‘Kalite, bir ahlak felsefesidir’
.
Başlıktaki söz, Armand V. Fiegenbaum’a ait…
Fiegenbaum, ‘Toplam Kalite Kontrolü’ kavramının yaratıcısı…
Kaliteyi güzel özetlemiş…
‘Kalite, herkesin işi olduğu için, hiç kimsenin işi haline de gelebilir!’ diyor…
Yaptığın iş her neyse, baştan sona kadar kaliteye önem vereceksin!
H H H
Tercih döneminin vazgeçilmezi, ‘Hocam, en iyi meslek hangisi’ sorusudur…
Herkes en iyi mesleğin peşindedir…
Ahlaklı ve onurlu olduktan sonra, her meslek iyidir. Ama meslekte iyi olmak, o farklı bir şeydir!
Geleceğin mesleği mi, meslekte gelecek mi?
Bence, ikincisi…
H H H
Üniversitelerde ‘Moda ve Tekstil Tasarımı’ bölümleri var.
Fakat ‘Terzilik’ diye bir bölüm yok! Çok talep olmadığı için yok; olsa, açılırdı… Vakıflar bu fırsatı kaçırmaz; ‘en iyi terziyi biz yetiştiriyoruz’ derlerdi…
Bu bölümün olduğunu varsayalım…
Ancak kimse tercih etmezdi!
Tercihler yine hukuk, tıp, psikoloji ağırlıklı olurdu.
Neden?
Geçerli meslekler de ondan!
Mantık şu: ‘Meslek geçerli olursa, ben de geçerli olurum!’
H H H
Türk muhabir, uçakta seyehat ediyor. Yanına bir bey oturuyor. ‘Çok karizmatik bir insan’ diyor. ‘Oturması, kalkması, konuşması farklı…’
Dayanamadım, sordum: “Siz, kimsiniz” diye…
“Ben, Umberto Angeloni . İtalyanım…”
“Mesleğiniz?”
“Terziyim, İtalya’da bir terzi atölyem var.”
Angeloni, devam ediyor: “Sipariş üzerine dikiyoruz. Müşterilerimiz belli, ölçüleri belli, kumaşlarımız belli. Bizde fason iş olmaz. Şunu gururla belirtebilirim ki, bizde bir takım elbise, müşteriye teslim edilene dek 42 kez ütülenir. Son şekli, ‘baş ütücü’ verir. Neden bu kadar çok ütülediğimizi sorarsanız; kumaş, böylelikle tüm buruşma risklerine karşı korunmuş oluyor, çekmeler önleniyor, dikiş izleri kayboluyor. Kalite, bizde her şey demektir. Terzilikte moda hiç demode olmaz. Biz, her sezon yeni tasarımlar yaratmıyoruz. Kalıplarımız klasik, hiç değişmez. Siz, bizim hiçbir ürününümüzü çarşıda pazarda göremezsiniz. Ayrıca terzilerimizi kendi okulumuzda yetiştiririz.”
Angeloni’nin müşterileri arasında devlet başkanları, ünlü sanatçılar, işadamları ve ünlü yıldızlar var.
En iyi meslek, en geçerli meslek…
Acaba hangisi?
***
İşini farklı yapma konusunda bir örnek daha…
Alex Tew, 50 dolar’a bir site kuruyor. ‘www.milliondollarhomepage.com’ adresini satın alıyor. Amacı sadece okul parasını karşılayabilmek!
İlginç olan, bu siteden 4 ay sonra tam 1 milyon dolar kazanması… Sitenin mantığı şu: Her biri 100 piksellik kutulardan oluşan, 10 bin kutu, yani 1 milyon piksel’den oluşan bir reklam panosu…
Piksel, görüntünün ya da resmin en ufak birimi…
En ufak birim, en büyük getiri dönüşüyor…
Pikseller, bir anda bir para basan bir fabrikaya oluyor…
Alex, şirketlere bu kutuları en az 5 yıl yayın garantisi ile pazarlıyor.
Her bir pikseli 1 dolar’a satıyor. Her bir kutu 100 dolar!
100 doları, al bir kutuyu!
Şirketler de logolarını koyup kendilerine link veriyorlar... Mikro reklamların yer aldığı piksel reklamcılığı...
Yeni bir reklamcılık anlayışı!
Farklı, sade, basit ve denenmemiş…
Ödemeleri PayPal üzerinden alıyor. PayPal, artan para trafiğinden kuşkulanıp bir müddet limit getiriyor hesabına.
Üniversite öğrencisi Alex, genç yaşında internet tarihine geçiyor.
Alex, “Bu, ‘tek atımlık’ bir projeydi, oldu ve bitti. Bundan sonra sitenin resminden oluşan poster ve ya t-shirt’leri satmayı düşünüyorum, yeni projem bu” diyor.