Kızım Kuşhan’da neden öldü?
Dila'nın annesi sonunda isyan etti
Kilo vermek için gittiği Muzaffer Kuşhan Zayıflama Kliniği’nde yaşamını yitiren 19 yaşındaki Dila Kurt’un ölümünün üzerinden tam 7 ay geçti. Fakat Dila’nın ölüm nedenini ortaya koyacak rapor Adli Tıp Kurumu’ndan hâlâ çıkmadı. İsyan eden anne Şule Kurt, kızının ölümü sırasında ve sonrasında yaşadıklarını VANAN’a anlattı.
Kızınız Kuşhan’ı kimin tavsiyesiyle seçti, bir araştırma yaptınız mı?
En büyük hayali doktor olmaktı. Puanı mimarlığa yetti. İlk başta istemediği bölüme gitmenin gerginliğini yaşayınca kilo artışı oldu. Kilosuyla ilgili ne yapalım diye düşündük. Dila bununla ilgili araştırmasını yaptı ve Kuşhan’a gitmeye karar verdi. Kuşhan bir marka, gazetelerde televizyonlarda sürekli. Bunu ben mi araştırmalıyım yoksa bunu çalıştıranlar mı araştırmalı?
Kızınıza bu merkeze alınmadan önce sağlık kontrolünden geçti mi?
Sadece parmağından kan aldılar.
Bir sağlık sorunu var mıydı?
Bir tek troid problemi vardı.
Kızınızı o merkeze ilk bıraktığınız gün korkularınız oldu mu?
Orası rehabilitasyon merkezi, kızım oraya yattı diye ağladım. Hatta her ziyaret sonrası içim acıyordu. Fakat o kadar mutluydu ki onun bu mutluluğunu bozmak istemiyordum. Hep gizli giyinip, soyunurdu. 1,5 ay sonunda ilk kez banyodan çıkıp bana vücudunu gösterdi.
Orada yaşadığı zorluklardan bahsediyor muydu?
Yok kesinlikle bahsetmiyordu. Kuşhan oradaki hastalara biraz ters davranıyormuş bunu duyduğumda “Sana da öyle mi davranıyor” dedim “Bana öyle bir yaklaşımı olmadı anne” dedi.
Sürekli zayıflama merkezinde miydi yoksa eve geliyor muydu?
Eve gelmesini çok istedik ama o “Eve gelirsem bir daha çıkamam” diye 1.5 ay boyunca hiç gelmedi. O gün eşimin, benim hatta hepimizin üzerinde bir kırgınlık, uyuşukluk vardı. Sonra Dila aradı “Geliyorsun değil mi anneciğim” dedi. Ben de “Geliyorum aşkım” dedim. Ben babası kız kardeşi Şima hep birlikte gittik. O gün çok mutluydu. Gözleri daha çok gülüyordu, çok güzeldi. Beni, babasını dakikalarca öptü. Özellikle kardeşini 5 dakikadan fazla öptü. Anormal bir durumu yoktu.
Sonra?
Birlikte çay içmek için bahçeye çıktık. O anda telefonum çaldı. Telefonla konuşurken Dila’nın elinden kalemi düştü. Gözleri kaymıştı. Dilini dişlerinin arasında sıkıştırdığı için dudağının kenarından kan akıyordu. “Dila Dila” diye çığlık attım. Yan masadakiler geldi “Ağzını açın” dedi. Ağzını açmaya çalıştım başaramadım. Sonra Kuşhan geldi. Kızıma yardım edenlere “Maymun oynamıyor burada çekilin” diyerek şekerli su istedi. Tansiyon aletini istedi. Dila’nın tansiyonu 3’e 6’ymış.
Dila yerde mi yatıyordu?
Sandalyenin üzerinde benim göğüsüme yaslanmış bir şekilde oturuyor. Kızımın ağzından şekerli suyu döktüm. Ondan sonra Kuşhan “içeriye alalım” dedi. Sedye falan yok. 4-5 kişi kızımı kucağına aldı. Bir tarafta kolu, diğer taraftan bacağı sallanıyor, ayağından terlikleri düştü. O anda içeriye eşim Levent girdi. Levent diye çığlık atmaya başladım. Sonra kendi kendime dur dedim. Çünkü “Dila genç bir şey olmaz” dedim. Halbuki kızımla geçirdiğim son 50 dakikaymış.
Ne zaman umutsuzluğa düştünüz?
Kızımı odaya götürdüler. Bir alet vardı. O aletle Dila’nın kalbini dinledi. O alette hiçbir hareket yoktu. O anda Dila’nın kalbinin durduğunu anladım. O dakikaya kadar umudum vardı, insan konduramıyor. Şima’yı hemen dışarıya çıkardım. Muzaffer Bey kızıma kalp masajı ve suni tenefüse başladı. O sırada “Ambulans çağıralım mı?” dedim. “Çağırın” dedi. Ambulans görevlisi bana sadece “Kaybettik” dedi. Eşim kendinden geçti aynı şekilde ben. Küçük kızım Şima bizi toparlamaya çalışıyor. Sonra Muzaffer Bey dışarıya çıkıp ellerini iki yana açıp “Yapacak bir şey yoktu” dedi. Bunu öğrenince kızımı eve götürüp 1.5 aydır yatamadığı yatağına yatırmak istedim. Kızımı bana verin diye resmen yalvardım. O gün manken Azra Akın’da kız kardeşini ziyarete gelmişti. O bizim için çok önemli bir şey yaptı ve o durumda aklımıza hiç gelmeyen jandarmayı ve polisi aradı.
Azra böyle bir şey yapmasaydı?
O jandarmayı aramasaydı kalp krizi raporu verip bizi evimize göndereceklerdi. Zaten ben de kızımı alıp evime gitmek istiyorum. Azra’nın jandarmaya haber vermesi bizi bu yola götürdü. Yoksa biz hastaneye götürmeyecektik. Sonra o iş orada kapanıp, bitecekti.
Kızıma gerekli müdahale yapılmadı
O günden sonra Kuşhan’la karşılaştınız mı?
Hayır istemem de zaten. İnanın o adama karşı hiçbir şey hissetmiyorum. Onunla karşılaşmak istemem. Nefret bile etmiyorum. Çünkü nefret bir şey hissettiğin adama karşı olur. Nefret te bir duygudur. Benim acım o kadar büyük ki başka hiçbir duyguya yer yok. Bir de kızımın yanına nefreti koyamıyorum. Çünkü kızım hayatında kimseden nefret etmedi. Ama o adamın dışarıda olması acımı büyütüyor. Eğer sebep o ise. Kızımın neden öldüğünü bilmemek acımı büyütüyor. Sebep olanların karşılıksız kalması acımı büyütüyor. Ben hala devlete ve kanunlara güvenmek istiyorum. Ben sade bir vatandaşım. Sapasağlam gönderdiğim kızımın neden öldüğünü öğrenmek istiyorum.
Adli Tıp raporu?
Dila’nın ölümünün üzerinden 7 ay geçti ve bize hala kızımın neden öldüğüne dair Adli Tıp raporu gelmedi. Maşallah Muzaffer Bey “Katil genden öldü” demiş. Onun 1 günde bulduğunu Adli Tıp 7 ayda bulamadı mı? 1’inci İhtisas Kurulu’nda yoğunluk varmış, sadece bunu biliyoruz. 7 ay beni bu kadar fazla üzmeye hiç kimsenin hakkı olmadığını düşünüyorum. Biz kanuna güvendik devlete güveniyoruz. 7 aydır kafamda bu soru işaretiyle yaşıyorum. Nedenini öğrendiğimde çok mu rahatlayacaksınız diye sorabilirsiniz. Ben evladımı kaybettim rahat olmama imkan var mı. Onun bana geri getirebilecek mi. Onun bana bir tek saç telini getirebilecek mi. Mevlana’nın bir sözü var. Canından birini kaybettiğin zaman vücudunun bir parçasını kaybediyorsun. Beni ömründe hiç kırmayan çocuğumu kaybettim.
Dila öldükten sonra birçok sanatçı çıkıp Kuşhan’dan dert yandı.
Bu konuşan insanların hepsi de medyanın önündeki isimler. Keşke Dila ölmeden önce konuşsalardı. Bu adamın yanlış olduğunu söylemek için Dila’nın ölümü mü beklendi? Yavrumun kucakta gidişi bir an olsun gözümün önünden gitmiyor.
‘Faturada özel hastane yazıyor’
“Ödemeyi Dila o merkezdeyken her hafta yapıyorduk. Onun faturasını kızımın eşyalarının arasına koyup göndermişler. Faturada Kuşhan Özel Hastanesi yazıyor. Hiç mi iletişim yok bu devlet mecralarıyla aralarında. Bunun hesabını kim verecek. Belki bu merkez gibi bir sürü merkez var. Aynı şey hastaneler için de geçerli. Sağlıkla ilgili ciddi bir boşluk var. Ben dokumacı dükkanı açsam beni maliye kontrol eder, o eder bu eder. Peki sağlık ne oluyor. Bunun için 19 yaşında bir kızın mı gitmesi gerekiyor bunun için. Gitti de ne oldu. 7 aydır bir rapor çıkamıyor. Benim en ağırıma giden, kızıma gerekli müdahale yapılmaması Orada herhangi bir alet olsaydı kızım yaşar mıydı sorusuyla yaşıyorum. Bu benim içimde bir ukte. Kızıma gerekli müdahale yapılmadı. Yaşar mıydı yaşamaz mıydı bunu bilmiyorum ama o soru kafamdan giderdi. Müdahale edildi, Allah’ın yazgısı diyecektim. Kalp krizi diyorlar, beyin kanaması diyorlar. Bize öğretilen böyle bir durumda bir insan öyle taşınmaz. “