler. Neyse başladık. Dosyalara baktım ve “Hay Allah nasıl kıyacağız bu nikâhı, bazı belgeler yok” derken o esnada gelini alıp 85 yaşında bir nineyi oturttular. Duvağı olduğu için yüzü de görünmüyor. Bir de güzel bir gelinlik giydirmişler. Nineye de alçak sesle cevap vermesini söyledik. Neyse sorulara başladım ve karı-koca ilân ettim. Damat duvağı açar açmaz kalakaldı. Şahitlerden biri de gelinin amcasıymış. Bir gariplik olduğunu anlayınca gelini kaçırıyorlar diye silahı çekip peşlerinden gelin odasına dalmaz mı! Haberi de yok. Bir tek damadın babası biliyor. Amcayı zor durdurmuştuk. Gerçek anlaşılınca millet gülmekten kırılmıştı.

“HAYIR” DİYEN DE VAR

Bir müracaat sırasında gelin adayının sıkıntılı olduğunu fark ettim. Kıza “İşlemini yapacağım ama pek istekli görünmüyorsun. Bir problem mi var?” diye sordum, damadın yanında cevap veremediğini anladım. Oğlanı zarf alması için dışarı gönderdim. Meğer teyze oğluyla evlendireceklermiş. Kızın da başka sevdiği varmış. Ben de “Soruları soracağım sen de ‘hayır’ dersin” dedim. Kız da öldürürler diye korkuyor. Bazen şaka olsun diye taraflardan biri “Hayır” der, biz de o zaman üç kez sormak zorundayız. Neyse nikâh günü geldi. Soruyu sordum, önce cevaplamadı. Ben de haberim yokmuş gibi “Kızım dilsiz misin?” diye sordum. “Yok” dedi. “Peki, hiçbir etki altında kalmadan evlenmek istiyor musun?” der demez kız “Hayır” dedi ve o an kıyamet koptu. Anne kızın üstüne çullandı, ayırdık.

FABRİKATÖR BABADAN TEHDİT

Bir fabrikada kaynakçı olarak çalışan Eskişehirli genç, yakışıklı bir delikanlı vardı. Fabrika sahibinin kızı da mezun olunca babası yönetici olarak işe almış. Bu iki genç birbirini görüp âşık olmuşlar. Kız babasına konuyu açmış. Baba da Karadenizli, duyunca kıyamet kopmuş. “Bu fabrikayı elin itine yedireyim diye mi yaptım. İşçiyi fabrikaya ortak mı edeceğim. Öldürürüm, evliliği aklından çıkar” demiş. Bu gencin kardeşi geldi, durumu anlattı. “Kardeşim kızı kaçıracak, nikâhını hemen kıyabilir miyiz?” dedi. Gizli bir şekilde evrakları hallettik. Baba da müracaat ettiklerini öğrenmiş. Bir gün oturuyorum, baktım üç beş siyah takım elbiseli, kara gözlüklü adam girdi içeri. İçlerinden orta yaşlı olan geldi ve kızın babası olduğunu ve nikâhı kıymamamı söyledi. Hatta bir de daire teklif etti. “Senin kızın böyle bir evlilik yapsa kabul eder misin?” diye sorunca “Kızım böyle karar aldıysa kabul ederim, her şey para değil” dedim. Ayrıca “Devlet memuruyum, görevimi yerine getirmem gerekir” dedim. Baba “Bedelini ağır ödersin” dedi ve gitti. Nikâh günü geldi. Birkaç davetli de var. Şahitler de oturdu. Tam başlayacağız, bir baktım birkaç adam içeri girdi. Bizim yardımcı da iri yarı adam hemen üzerime çullandı korumak için. Gelinle, damat da dışarı kaçtı. Nikâhı kıyamadık.

KİRLİ ÇAMAŞIRLAR ÇIKTI

Nikâhtan on dakika önce bir hanım gelip damadın ablası olduğunu ve CD getirdiğini söylüyor. Bizimkiler de iyi niyetli, alıyorlar CD’yi. Halbuki daha önceden izlenir. Neyse davetliler salona yerleştikten sonra perde indi ve barkovizyon gösterisi başladı. O gelen kadın meğer damadın sevgilisiymiş. Adamın bütün kirli çamaşırlarını çekmiş, CD’yi getirmiş. Adam ne kadar ceviz kırmışsa hepsi ekranda... Tabii nikâhı kıydık. Ama sonra boşandıklarını öğrendik.

DAMAT KAÇTI!

Yıllar önceydi. Davetliler salona girdi. Çifti masaya aldık. Damat ya yüzbaşı ya binbaşıydı, rütbesini hatırlamıyorum. Sorulara başlamadan damat ayağa kalktı etrafına baktı, salona döndü ve bir anda arkasını dönüp çıktı. Lavaboya gittiğini düşündüm. Çünkü bazen heyecandan ihtiyaçları oluyor. Acaba bir şey mi unuttu da almaya gitti diye düşünürken “Damat kaçıyor galiba” deyip espriyi patlattım. Baktım kimse gülmüyor. Bir gariplik olduğunu anladım. Hakikaten gidiş o gidiş. Dönmedi. Mesai saatine kadar bekledik. Belki vazgeçer de geri döner diye beklemek durumundasınız çünkü.

GELİNE TOKAT ATTI

20 yıl önceydi. Nikâh başladı. Soruları sordum. Damada imza sırası geldi. Tam defteri önüne alıp imzalayacakken gelin de kalkıp damadın ayağına pat diye bastı. Damat ayağına basılır basılmaz kalemi bıraktığı gibi dönüp geline küt diye bir çaktı, gelin yerde. Aile şokta. “Ayıp değil mi, yakışır mı?” dedim damada, o da “Abi bizde böyle şey olmaz. Ayağıma basmak da nereden çıktı!” demişti.
Bu gelin 99, damat 103 yaşında

Diğer Haberler

  1. Milliyet Mimarlık Dergisi’nin 46. Sayısı Bu Pazar Bayilerde!
  2. İnme riskine dikkat! 'Eğer film çekmiş olsaydık, oğlumun hastalığını görebilirdik'
  3. Uydumuz sadece gelgitlere neden olmakla kalmıyor! İşte Ay ışığında tuhaf davranan 5 hayvan
  4. Fen lisesi öğrencileri için GençBizzTech Projesi başvuruları başladı
  5. Benlere dikkat! Bilinçsiz uygulanan yöntemler büyük problemlere neden olabilir!
  6. Kapadokya’nın yeryüzü ve yer altı hikâyesi Milliyet Arkeoloji'de
  7. 511 hektar doğaya kazandırılıyor
  8. Take Off İstanbul, 11-12 Aralık’ta düzenlenecek
  9. Yapay Resifler bir yılda 33 farklı deniz canlısına yuva oldu
  10. Denizde kaybolan fotoğrafçı, farklı bir ülkede ortaya çıktı

© Copyright 2024

Gazete Vatan Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş.