Okul yeni ve yabancı bir ortamdır. Çocuk için birçok belirsizlik içerir. Bu nedenle ne yapacağını bilemeyebilir, Çocuğun kendini ifade etmesine izin vermeli, konuşurken de bol bol dinlemeli anladıklarını hissettirmelidirler
Okulların başlamasıyla birlikte, öğrenciler, anne-babalar ve öğretmenler, her yıl olduğu gibi bu yıl da aynı duyguları yaşayacaklar. Birçoğu, bir yandan yeni öğretim yılının heyecanını yaşarken diğer yandan çeşitli endişeleri de içlerinde taşıyacaklar. Özellikle anne-babaların zihinlerinde, çocuklarının okula başlaması ve alışması ile ilgili bir çok soru dönüp dolaşacak ve cevap bulamadığı her soruda daha fazla kafası karışacak.
“Acaba çocuğum okula ve öğretmenine alışabilecek mi?”
“Öğretmeni, çocuğumu tanıyıp ihtiyaç duyduğu desteği verebilecek mi?”
“Çocuğum arkadaşları ile anlaşıp güzel güzel oyunlar oynayacak mı?”
“Derslerinde başarılı olabilecek mi?”
Özellikle anaokuluna ve ilkokul birinci sınıfa başlayan çocukların anne-babaları için bu sorular kaçınılmazdır. Kendileri de yıllar önce yaşadıkları için bilirler ki, küçük çocukları bir yandan okula, öğretmene ve arkadaşlarına uyum sağlarken, diğer yandan yeni alışkanlıklar kazanmak zorundadır. Her sabah erken kalkacak, elini yüzünü yıkayacak, kahvaltısını yapacak, üstünü giyinip okuluna doğru yola çıkacak vs....
Çocuklar okula alışmakta zorlanabilir
Çocuk okula alışmakta zorlanabilir: Okul yeni ve yabancı bir ortamdır. Bu yeni ve yabancı ortam, çocuk için birçok belirsizlik içerir. Bu nedenle ne yapacağını bilemeyebilir, kendini pek de güvende hissetmeyebilir. İlk günlerde ufak tefek olumsuzluklar da yaşanırsa bu süreç daha da uzayabilir. Kimi çocuklar okulun ilk günlerinde zorlanırken, kimi çocuklar da başta gayet iyi duygularla geldikleri okula, birkaç hafta sonra gelmek istemeyebilirler. İlk günleri sadece oyun olarak gören bu çocuklar, bir süre sonra kuralları ve sorumlulukları farkedince bu durumdan hoşlanmayabilirler.
Bazı anne-babalar, tüm okul saati süresince okulda çocuğunu bekler: Bu tür bir yaklaşım, çocuğun okula alışmasını kolaylaştırmaz, aksine zorlaştırır. Her an çocuğunun yanında olmak isteyen ebeveynler, alışma sürecini iyice uzatır. Bu yaklaşım, sadece kendi çocuğu açısından değil, diğer çocuklar açısından da doğru değildir. Arkadaşlarının annesini gören çocuklar, doğal olarak kendi annelerini de yanlarında isteyecekler ve işler çok daha zor hale gelecektir.
İlk günden itibaren çocuktan beklentileri abartanlar olabilir: Eğitim süresince çocuklar elbette ki temel bazı bilgi ve becerileri kazanacak, sorumluluk duygularını geliştirerek ev ödevlerini yapacaklar. Ancak, bu süreç çoğu zaman yaklaşık iki aylık bir süreyi gerektirir. Çocukların ilk günlerini travmatize etmeden geçirmeleri ve bu sürede de üzerlerine düşen görev ve sorumlulukları yavaş yavaş yerine getirmeleri beklenmelidir. Sonuçta, yeni bir beceriyi kazanmak, ödev yapmak hiç de kolay şeyler değildir. Yazı yazarken parmakları ağrıyan bir çocuktan sürekli daha fazlasını istemek hiç de anlamlı değildir.
Anne babalara düşen sorumluluklar
Çocuğun kendini ifade etmesine izin vermeli, konuşurken de bol bol dinlemeli ve belirli yerlerde onu anladıklarını hissettirmelidirler: “Evet, seni anlıyorum.”, “Hmm... Bugün çok eğlendiniz.”, “Harika! Öğretmenin senin yaptığın çalışmayı çok beğendi demek.” gibi ifadelerle çocuğun okul heyecanını paylaşarak azaltabilir ya da olumlu yöne doğru güçlendirebilirler.
Çocuğun gün içinde yaşadıklarını anlatmaması halinde herhangi bir zorlama yapılmamalı: Çünkü, bu davranış bir çok çocuk için doğaldır aslında. Doğrudan sorularla çocuğu köşeye sıkıştırmanın anlamı yok. “Bugün neler yaptınız?”, “Günün güzel miydi?”, “Arkadaşlarınla hangi oyunları oynadınız?” gibi sonu gelmeyen sorular, bir çok çocuk için can sıkıcıdır. Zorlamaya gerek yok. Önemli olan sizin paylaşıma açık yaklaşımınızı hissettirmenizdir.
Çocuk okula gitmek istemese de okula düzenli olarak götürülmeli: Okula gitmek istemeyen çocuklar, çoğu zaman okulla ilgili değil ev ve anneden ayrılmakla ilgili sorun yaşarlar. Eğer, çocuk her okula gitmek istemediğinde evde kalmasına izin verilirse, uyum sağlama süreci oldukça uzayabilir. Oysa, çocuğa kızmadan, sert tepkiler vermeden, son derece anlayışlı ve destekleyici bir tavırla yaklaşılmalı ve okula düzenli olarak götürülmelidir. Okulun kapısındaki ayrılma seansları da törene dönüştürülmemeli ve kısa tutulmalıdır... Ayrıca öğretmenle ilişki sıkı tutulmalı ve çocukla ilgili bilgi paylaşımında bulunulmalı.
Bu sürecin keyfini ailece çıkarın
Okula yeni başlayan çocukların yaklaşık olarak iki haftada alışması ve belirli bir düzene uyum sağlaması beklenir.
Eğer tüm çabalara rağmen, çocuk iki haftadan daha fazla bir süreyle sorun yaşıyorsa, önce okuldaki rehber öğretmenle, daha sonra gerekiyorsa, bir başka uzmanla görüşülmelidir. Şurası hiç unutulmamalıdır ki, neredeyse tüm çocuklar bir şekilde okula alışırlar. Ve, yıllar sonra tebessümle hatırlayacakları unutulmaz bir hatıraya sahip olurlar.
Anne-babalar, çocuklarının işlerini kolaylaştırmak istiyorlarsa, çocukla birlikte sürecin keyfini çıkarmalıdırlar.
Böylece, onların gelecekteki unutulmaz hatıralarının öğretmenden sonraki en özel aktörleri olabilirler.