Nişanlanan gençler karşı karşıya geldi, 'rüya' bozuldu! Yargıtay'dan dikkat çeken karar
Gençlerin nişanlandıktan sonraki tartışmaları ve darp iddiası, hem nişanın bozulmasına sebep oldu; hem de aileleri karşı karşıya getirip davalık etti. Gelin, damat tarafının kendisini ve annesini darp ettiğini öne sürdü ve manevi tazminat davası açtı. Yargıtay kararı ise emsal niteliğinde. Konuya ilişkin önemli detaylara yer veren uzman isim konunun nişanlılıkla bağlantısını da değerlendirdi. İşte detaylar...
Özge Seren Doğu | ozge.dogu@gazetevatan.com
22 yaşındaki genç ile 18 yaşındaki genç kız, birbirlerini sevdi ve bir sürelik birlikteliğin ardından aileleriyle de konuşup evlenmeye karar verdi. Hazırlıklar yapıldı, ailelerin de onayını alan çift nişanlandı. Nişandan sonra çiftler arasında tartışmalar yaşanmaya başladı. Bunun üzerine damat adayının ailesi, gelin adayının evine gitti.
'KOMŞULARA REZİL OLDUK'
Olay büyüdü ve iddiaya göre damat tarafı, gelin ve annesini darp etti. Ardından nişan bozuldu ve gelin tarafı dava açtı. Damat adayı ile annesi cezaya çarptırıldı. 18 yaşındaki gelin adayı ve annesi de olaylar sebebiyle komşularına karşı rezil olduklarını, etraflarına küçük düştüklerini belirterek toplam 30 bin liralık manevi tazminat davası açtı.
DARP EDİLDİĞİNİ SÖYLEDİ
Asliye Hukuk Mahkemesi'nde ifade veren davacı genç kız, 18 yaşında iken nişanlandığını, nişanlılık sürecinde aralarında bazı sorunlar yaşandığını, olay günü davalıların evine gelip yaşanan tartışmalar sonucunda darp edildiğini öne sürdü.
Davalıların yapılan yargılama sonucunda 'kasten yaralama suçu'ndan ceza da aldıklarını, bütün komşularına ve etraflarına karşı küçük düştüğünü dile getirdi.
DAMAT ADAYI VE ANNESİ İDDİALARI REDDETTİ
Davacı kız yararına 30 bin annesi için 10 bin TL manevi tazminat ödenmesi talep edildi. Davalılar damat adayı ile annesi ise bu iddiaları reddetti. Tarafları dinleyen Mahkeme, komşularına rezil olan genç kız için 8 bin annesi için 11 bin TL manevi tazminat ödenmesi gerektiğine hükmetti. Davalılar kararı temyiz etti, devreye Yargıtay girdi.
DEVREYE YARGITAY GİRDİ
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, manevi tazminat tutarını fazla bularak kararı bozdu. Yeniden yapılan yargılamada mahkeme ilk hükmünde direndi. Davalılar bu kararı da temyiz edince devreye bu defa Yargıtay Hukuk Genel Kurulu girdi.
Emsal nitelikteki kararda şöyle denildi:
Hâkim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır.
'REZİL OLMA TAZMİNATI' ÖDENECEK
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında mahkemece verilen tazminat tutarının fazla olduğunun belirtildi. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenlerin karar yerinde objektif olarak göstermesi gerektiğine dikkat çekildi.
Manevi tazminatın bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna dair bir zararın karşılanmasını da amaç edinmediği vurgulanarak, bu tazminatın sınırının onun amacına göre belirlenmesi gerektiği kararda yer aldı.
Takdir edilecek miktarın, mevcut durumda elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olması gerektiğine de yer verildi.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararındaki ifadelerin devamı:
Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; davalıların davacılara yönelik gerçekleştirdiği fiillerin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek yaralama niteliğinde olduğu hususunda yerel mahkeme ile Özel Daire arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ancak olay tarihi, olayın gelişim biçimi, davacıların yaralanma derecesi ile tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alındığında davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğu kanaatine varılmıştır.
KARARA İLİŞKİN ÖNEMLİ DETAY: NİŞANLILIKLA ALAKASI YOK
Avukat Cansen Erdoğan, karara yönelik açıklamada bulundu ve önemli detaylara yer verdi. Buradaki olayın aslında iki tane nişanlı arasında cereyan eden ama nişanlılıktan kaynaklanan bir tazminat olmadığına dikkat çeken Cansen Erdoğan, şunları söyledi:
Toplum önünde küçük düşme ve rezil olma meselesi hali hazırda cereyan etmiş bir şiddet olayından kaynaklanıyor. Dolayısıyla nişanlı veya evli olmaktan dolayı bir tazminata hak kazanma olayı bu olayda yok. Ana sebep şiddetten dolayı; yani nişanlı da olsanız, evli de olsanız karşınızdaki kişiye şiddet uyguladığınız, darp ettiğiniz, hakaret ettiğiniz ve toplum önünde küçük düşürdüğünüz için bu sebeplerden kaynaklanan bir tazminat söz konusu.
EVLİLİĞE VEYA NİŞANA BAĞLI DEĞİL, ASIL KONU ŞİDDET
'Burda manevi tazminat da bedensel bütünlüğün zedelenmesi ve kişilik haklarının zedelenmesi sonucunda ödenen tazminat' diyen Erdoğan, Yargıtay’ın vermiş olduğu kararın, iki nişanlı arasındaki arbededen kaynaklanan darp ve rezil olma durumunda ödenmesi istenen tazminat olduğunu; evliliğe veya nişana bağlı değil, tamamen bir şiddete iki kişi arasında toplum önündeki rencideye kaynaklı manevi tazminat olarak bu kararın verildiğini belirtti.
ŞİKAYETTE BULUNMADAN DA MANEVİ TAZMİNAT DAVASI AÇILABİLİR
Açıklamasının devamında herhangi bir şikayette bulunmadan da manevi tazminat talep edilebileceğini söyleyen Avukat Cansen Erdoğan, "Kriter olarak kişilik haklarınızın veya bedensel bütünlüğünüzün zedelenmesini konu alıyor. Bu durumda aslında kusur açıkça belliyse şikayet ediliyor. Herhangi bir şikayette bulunmadan da manevi tazminat talep edilebiliyor.
Eğer kusur açıkça belli değilse o zaman da bir ceza davası güdülüp aslında cezanın kesinleştikten sonra bir manevi tazminata karar verilmesi görülüyor. Bunun yanında söylemek istediğim şu: Manevi tazminat miktarı da her ne kadar belirli şekilde Borçlar kanununa göre kriterleri sayılmışsa da hakim takdirine burada izin verilebiliyor. Olayın niteliğine göre burada hakim takdiri tabii ki medeni kanunun dördüncü maddesindeki hakkaniyet ilkesi gözetilerek belirleniyor." dedi.
HANGİ KRİTERLER GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULUYOR?
Avukat Cansen Erdoğan, manevi tazminatta hangi durumların göz önünde bulundurulması gerektiğini şöyle dile getirdi: "Manevi tazminata hükmederken, saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği, kişilik hakları zedelenen tarafın ekonomik ve sosyal durumunu, bu olayda kusuru bulunup bulunmadığını, eğer kusuru varsa da kusur derecesine, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusuru, ekonomik ve sosyal durumu dışında tarafların sıfatını işgal ettikleri makamı ve diğer sosyo ekonomik durumlarını, toplum önündeki statülerini, ülkenin ekonomik koşullarını ve olayın ağırlığını maddi durumu adalet uygun olup olmadığının göz önünde bulundurulması gerekiyor."
TARAFLAR SEVGİLİ DE, BİRBİRİNİ TANIMAYAN KİŞİLER DE OLABİLİR
Manevi tazminatın, kişilik haklarını ihlal eden fiille tazminat miktarı arasında da makul bir oranda olması gerektiğini söyleyen Erdoğan, hakkaniyet ilkesi gereği, hükmedilecek bu manevi tazminatın sırf bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurmaması gerektiğine de dikkat çekti. Dolayısıyla buradaki olayda Yargıtay Genel Kurulu'nun vermiş olduğu bu kararın kesinlikle tarafların nişanlılık ilişkisinden kaynaklanan durumdan dolayı olmadığına yer verildi. Yani taraflar iki sevgili de olsa, birbirini tanımayan iki yabancı da olsa, asıl olan toplum önünde böyle bir olayın gerçekleşmesi.
Keza toplum önünde olmaksızın da böyle bir şiddetin gerçekleşmesi de manevi tazminata karar verilmesi açısından yeterli oluyor. Miktarı, derecesi, oranı ise her olayın şekline göre ve tarafların kusur oranına göre belirleniyor.